Borçları halk ödüyor, devlet de kemer sıkacak mı?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Borçları halk ödüyor, devlet de kemer sıkacak mı?
Abone ol
Türkiye’de şu anda; halk da, devlet de borç batağında. El attığımız her şeyde zam görüyoruz. Maaş yükseltmelerinin erimesi ise; yüksek enflasyon karşısında bir ayı bile bulmuyor.

Nakit alışveriş yapmakta zorlanan yurttaş kredi kartlarına abanıyor. Halk elinde olmayandan ödüyor. Buna bağlı olarak her geçen yıl kredi kartı borçluları katlanıyor. 

Devlette ise durum daha da kötü. İktidarın ekonomik krizin yansımaların düşürmek amacıyla çeşitli görevler yüklediği 22 kamu iktisadi teşebbüsünün toplam borcu 600 milyar TL'yi geçmiş durumda. Son 5 yıllık dönemde yaşanan artış yüzde bin 161.

Türkiye'nin brüt dış borç stoku ise 459 milyar dolar. Bu rakam tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkıldığını gösteriyor.

Peki tüm bu sıkıntılara ve borca nasıl bir çözüm öngörülüyor?

Tabii ki kemer sıkma ve tasarrufa gitme.

Kemer sıkma politikasının uygulandığı kesim ise zaten belinden pantolon düşecek durumda olan kemerini elleriyle tutan düşük gelirli kesim. Uygulanan politika sonucunda elinde ne var, ne yoksa alınıyor. Sonuç olarak vergi adaletsizliği ortaya çıkıyor. 

Asgari ücretli çalışanın da, holding sahibinin de bir yoğurt için verdiği vergi aynı.

Olması gereken ise az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması.

Bu adaletsizlik; KDV, ÖTV, damga vergisi, harçlar gibi dolaylı vergilerden oluşuyor. Dolaylı vergilere çok dolaylı olarak eklenenler de var. 1999 depreminin ardından sadece bir kereye mahsus çıkarılıp sonradan düzenli hale getirilen özel iletişim vergisi gibi.

Bu yıl ödenen Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin (MTV) iki katına çıkarılması da halkta benzer bir korkuya neden oldu. “Acaba bu da rutin hale gelir mi?” sorusu akıllara geldi. 

EYT, kur korumalı mevduat, seçim harcamaları gibi artan sosyal harcamalar da kötü ekonominin vergilere bu kadar etkili yansımasına neden oldu. 

Ve uzmanlara göre vergi artışlarının, zamların devamının geleceği de belirtiliyor.

Halk kendisine düşeni demeyelim de, kendi payına kalanı fazlasıyla yaparken hükümet bu konuda kamu harcamalarında ne yapacak diye merak ediliyor?

Şu ana kadar ekonomi için tek gerçekleşen icraat körfez ülkelerinden yatırımcılar bulunarak yapılan sıcak döviz girişleri oldu.

Devlet ne yapacak?

Kısa süre önce Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in kamu kurumlarına bir genelge gönderdiği söyleniyor. ‘Kamu kurumlarına tasarruf genelgesi’ olarak adlandıran tedbirlere göre deprem kaynaklı maliyetler haricinde tüm harcamaların yeniden gözden geçirilmesi gerektiği ve tasarruf takibinin tavizsiz sağlanacağı belirtiliyor. 

Genelgeye göre; bahse konu genel ilkelerin yanında, kamu kurum ve kuruluşları, taşınmaz edinimi ve kiralanması, resmi taşıt edinimi ve kullanımı, haberleşme giderleri, personel görevlendirmeleri, basın ve yayın giderleri, kırtasiye ve demirbaş alımları gibi giderler tasarruf kurallarına uygun gerçekleştirecek.

Yanı sıra; kamu kurumları, temsil, tören, ağırlama, tanıtım ve personel giderleri, enerji ve su alımları, personel servisi hizmetine ilişkin giderler ve diğer hususlarda genelgede belirlenen kurallara uymakla yükümlü olacak.

İçerik olarak tedbirler kulağa hoş geliyor ve uygulanması durumunda bütçede tasarruf oluşturacağı fark edilebiliyor. Ancak hayata geçirilebilecek mi? Göreceğiz…

İdarelerin, genelgenin düzenlediği konularda bünyelerinde gerçekleştirdikleri iş ve işlemlerle; bu kapsamda elde ettikleri tasarrufları, izleyen dönemde tasarruf imkanı olan alanları bakanlıklar ve diğer idareler aracılığıyla 28 Temmuz'a kadar Hazine ve Maliye Bakanlığına resmi yazıyla bildirecekleri belirtiliyor.

Resmi kanallardan konuyla ilgili açıklamalar ve raporlar gelecek mi? Hangi uygulamalar hayata geçirilmiş olacak, eğer açıklanırsa öğreneceğiz….


Yorum Yazın