İskambil kağıtlarının anlamı ve Orhan Pamuk’un minyatürlü kart projesi

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
İskambil kağıtlarının anlamı ve Orhan Pamuk’un minyatürlü kart projesi
Abone ol
İskambil kağıtlarının tarihi yüzlerce yıl öteye dayanıyor. Üzerlerinde yer alan kupa, maça, karo, sinek simgelerinin de bir hikayesi var. Belki on binlerce defa gördük. Ama hiç hikayesini merak ettik mi? İskambil kağıtları aslında neyi temsil ediyor ve Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk bu simgesel kağıtlarla nasıl bir proje tasarlıyor?

Muhalif Özel / Oğuz Büber

İnsanlar bir araya geldiklerinde yapabilecekleri en eğlenceli etkinliklerden birisi oyun oynamak. Birçok oyun için dolusuyla malzeme, alan, zaman gerekebilir belki. Ancak 52’lik bir iskambil kağıdı destesi ile kağıt oyunu oynayabilmek oldukça pratik. Peki tüm dünyada kabul görmüş iskambil kağıtlarının üzerindeki kupa, maça, karo, sinek desenlerinin anlamlarını hiç merak ettiniz mi?  

İskambil kağıtlarının beynelmilel olarak kabul görmesi, tarihin en eski oyunlarından birisi olmasından dolayı. Bugün herkesin kolayca ulaşabildiği bu kağıtlar, bir dönem çok pahalı olduğu için asillerin oyunu olarak nitelendirilmiş ve anlamları da buna göre şekillenmişti.

İlk kayıtlar 10. YY’dan

Uzmanların yaptığı değerlendirmelere göre oyun kartı ve domino taşı içeren bir oyuna ilk defa 10. yüzyılda Çin’de rastlanmıştır. Fakat bu kartlardan çok yüzeysel olarak bahsedilmiştir. Günümüzdeki kağıtlara ne kadar benzediği bilinmemektedir.

Bildiğimiz iskambil kağıtları 14. YY Avrupa’sında

Günümüzdeki iskambil kağıtlarıyla ise ilk olarak 1370’li yıllarda Avrupa’da tanışıyoruz. İtalya ve İspanya’da görülen kartları kıtaya getirenler ise Memlüklü tüccarlar olmuş. Olaya bu tarafından baktığımızda şöyle bir varsayım ortaya atılıyor: Çin’de oynanan kart oyunu önce Araplara geçiyor, oradan da tüccarlar vasıtasıyla kıta Avrupa’sında boy gösteriyor.

Dönemin iskambil kağıtlarına bugün gıpta edebiliriz; çünkü kartlar el işçiliği ile üretiliyor ve tek tek boyanıyordu. Her biri sanat eseri olduğu için de oldukça pahalıydı. Böyle bir pahalı zevkin asiller arasında yayılmayacağını düşünmek abes olurdu. Nitekim oldukça da yaygınlaştı. Dönemin Fransa kralının büyük bir kağıt oyunu tutkunu olduğu biliniyor. Asillerin ardından ise sıra halkta popülerleşmeye gelmişti…

Almanya’da 15. yüzyılda matbaanın keşfi sadece matbu kitapların değil, iskambil kağıtları gibi eğlence araçlarının da üretilmesini sağladı. Bir dönem el işçiliği kullanılarak sanat eseri olarak kullanılan kağıtlar artık matbaada kolay ve ucuz bir şekilde üretilebiliyordu. Buna en çok sevinen kesim de tabii ki halktı.

O güne kadar daha çok zarla oynanan oyunlar tercih edilirken, iskambil kağıtlarının erişilebilir olması oyun trendlerini de değiştirmişti. Moda artık kağıt oyunlarıydı. İlginç olan kadınların yoğun ilgi göstermesiydi. Dönemin sanat eserlerinde kağıt oynayan kadınlar çekici motifler olarak resmedilmişti.

 

Kilise kontrolü ele alıyor

İnsanlığın uzun tarih serüveninde oyun oynamanın çok yeni bir eğlence aracı olduğunu fark ediyoruz. Hiç değişmeyen insanoğlu her dönem bu tür oyunların içerisine kumarı sokmuştur. İskambil kağıtlarının seyri de çok değişik olmadı. Kumarbazlar oyuna parayı da dahil ettiler.

İşin içine kumar girince dönemin etkin gücü kilise ve krallık da duruma el koyma kararı aldı. 17. yüzyılda Fransız Kilisesi ve Kralı’nın verdiği cezalar ölümlere kadar varıyordu. Sonrasında da tabii iskambil kağıdı üretimini devlet tekeline aldı.

