ABD’li ekonomistten büyük iddia!

Okul zaman ve para harcamak içindir!

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Okul zaman ve para harcamak içindir!
Abone ol
Amerikalı Ekonomi Profesörü Bryan Douglas, New York Times’da çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Douglas günümüzde eğitim kurumlarının sadece zamanımızı ve paramızı çalan mekanizmalar olduğunu iddia etti. Peki bu doğru mu?

Amerikalı ekonomist ve yazar Bryan Douglas Caplan New York Times’da kaleme aldığı yazıyı sizler için inceledik:

 

Okulun entelektüel ve sosyal değeri açısından ciddi şüphelerim bulunuyor. Argümanımı özetlemem gerekirse: İlk olarak herkes bir gün okulu bırakır. İkincisi, okulda öğrenilenlerin çoğu mezun olduktan sonra bir anlam ifade etmez. Üçüncüsü ise insanlar nadir olarak kullandıkları bilgileri kısa süre içerisinde unuturlar.

Garip bir şekilde; bu şüpheler koronavirüs döneminde eğitim harcamalarının zaten geride kaldığını ifade ediyor. Zorunlu iyimserliğe rağmen, milyonlarca öğrencinin pandemi sırasında katlandığı uzaktan eğitim, pedagojik bir felaket olarak karşımızda duruyor. Bazı araştırmacılar Zoom üzerinden okul ortamı yaşamanın neredeyse okulda olmamakla eşdeğer olduğu sonucuna vardı. Ayrıca, test puanlarının normalden çok da az arttığı ortaya çıktı.

Okulun değeriyle ilgili şüphelerimi gözettiğimde; Zoom okulunda kaybolan öğrencilerin birçoğunun, okullar açık durumda olsa bile erken yetişkinlik dönemlerinde kaybolacaklarını düşünüyorum. Ben uzun vadede uzaktan öğrenmenin yüz yüze öğrenme kadar iyi olduğunu iddia etmiyorum. Benim iddiam, yüz yüze öğrenmenin uzun vadede neredeyse uzaktan öğrenme kadar kötü olmasıdır.

Peki, bütün bunları nasıl biliyoruz? Çalışmam yetişkinlere yönelik bilgi testlerine dayanıyor.

Yetişkinlerin mezun olduktan sonra elinde tuttuğu şey. Genel düşünce; yetişkinlerin şaşırtıcı derecede az akademik bilgiye sahip olmaları yönündedir. Üniversite mezunları, lise mezunlarının bilmesini beklediğiniz şeyleri bilirler; lise mezunları, okulu bırakanların bilmesini beklediğiniz şeyleri bilirler; bırakanlar ise neredeyse hiçbir şey bilmezler. Bu öğrencilerin daha fazlasını bilmediği anlamına gelmiyor tabi ki. Bu öğrendiklerinin sadece küçük bir bölümünün akıllarında kaldığı anlamına gelmektedir.

Bu özellikle üç alan üzerinde konular için açıkça bellidir. Okuma, yazma ve aritmetik.

Amerikalı yetişkinlerin yüzde 1'inden daha azı, okulda çok iyi bir yabancı dil konuşmayı öğrendiklerini iddia ediyorlar. Yetişkinlerin tarih ve yurttaşlık bilgisi de önemsenmeyecek bir düzeyde. Devletin üç kolunun isimlendirilmesi gibi en temel sorularda bile ancak yarı yakını doğru cevabı verebiliyor. Benzer şeyler, “Elektronlar atomlardan daha mı küçük?” gibi temel bilim soruları ve “Antibiyotikler bakteriler kadar virüsleri de öldürür mü?” sorularının cevaplanma oranlarında da yaşanıyor.

Bu puanlar ne kadar kötü diye sorarsak, ‘çok kötü’ diyebiliriz. Alfabedeki harflerin yarısını bilmeniz, sizi “yarı okuryazar” yapmaz. Sizi net bir şekilde okuma yazma bilmeyen bir kişi yapar. Aynı şeylerin temel tarih, yurttaşlık ve bilim alanındaki bilgimiz için de geçerli olduğunu söylüyorum. Tarihin, yurttaşlığın, bilimin temellerinin yarısı bilinmiyorsa; bu alanları da okuma yazma bilmediğiniz gibi gerçekten anlamıyorsunuz demektir.

