Osmanlı'daki önemi neydi?

Cuma selamlığı nedir?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Cuma selamlığı nedir?
Abone ol
Bugün İslam alemi için en kutsal günlerden cuma. Bu günden türemiş olan ‘Cuma selamlığı’ kavramını da birçoğunuz duymuştur. Ama ne kadar detaylı olarak biliyorsunuz?

Oğuz Büber -  Muhalif Özel

Cuma selamlığı kavramını tek bir cümle ile özetlemek istersek; Osmanlı sultanlarının, halka açık bir camide cuma namazını kılması ve bu amaç için gerçekleştiren eylemler olarak tarif edebiliriz. Cuma selamlığı, selamlık resm-i alisi ve selamlık alayı olarak da isimlendirilmektedir.

1453-1924 yılları arasında Padişahların İstanbul’da bulundukları her cuma günü bu tören tekrarlanmıştır. Hastalık ve özel durumlar haricinde tüm padişahlar kurala uymuştur.

Osmanlı sultanlarının daha az sefere gittikleri yani halk nezdinde daha az görünür hale geldikleri dönemlerde bu tören daha da önemli hale geliyordu.

Çünkü padişahlarının ordularının başında seferin başında olması tebaa için çok önemli. Nitekim Kanuni Sultan Süleyman çok yaşlı olduğunda bile ordusunun başındaydı. Bu sultanın verdiği bir mesaj mahiyetinde de değerlendirilebilir.

Sultanların daha az sefere çıkmaya başladıkları ya da sefere hiç çıkmadıkları dönemlerde ‘cuma selamlığı bir sefere gitme havası yaratıyordu. Sultanın cuma namazına gittiği yolda halktan arzuhal, dilekçe toplaması olayının ötesine geçerek halkta sefere gitme havasının oluşmasına sebep oluyordu.

Cuma selamlığında nasıl bir ortam olduğunu hissetmek için birçok kez Padişah II. Selim’in cuma selamlığına tanık olan Alman ilahiyatçı Stephan Gerlach’ın anlattıklarına bakabiliriz:

“1 Ocak 1574 günü Türk hükümdarı at üstünde camiye gitti. Beline takılı kılıcı ve atın üzengisi som altındandı ve birçok mücevherle bezenmişti. Dizlikleri de altın kaplama ve onların altındaki ayakkabıları da mücevher¬lerle süslüydü. Başında beyaz bir sarık ve üzerinde sırmalı dokumadan bir giysi vardı. Atı da aynı biçimde altınlarla ve değerli taşlarla süslenmişti.

Padişah gideceği yere bazen yalnız gider, bazen de sağ yanında Mehmed Paşa vardır. Türkler, onurlandıracakları kimseleri sol taraflarına alırlar. Ama bazılarının dediğine göre, Türk hükümdarı sol tarafındaki kı¬lıcını özgürce kullanabilmek için bu düzenlemeyi yeğlemektedir, (bu du¬ruma göre, konumu yüksek olan bir paşa ya da bey, konumu daha aşağı olan kişiyi sağ tarafına alır).”

Cuma selamlıklarının halk için önemli olmasının sebeplerinden başlıcası, alay cadde ve sokaklardan geçerken dilek ve şikayetlerin sözlü ve yazılı olarak sultana iletilmesi durumuydu.

Ekseriyetle arzuhaller padişahlara direkt uzatılmıyor; etrafındaki korumalar alıyor ve padişahlara ulaştırılıyordu. Sultanın bu dilekçeleri alarak sarayda okuduğu ve haksızlık görmesi durumunda düzelttirdiğinden bahsedilir. Yani adalet dağıtıcı olma özelliğine vurgu yapılır. I. Beyazıt’ın cuma günleri oturup halka adalet dağıttığı gibi hikayeler de var…

Her yazılan dilekçenin karşılığı bir vezirin ya da bir yetkilinin kellesinin alınmasıyla sonuçlanmıyor tabii ki. Ama bir görevli üzerinde şaibe ya da soru işaretleri bulunuyorsa, sultan da gözden çıkarmakta çok bir sıkıntı görmüyordu. Ne kadarı karşılık bulmuştur bilinmez ama halkın bunu sürekli dönen bir mekanizma olarak kullandığı biliniyor.

Bu törenler Osmanlı’nın son dönemlerine kadar devam etmiştir. Osmanlı hanedanının üyeleri en son Abdülmecid olmak üzere cuma selamlıklarını güç gösterme ritüeli haline getirmişlerdir.

19.yy sonunda da mesela turistlerin en fazla ilgisini çektiği yerlerden biridir cuma selamlıkları. Anneanneler torununu yanına alır sultanı izlerlerdi. Yani dinsel bir törenden öte cümbüş haline gelmişti.

Padişahların cuma selamlığına at üzerinde gitmesi de bir gelenekti. Fakat 19.yy’ın ikinci yarısından itibaren geçerli olmak üzere araba ile gitme adeti ortaya çıkmış ve II. Abdülhamid döneminde bu tamamen yerleşmişti.

Osmanlı’da son cuma selamlığı, Sultan Abdülmecid’in 29 Şubat 1924’te kıldığı namaz için gerçekleşmiştir.

Cuma selamlıkları için 16-18 yüzyılları arasında; öncelikle Ayasofya olmak üzere Bayezid, Süleymaniye, Sultan Ahmed, Eyüp Sultan camileri tercih edilmiştir. 18. yüzyılın sonlarından itibaren ise bu camilerin dışında Kılıç Ali Paşa, Nusretiye, Molla Çelebi, Dolmabahçe, Beşiktaş Sinan Paşa, Mecidiye, Ortaköy ve Üsküdar bölgesinde; Mihrimah Sultan, Atik Valide, İskele Valide Sultan, Ayazma, Selimiye; II. Abdülhamid döneminde de Yıldız Camii cuma selamlığı için sıkça gidilen camiler arasında yer almıştır.


Yorum Yazın