İskambil kağıtlarındaki semboller

52. kağıttan oluşan destede kupa, maça, karo, sinek sembollerinin tarihsel süreçte aldığı anlamlar nelerdi? Neyi temsil etmekteydiler?

Kupa

Bir kalbe benzeyen kupa kartının orijinali kalkandır. Asil sınıf ve kiliseyi temsil etmektedir. Sembollere baktığımızda hepsinin güler yüzlü olduğunu fark edebilirsiniz.

Kupa sınıfının elementi toprak iken aşk, arkadaşlık ve aile anlamlarına da tekabül etmektedir. Kupa sınıfında vale La Hire, kız Judith, papaz ise Fransa Kralı VII. Charles’i sembolize etmektedir.

Maça

14.yüzyılda Fransa’da sıklıkla kullanılan mızrak ucu şeklinden ilham alınmıştır ve askeri sınıfı diğer anlamıyla orduyu temsil etmektedir.

Hava elementine sahip maça sınıfı ölüm, kader, ihanet kavramlarını işaret etmektedir. Maça sınıfında vale Ogier The Dane, kız Athena, papaz ise Hz. Davud’u temsil etmektedir.

Karo

Karo sembolünde de ilham alınan zaman yine 14. Yüzyıl Fransa’sıdır. Dönemin ticari deniz işletmelerinde kullanılan kiremit şekli kullanılmıştır. Orta sınıfı temsil etmektedir.  

Karo’nun elementi de toprak iken; kariyer, para ve seyahat anlamı da taşımaktadır. Karo sınıfında vale Julius Sezar, kız Hz. Yakub'un karısı Rachel, papaz ise Truvalı Prens Hector’u temsil etmektedir.

Sinek

Sinek sınıfının iskambil kağıtlarında yonca yaprağı kullanılmaktadır. Köylü sınıfını temsil eder. Bu durumdan dolayı oyun eğer sınıf değerine göre oynanıyorsa sinekler en değersiz kağıt olarak yer alır.

Sinek kağıtlarının elementi ateş iken, iş yaşamı ve çalışma hayatı anlamına gelmektedir. Sinek sınıfında vale Büyük İskender, kız Argeia, papaz ise Sir Lancelot’u temsil etmektedir.

İskambil kağıtlarındaki sembollerin kartları sınıflara ayırdığını gördük. Soylu ve asil sınıf en üstte kendisine yer bulurken, köylü sınıf en değersiz klasmanda yer alıyor. Bu sınıflandırma ve statü bugün bile bilinç altımıza işlenmiş durumda.

 

Orhan Pamuk'un iskambil kağıtları

Size Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un iskambil kağıtlarıyla ilgili düşündüğü ilginç projeyi de aktaralım.

Geçtiğimiz günlerde şair ve yazar Sunay Akın’ın Youtube programına katılan Pamuk, oyun kağıtlarının tüm tarihini incelediği bilgisini paylaştı. Fransız ve İngiliz olmak üzere iki temel kaynağın bulunduğunu belirten Nobel ödüllü yazar bunların da minyatürlere dayandığını söyledi.

Hatta şöyle tam olarak şöyle tanımladı: “Oyun kağıtları Rönesans’tan önce insanlar minyatür yaparken keşfedilmiştir. Bugün geçmişini düşünmeden baktığımız oyun kağıtlarındaki resimler 12-13. yüzyıldaki minyatürlere dayanıyor.”

Hemen ardından ise muhteşem projesiyle ilgili şu sözlerini sarf etti: “Ben de Topkapı’daki (Topkapı Sarayı) resimlere dayanarak yerli oyun kağıtları icat etsek nasıl olur dedim? Bir de bununla meşgulüm şu anda.”

Şu an proje üzerinde çalıştığını belirten Pamuk, “Daha fazla konuşmayayım. Bitmemiş işlerden konuşmak nazar alır.” diyerek nükteli bir şekilde konu hakkındaki düşüncelerini sonlandırdı.

Kişisel fikrim; böyle bir çalışmanın çok çok özel olduğunu düşünüyorum. İskambil kağıtlarının geçmişine dair en net bilgiler 14.yüzyıla dayanırken, bu tarihi de aşacak nitelikte bir projenin yaratılması çok kaliteli bir sanat eserinin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Bu projenin güzel olacağına dair güvenim ise Orhan Pamuk’un ‘Benim Adım Kırmızı’ isimli romanına dayanıyor. Pamuk kitapta minyatür sanatını o kadar başarılı anlatıyor ve betimliyordu ki; eser sayesinde Nobel’e uzandı.


Yorum Yazın