Temel okuryazarlık ve aritmetik öğretiminin getirisi kuşkusuz çok daha büyüktür. Yetişkinler düzenli olarak okuma, yazma ve matematiği kullandıklarından öğrendiklerinin çoğunu hafızalarında tutabilirler. Fakat burada bile okulun verdiği katkı vasattır ve anlamlı bir şekilde katkı sağlaması düşük bir ihtimaldir. Okullar, onlarca yıldır düşük performans gösteren öğrencilerinin; okuma, yazma ve matematik açıklarını gidermeye çalışıyor. Kısa vadede bu öğrencilerin performanslarını arttırmak oldukça mümkün bir durum. Asıl sorun ise körelmedir; verilen bu emeğin etkisi zamanla azalır veya kaybolur.

Amerikan eğitimine ilişkin yaptığım bu karamsar değerlendirmemin, eğitimin yetişkinlerin kazancı üzerinde büyük bir etkisi olduğuna dair yığınla kanıt sunan ekonomist arkadaşlarım arasında bir azınlık görüşü olduğunu kabul ediyorum. Konunun temeline baktığımızda haklılar. Fakat bu durum eğitimin yetişkinlerin bildikleri üzerinde çok az etkisi olduğuna dair kanıtları görmezden gelmek için bir mazeret değil.

Şu nokta özellikle garip çünkü her iki görüş için de net bir açıklama bulunuyor. Yani; Okul, öncelikle istihdam edilebilirliği onayladığı veya tasdik ettiği için kazançlıdır. Verilen çoğu eğitim, o işin eğitimi değildir; iş başında gerçekleşen gerçek eğitimin pasaportudur. Bu yüzden mezun olmak aslında kişilere para kazandıran kısmı oluyor. Okulda son birkaç haftada pek bir şey öğrenmeyebilirsiniz ama tamamlamak ve o diplomayı almak işverenlerin size güvenmesini sağlıyor. Öğrenciler öğrenim hayatları boyunca edindikleri bilgileri kalıcı hale getirmedikleri sürece; lise, kolej ve yüksek okul diplomaları toplumun gelişmesi için hiçbir anlam ifade etmiyor.

Covid’de okulların kapanmasıyla çocuklarımız için bir öğretim felaketi yaşamıyorsak, asıl felaketin okulların şu anki durumu için olduğunu söyleyebilir miyiz?

Buna basit bir açıklama getirebiliriz aslında; okullar o dönemde kapandığında kimsenin inkar edemeyeceği kadar önemli işlevlerini de yerine getiremez oldu. Peki bunlar nelerdir? Çocukların gündüz bakımını sağlamak ve yüz yüze eğitim; ebeveynlerin dikkatlerinin dağılmadan tam zamanlı olarak çalışmasına imkan tanır. Yüzyüze eğitim ebeveynlerin bebeklere ve yaşlılara bakmaları için de olanak sağlar. Ev işlerini rahatça yapılmasını da sağlar; ebeveynlerin rahatça vakit geçirebilecekleri süre de yaratır.

Okulların kapanışı ise bu rahatlığa son vermişti. Özel eğitim kurumları ebeveynlerin konforlarının devam etmesi için Şubat 2021 tarihine kadar pandemiye rağmen kapanmamak için direndiler. O süre zarfında devlet okullarının yarısından fazlası kapanmıştı bile. Ve 1 yılı aşkın süre kapalı; hibrit modda eğitim devam etti.

Covid’den önceki süreçte bile; Amerikan okulları öğrenci başına yılda 15.000 dolarlık bir meblağ kazanıyordu. Peki paranın karşılığını almanın en iyi yolu bu muydu? Sizce bu miktar asla ikinci dili bile öğretemeyen bu okullar için değer miydi?


Yorum Yazın