Sözcü TV, ‘Fatih Terim Fonu’nu artık konuşmayacağız diyerek Lube Ayar’ı kanaldan nasıl uzaklaştırdı?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Sözcü TV, ‘Fatih Terim Fonu’nu artık konuşmayacağız diyerek Lube Ayar’ı kanaldan nasıl uzaklaştırdı?
Abone ol
Denizbank’ın şube müdürlerinden Seçil Erzan‘ın aralarında futbolcuların ve ünlü isimleri bulunduğu 18 kişiyi dolandırdığı iddia edilmişti. Erzan’ın kişileri fona çekmek için Terim’in adını kullanmasından dolayı basında Fatih Terim Fonu olarak isimlendirilmekteydi. Konu hakkında en çok bilgi sahibi olan gazetecilerden Lube Ayar, Sözcü TV’nin olay hakkında önce kendisine program teklif etmesini, sonra da bir anda vazgeçerek nasıl ilişkilerini kestiğini anlattı.

Muhalif Özel

Kamuoyunda Fatih Terim Fonu olarak bilinen ve çok sayıda futbolcunun içerisine dahil olduğu dolandırıcılık skandalı gündemdeki yerini koruyor. Bu konuyla ilişkili olarak Gazeteci Lube Ayar’ın anlattıklarına göre Sözcü TV ile arasında ilginç bir olay yaşandı.

Ayar, yaşadığı süreci Hodri Meydan isimli YouTube kanalında tüm detaylarıyla aktardı.

Herkes susarken konuştuğu için büyük hakaretlere maruz kaldığını söyleyen Gazeteci Lube Ayar 20 Kasım’da ilk duruşmada Fatih Terim’in adını vermesiyle işin seyrinin değiştiğini söyleyerek konuya giriş yapıyor. 

Medyanın hatasını o gün anladığını ve halkta da karşılığının oldukça fazla olmasından dolayı konuya girdiklerini belirtiyor. 

Neden, ‘Fatih Terim Fonu’ ismi verildiğini de şöyle açıklıyor Ayar:

“Bir gazeteci olarak bunu diyebilirsin. Çünkü kamuoyunda insanlar buna bu ismi verdi. İnsanların aklına nasıl en kolay şekilde bu haberi getirebilirsen, o ismi verirsin. Gazetecilikte bu esasdır. Haberde kullanılan KJ’lerde (haber yayınlanırken ekranın altında sabit kalan yazı) bunu anlatmak zorundasın kısaca. Bunu en tanınmış isimle anlatırsın. Fatih Terim’i koyarsın, çünkü Seçil Erzan’ı kimse bilmez. Bu fonda adı geçtiği için ve biri de Fatih Terim’in damadı olan 6 müşteki Fatih Terim ismini kullandığı için, banka raporunda geçtiği için, iddianamenin sonuç bölümünde savcı hanım da böyle aldığı için basının da böyle almasında bir sıkıntı yok.

Bunun kararını Fatih Terim veremez, bunun kararını Mahkeme de veremez. Herkesin bu ismi verdiği bir dava bu isimle anılır. Bitti. Artık ben basın kuruluşlarına açıklama geçtim artık benim adımı anmayın. Böyle bir şansın yok. Yok öyle bir şansın.

Fenerbahçe’ye şike kumpası uygulandığı kayıtlara geçmişken, bu kumpası kuran polisler, savcılar, hakimler firar etmişken, hapislere düşmüşken; yıllarca televizyonlarda konuşuldu Fenerbahçe şike yaptı diye. İtiraz edildi mi? Bir kişi itirazda bulunup, susturabildiniz mi? Rasim Ozan Kütahyalı, Mehmet Baransu, Ahmet Çakar, Serhat Ulueren’i susturabildiniz mi? Ama Fatih Terim beni susturdu çat diye. Bunu insanların bilmesi gerekiyor. Ben ekrana çıkmanın manyağı değilim.

 

“Sen bu işi biliyorsun gel anlat dediler”

Sözcü TV’nin kendisini ekrana çıkarmasının bilgi birikimden ve dosyaya hakimiyetinden kaynaklandığını söyleyen Lube Ayar, “Sen bu işi biliyorsun gel anlat dediler. Ben de gittim anlattım. İki yayın yaptık, ikisi de anormal derecede izlendi. Bunun üzerine Sözcü TV bana dedi ki; “Biz size profesyonel bir teklifte bulunalım. Hatta bu ilişkinin adını koyalım dediler. Dedim ne bu nişan mı? ‘Öyle farz edin’ dedi kanalın şef editörü. Çok cüzi bir rakam teklif ettiler telif ücreti. Ben hayatımda hiç kimseyle para pazarlığı yapmadım. O kanalın bütçesi neyse uygun gördükleri ona uyarım. Ben işimi yaparım. Bir kişi de çıksın desin ki, para pazarlığı yaptı; hayatımda yapmadım. Tamam dedim bütçeniz buysa bu, önemli olan bir karşılığının olması. Telif bir emektir, üç saatlik yayına hazırlanıyorsun sonuçta. Anlaştık. Geçen cuma, bir yayına daha çıktım. O yayında da çok değerli akademisyenlerle, ekonomistlerle konuyu konuştuk. Sonra hafta sonu şöyle bir teklif geldi bana; salı günü İpek Özbey’in programına yine çıkar mısın diye? Bana hafta 2-3 kez kanalda çıkacaksınız bu konuyu sadece bizde konuşmak kaydıyla denildi. Bir anlaşma yapmıştık artık kanalla. Haftada 2-3 kez bu davalar devam ettiği sürece sizi kanala çıkaracağız dediler. Anlaşma bu.

