Emevi geleneği İstanbul Esenyurt'ta pörtledi!

Suriyeliler, Türk İmam arkasında namaz kılmadı

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Suriyeliler, Türk İmam arkasında namaz kılmadı
Abone ol
İstanbul’da Suriyelilerin, Türk imam arkasında kılmamak için bahçede bayram namaz kılmaları, Emevî döneminde başlayan Arapların, daha sonra Müslüman olan Türkler de dahil diğer milletleri küçük görme geleneğinin hala geçerli olduğunu gösterdi.

Muhalif Özel

İstanbul Esenyurt’ta bir sitede, Suriyelilerin, Türk imam arkasında kılmamak için, bayram namazını bahçede kılmalarına ilişkin görüntüler, Suriyelilerin, Arap olmayan Müslümanları küçümseme geleneğini başlatan Emevî geleneğini sürdürdüğünü gösterdi. 

Emevî döneminden itibaren, kendilerini sonradan Müslüman olan milletlerden üstün gören Araplar, onları “mevâlî” olarak tanımlıyordu. Emevî döneminde Araplar, mevâlî’yi küçük gördükleri için onların arkasında namaz kılmaz, hatta yan yana yürümez, aynı sofrada oturmazdı. 

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, bir tweet’inde İstanbul’daki Suriyelilerin, Emevîler gibi, Türk imam arkasında namaz kılmadıklarına ilişkin görüntüleri yayınlayarak, şunları söyledi:

“İstanbul Esenyurt Fi tower sitesi 1755 dairenin bulunduğu bir site. Sitede Türkler azınlığa düşmüşler. Araplar site yönetimini sahte veya şüpheli Vekaletnameler kullanarak ele geçirmişler. Arapların çoğunluğu ele geçirdiği sitede harcamalar artmış. 2022’de 17 milyon, 2023’de 23 milyon ek bütçe çıkarmışlar. Bu büyük rakamlara karşı çıkan Türk ev sahiplerine “fakir. Türk istemiyoruz” diyorlarmış. Azınlıkta kalan Türkler Büyükçekmece cumhuriyet başsavcılığına şikayette bulunmuş Büyükçekmece 1. Sulh hukuk mahkemesine dava açmış yaklaşık 1 yıldır hukuk mücadelesi veriyorlar. Aşağıdaki görüntülerde site bahçesinde kalınan bayram namazından. Türk imamın arkasında namaz kılmamak için bahçede kılıyorlar. Bu sitede yaşananlar Türkiye’nin geleceğini anlatıyor.

 

 

İslam Ansiklopedisi’nde mevâlî konusunda şu bilgiler veriliyor:

“Mevâlî, terim anlamında ilk İslâmî fetihlerin ardından kendi istekleriyle Müslüman olan, çoğunluğunu doğuda İranlılar ve Türkler’in, Kuzey Afrika ve Endülüs’te Berberîler’in, Mısır’da Kıbtîler’in oluşturduğu gayri Arap müslümanları ifade etmek üzere kullanılmaya başlanmıştır. 

“Ancak zamanla Araplar kendilerini diğer Müslüman milletlerden üstün görmeye başladılar. Bu düşüncenin sahipleri âzatlı mevâlîyi kölelikten gelmeleri sebebiyle kendilerine denk tutmadıkları gibi aslen hür olan gayri Arap Müslümanları da âzatlı mevâlî statüsünde kabul ediyorlardı. Ülkelerini fethettikleri halde onları köleleştirmeyip serbest bırakmak ve hidayetlerine vesile olmakla büyük lütufta bulunduklarını düşünüyorlar, kendilerini efendi, onları köle gibi görüyorlardı. Araplar’ın bu yaklaşımı, bir süre sonra özellikle devletlerini yıktıkları İran asıllı mevâlînin asabiyet duygularını harekete geçirdi. 

“Emevîler dönemine girildiğinde İslâmiyet’in ilkelerini yeterince algılayamamış olan ve Arap ırkçılığının tesirinde kalan bazı çevrelerde mevâlîyi hakir gören bu bakış kökleşmiş bulunuyordu. Nitekim bazı kaynaklarda bu anlayışa sahip olan Araplar’ın yolda mevâlî ile aynı hizada yürümedikleri, alaylarda önlerine geçmelerine izin vermedikleri, onlarla aynı sofraya oturmadıkları, camilerini ayırdıkları, onların mesleklerine aşağılayıcı bir gözle baktıkları, kızlarını mevâlînin erkeklerine vermekten kaçındıkları ve arkalarında namaza durmaktan çekindiklerine dair rivayetler nakledilmektedir. 

“Emevîler’in mevâlîye ikinci sınıf tebaa muamelesi yapması ve ırkî faktörlerin ön plana çıkarılması Araplar’la mevâlî arasındaki kırılmayı derinleştirdi.”


Yorum Yazın