Millet İttifakı’nın bir araya gelişi ve Seçim öncesi gündemi

Murat Gezici: Erdoğan’ın hala kitlesi var ancak ittifak olarak geriye düştü

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Murat Gezici: Erdoğan’ın hala kitlesi var ancak ittifak olarak geriye düştü
Abone ol
Gezici Araştırma Şirketi Başkanı Murat Gezici Muhalif’e; Millet İttifakı’nın kuruluş sürecini, seçim öncesinde partilerin ne durumda olduğunu ve seçimde oluşabilecek tabloyu anlattı. Gezici, belli bir kitlenin halen Erdoğan’ı bir lider olarak gördüğünü söylerken Cumhur’la Millet ittifakının kıyaslandığında ittifaklar arasında Cumhur’un geride kaldığını belirtti.

Muhalif Özel

Gezici Araştırma Şirketi Başkanı Murat Gezici’nin Muhalif’e yaptığı açıklamalar şöyle:

“Cumhuriyet Halk Partisi son 10 yıldır, 12 yıldır merkez sağ ile milliyetçi taban ile diyalog kurmak istiyordu. Bunu bize birçok söylemle ve fiziki anlamda, fiili anlamda hareketleriyle gösterdi.

Örneğin, Sayın Kılıçdaroğlu karşı mahalleden oy almadığı sürece iktidar olmanın mümkün olmadığını gördü ve Milliyetçi Hareket Partisi’yle bir ittifak yaptı.

İttifakta istenen, beklenen kadar oy çıkmadı. Ve bu süreç sonrasında, Milliyetçi Hareket Partisi’nin giderek iktidara yaklaşması ve ardından Başkanlık Sistemi’nin oluşmasıyla birlikte İyi Parti’nin varlığı ortaya çıktı. Yani halk hareketinin başlangıçlarından bir tanesiydi. İyi Parti, Türkiye’nin önemli siyasi partilerinden bir tanesi oldu. Kılıçdaroğlu şunu gördü; Bir halk hareketi var, siyasileri önlerine koyuyor. Onlar bu süreçte ciddi bir metodoloji ve bilimsel anlamda çalışmalar yaparak ittifakı daha da büyütmek istedi. Halka kulak vererek, onların istekleri yönde siyaset yapmaya başladı. Paradigmalar açtı. Örneğin; helalleşmek. 

Karşı mahalleden yani muhafazakâr, milliyetçi, dindar ve utangaç seçmenle belki yeni köprüler inşa edemez ama en azından köprüleri tamir tadilat edebilirdi. Bunlara başladı Sayın Kılıçdaroğlu. Hem iktidarın, hem muhalefetin aynalarını çatlattı. Kendilerini, kendilerimizi iyi görmeliyiz, kendimizde bulmalıyız dedi. Birçok konuda kendilerini törpülediler. Memleket meselesi olarak sürece baktılar. 

Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasi partileri

Cumhuriyet tarihimizin en önemli iki siyasi partisini görüyoruz. Bir tanesi; dünyanın en eski partileri arasında yer alan, Türkiye’nin de en eski partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi, ikincisi ise ikinci yüzyıla geçerken İyi Parti’nin varlığıdır. İyi Parti çok önemli bir dengedir. İyi Parti’nin oy potansiyeli %10 ila %13 arasında gidip geliyor. Bu tabanın %70’i Cumhuriyet Halk Partisi’ne yabancı değil ama o %30’luk kitleyi ayakta tutacak ve oy vermeyi ikna edebilecek parti İyi Parti’dir. Sayın Akşener’in o ülkücü tabanı ve aynı zamanda merkez sağda o eksikliği kapatıyor olması açısından o köprülerin tadilatında önemli bir figür. Partilerin aldıkları oy oranlarının önemi yok. Şu ana kadar aldıkları ve alabilecekleri tahminen o masada olmak onları anlamlı kılıyordu. Deva gibi , Gelecek gibi , Saadet Partisi gibi , belki Saadet Partisi’nin oranı %1 bile değil ama o masada %70’lik bir korunma , kalkan oluşturduğunu görüyorum. Türkiye’nin o çok renkliliğe yaklaştığını görüyoruz. 

HDP’nin desteği yapıyı büyütür

Belki bu ikinci aşamada da HDP’nin dışardan dolaylı desteği ile bu yapının daha da büyüme ihtimali var ve böyle bir süreç olursa, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Akşener, Mansur ve Ekrem İmamoğlu sayesinde seçimi kazanmış olacak ve en önemlisi %55 gibi bir sürece çıkabilir mi bunu zaman gösterecek. Ama hala her şeye rağmen Ak Parti’nin oy oranlarının da %37 civarında olduğunu unutmamak gerekiyor. 

Erdoğan’ın hala kitlesi var ancak ittifak olarak geride kaldı

Belli bir kitlenin halen Sayın Erdoğan’ı bir lider olarak gördüğünü, partiler arasında 1.sırada olduğunu söylemeliyiz. Fakat Cumhur’la Millet ittifakını kıyasladığımızda ittifaklar arasında geriye düştüğünü görüyoruz. Yani önemli olan, bu süreçte birlikte hareket ediyor olmak. Baktığınız zaman Cumhur İttifakı’nın büyüyemediği son 5–7 yıl içerisinde aynı partilerle hareket ettiğini ve büyüyemediğini, çok renkliliğe gidemediğini söyleyebiliriz. Türkiye’de iktidarı sarsan aslında; ülkedeki kültür sanat alanındaki, demokrasi gibi, hukuk gibi, bürokrasi gibi konularda iktidarın geriye doğru hamleler yapması, Türkiye’nin eksenini değiştirmesi. Bu durumun en önemli sebeplerinden birisi. 

Türk toplumu Batı’ya güvenmiyor

Toplum, küresel dünyanın bir parçası olmak ve o mekanizma içerisinde yer almak istiyor. Türkiye’deki kitlenin %18’i bir şekilde Avrupa’ya gitmiş bir kitle. Avrupa’yı görmüşlerin neredeyse %70’nin muhalefete oy verdiğini unutmamak lazım. Ama şunu da söylemek lazım Türk toplumunun Birleşmiş Milletlere güvenmeme oranı %80 civarında. Avrupa Birliği’ne güvenmeyenlerin oranı %77 civarında. Amerika’ya güvenmeme oranı %76 civarında. İfade etmek istediğim; Batı onlar içinde şüpheli tedirgin bir durum teşkil ediyor. O yüzden; bu seçimde dış yapının yapacağı hamleler, Yunanistan’ın nasıl bir hamle yürüteceği, Avrupa’nın nasıl bir hamle yapacağı, Amerika’nın bu süreçte iktidar ve muhalefetin sağ duyulu bir kampanya yürütmesi önemli. Çünkü Türkiye’de çok ciddi bir kutuplaşma olduğunu da söylemek gerekir."


Yorum Yazın