 

“Rezan Bey’in söylemek istediği bir şey varsa buyursun gelsin, onu da dinlerim baştan sona…“

Haftasonu bana dendi ki; Rezan Epözdemir sizinle görüşmek istiyor. Çünkü benim Sözcü’deki ikinci yayınımda Rezan Epözdemir bayağı gerildi. Benim dosyadan gösterdiğim kanıtlara çok sinirlendi. Bu dosyada 12-13 avukatla temas halindeyim. Bir davanın dosyasına böyle hakim olabilirsin zaten ben her davada böyleyim. Rezan Bey de futbolcu avukatlarından biri. Ki ben başka futbolcuların avukatlarıyla zaten temastayım. Bu kadar belge ve dosyayı nereden toplayacağız zaten.Rezan Bey’in söylemek istediği bir şey varsa buyursun gelsin, onu da dinlerim baştan sona dedim. Ama biri yanımda olsun, teke tek görüşmek istemiyorum dedim. İpek Özbey, ben de orada olacağım dedi. Salı günü  öğlen kanalda buluşacak ve onun söylediklerini dinleyecektim ben. Çünkü bizim yayında Rezan Bey çok gerildi. Bana hakaretler etti, ‘bankanın eline tutuşturduğu şeyler’le konuşmak iftirasında bulundu. Çünkü benim elimde; sanıkların, müştekilerin ifadeleri, kendi notlarım, rapordan alıntılar olmak üzere bir sürü not var. Epözdemir’e kast ettiği ise onların iftira attığı ve o seni satın almış vurgusuydu. Bu kadar ağır şeyler söylemişken anlatsın ne isterse dedim. Benim için hiç sakıncası yok. O gün akademisyenim, öğrencilerime ders veriyorum, sen hukuk ne kadar biliyorsun diye bana atar gider yapan beyefendinin yüksek lisans tezinin şu an intihal nedeniyle soruşturuldurulduğunu da öğrendim. 

 

“Sözcü’den ilişkimi kestiklerine göre bana ne anlatacak ki?“

Pazartesi günü öğlen telefonum çaldı ve Lube Hanım size bir teklifte bulunmuştuk ama bu teklifi geri çekmek durumundayız denildi. Neden diye sorduğumda biz artık bu konuyu işlemeyeceğiz cevabı aldım. Tekrar neden diye sorduğumda (bütün Türkiye bunu konuşmasına rağmen) gündemde düştü çünkü dedi artık enflasyon, asgari ücret tartışmaları var, e peki kanal sizin keyif sizin. Var mı sıkıntı yok. Sonra İpek Hanım aradı. Yarınki program iptal, Rezan Bey de gelmeyecekmiş. Çünkü artık Rezan Bey’in bana anlatacağı bir şey kalmadı. Zaten Sözcü’den ilişkimi kestiklerine göre bana ne anlatacak ki? Anlatmasına gerek var mı? Beni susturacağını zannediyor. Bu kadar aciz, bu kadar zavallı. Sanki ben Sözcü’den önce yoktum. Benim konuşacak yerim mi yok? Kendimi anlatacak ortamım yok mu? Ben daha bugün teklif almışım. Bu medyadan gerçekten bir beklentim olsa tutup kendime iş edinmem başka ama önemsiyorum ekranlarda olmayı, önemsiyorum çünkü milleti kandırıyorlar. Şu dosyada bile öyle durum.

 

“Volkan Bahçekapılı Fonu’ mu diyecekler buna? Kim bu dosyada en ünlü? Kim bu ülkede imparator?“

Şimdi, Fatih Terim basın açıklaması geçecek kanallara ‘Fatih Terim Fonu’ demeyin diye. Derim kardeşim derim. Halk bunu söylüyorsa medya da bunu söyler ki ben demedim. Benim tarzım şudur. Ben Sedat Peker’le ilgili de haberler yazarken bile habere iki satırla giriyordum. Suç örgütü olduğu iddiasıyla yargılanan Sedat Peker. Hayatımda kimseye mafya babası demedim, çete lideri demedim. Neyle yargılanıyorsa itham neyse iddianamede, onu hatırlatırım. Bütün yayınlarımda şunu söylerim. Bazı müştekiler tarafından ‘Fatih Terim Fonu’ olarak adlandırılan bakanın davasıdır bu. Ben bunu yılların polis adliye muhabiri olarak böyle adlandırırım. Ama ‘Fatih Terim Fonu’ diyenler de haksız değildir. Medya bu işi böyle özetler. ‘Volkan Bahçekapılı Fonu’ mu diyecekler buna? Kim bu dosyada en ünlü? Kim bu ülkede imparator? Suça bulaştıysan kardeşim, insanlar senin adınla dolandırıldıysalar o fona senin adını verir medya. Sana mı soracaklar? 6 tane, 7 tane insan ‘Fatih Terim Fonu’ diye kandırılmış. Ne diyecek ki buna medya? Seçil Erzan’ı kim tanır da onun adını verecekler. İsteyen onun adını da söyleyebilir. İsteyen ‘Hakan Ateş Fonu’ da diyebilir. Ama akıl var, mantık var. Sen dedin diye olmaz. Fatih Terim’in açık bir şekilde kollandığını görmemek için deli olmak lazım hakikaten. Fatih Terim’in futbolcuları apaçık bir şekilde hocalarını koruyorlar, kolluyorlar. Tutmuşlar genel müdürünün adına güvendi. Bu kadar güvendi balya balya para götürdün. Bu güvendiğin adama açıp sormadın mı? Sayın genel müdür ben senin adına güveniyorum, 4 milyon dolar nakit koyuyorum bu fona. Senin adına gizli fona giriyorum, sana da güveniyorum ya. Güven ilişkisi ise niye sormuyorum? Çünkü böyle bir yakınlığın yok. Kimle yakınlığın var? Hocasıyla yakınlığın var?”


Yorum Yazın