Muharrem İnce’nin de anlattığı

Atatürk – Fevzi Çakmak anısı kurgu mu?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Atatürk – Fevzi Çakmak anısı kurgu mu?
Abone ol
Oğuzhan Uğur’un kanalına konuk olan cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, programda Atatürk ve Fevzi Çakmak’a dair bir anı anlattı. Hikayenin kurgu olduğu öne sürüldü. Peki, O hikaye gerçek mi, kurgu mu?

Muhalif Analiz

Memleket Partisi Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Oğuzhan Uğur'un YouTube kanalı Babala TV'nin 'Mevzular Açık Mikrofon' yayınının konuğuydu.

Muharrem İnce yayında, “İşimin çok zor olduğunu biliyorum, çok yıpranacağımı da biliyorum ama bu memleket için yapmam gerekenler var” diyerek Mustafa Kemal Atatürk ve Fevzi Çakmak ile ilgili bir anı anlattı. 

Anının gerçekliğine dair eleştirel birçok yorum yapıldı. Anı gerçek miydi? Yoksa kurgu mu?

Öncelikle o anının nasıl ortaya çıktığını sizlere anlatalım.

Bahsi geçen anının kaynağı Avukat Sabri Tanrıkut. Söz konusu yazı ıslak imzalı haliyle sosyal medyaya düşmüş.

06 Eylül 2018 tarihinde yayınlanan yazı, “Fahrettin Altay Paşa’dan dinlediğim bu olayı ve anıyı, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutladığımız bu günlerde siz meslektaşlarımla paylaşmak istedim.” notuyla aktarılmış. 

Muharrem İnce’nin bir kısmına yer verdiği, anının tamamı şu şekilde:

“Tarih, 30 Ağustos 1968’di. Afyon Lisesinden bir grup öğretmen, Kocatepe’de yapılacak olan Zafer kutlamalarına gittik. Konuşmaların yapılacağı kürsünün yakınında yerimizi aldık. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’ndan sonra konuşmalara geçildi. Gazilere öncelik verildi. İlk konuşmacı, Kurtuluş Savaşı’mızın Süvari Kolordu Komutanı Fahrettin Altay Paşa’ydı. Bir albay, Paşa’mın koluna girdi. Kürsüye çıkmasına yardımcı oldu. Konuşma süresince de elinde bir şemsiye ile O’nu güneşten korudu. Fahrettin Altay Paşa konuşmasına şöyle başladı:

“Bana Mustafa Kemal’ i anlatır mısın? dediler. Ben de memnuniyetle kabul ettim ve geldim. Ancak anlatımım kısa olacak. Size 26 Ağustos 1922 sabah Taarruz anındaki bir olay aktaracağım. Bu şekilde Mustafa Kemal’i anlatmış olacağım.” dedi. 

Devam etti: “Planlandığı şekilde 26 Ağustos 1922 sabah saat 05.00’te başta Mustafa Kemal olmak üzere İsmet Paşa, Fevzi Çakmak, Nurettin Pasa, ben ve diğer komutanlar, ordu karargah olarak Afyon Kocatepe’deydik. Plan gereği Taarruz; önce top atışlarıyla başladı. Bu bir baskındı. (20) dk. sürdü. Ardından tahrip atışlar yapıldı. Bu da 10 dk. devam etti. Yunan mevzilerindeki makineli tüfek yuvalar, Yunan topları, tel örgüleri hedef alındı. Komutanlar olarak bizler de top atışlarının sonucunu görmeye çalışıyor, alt kademelere iletmek üzere Mustafa Kemal’in emrini bekliyorduk. 

Sonuçta Yunan mevzilerinde alevlerin yükseldiğini, hedeflerin vurulduğunu, düşmanın mevzilerini terk ederek geri çekilmekte olduğunu gördük. Mustafa Kemal’e yöneldik. O’nun taarruz ve takip emrini bekliyorduk. Ne ki O, gözlerini Yunan mevzilerinden ayırmıyor ve geri çekilen Yunan ordusunu izliyordu. Fevzi Çakmak, sessizliği bozdu. “Haydi Kemal, düşman kaçıyor, taarruz emrini ver.” Dedi. Mustafa Kemal: ”Dur Abi” diye cevap verdi. Bir süre sonra Fevzi Çakmak: “Kemal, tarihi bir fırsatı kaçırıyorsun, düşman yan mevzilerine yerleşecek, emini ver artık.” diye ısrarda bulundu. Mustafa Kemal, yine “Dur Abi” dedi. Bir süre daha geçti. Fevzi Çakmak: Bu kez “Allah aşkına Kemal ver şu emri, komutanlar seni bekliyor, yeter artık.” diye sesini yükseltti. Mustafa Kemal yine “Dur Abi” dediği sırada beklenmedik bir olay meydana geldi. Yunan ordusunun terk ettiği mevzilerde cehennemi patlamalar başladı. Mustafa Kemal’in taarruz ve takip emrini geciktirme sebebi anlaşıldı. Yunan ordusu, geri çekilirken cephe boyunca mevzilere saatli bombaları yerleştirmiş, askerlerimize tuzak hazırlamışlardı. Mustafa Kemal’in öngörüsü, büyük bir felaketi önlemişti. Taarruzda ısrar eden Fevzi Çakmak, Mustafa Kemal’e sarıldı. “Seni bize Allah mı gönderdi Kemal” dedi. Müteakiben süngü hücumu ve ileri top atışlar emrini aldık. Alt kademelere ilettik. Sonucu biliyorsunuz. Bana Mustafa Kemal’i anlat dediler. İşte Mustafa Kemal budur.” dedi ve Paşa yine albayın yardımıyla kürsüden indi.”

Anlatılan hikayenin kurgu olduğunu iddia edenler de var, kaynağının olduğunu söyleyenler de. 

Söz konusu hikayenin ünlü yazar Sunay Akın’ın eserinde de yer aldığı biliniyor. Akın ise ne şekilde verdiğini şöyle açıklıyor:

“Kitaplarımı içinde belge ve kaynak vardır. Söz konusu yazı da bana ait değildir. Yazıyı kaleme alan Avukat Sabri Tanrıkut’u araştırıyor, ulaşmaya çalışıyorum. Doğru olan yargılamak yerine araştırıp sorgulamaktır. 

Yazıyı kaleme alan Av. Sabri Tanrıkut’u araştırıp buldum, konuştum. Olayı doğruladı. 30 Ağustos 1968’de Afyon Lisesi’nin öğretmenleri olarak etkinliklere katılmış. Bu konuda kendisini arayan bir ben, bir de Saygı Öztürk olmuş. O günün fotoğraflarını da gönderecek. Bilginize…”

Sunay Akın bu paylaşımı 29 Ağustos 2022 tarihinde yapmış. Daha sonrasına dair paylaşımı şu an için bilmiyor. Yani metnin gerçekliğine dair tek bilinen bu ıslak imzalı yazı.

Diğer yandan; birçok isim konuya eleştiri getirdi ve kurgu olduğunun ayan beyan ortada olduğunu söyledi.

Belge kurgu mu?

Dr. Naim Babüroğlu ilgili yazı için, “Böyle bir belge dolaşıyor. Külliyen yanlış ve gerçekle ilgisi yok.” diyor.

Yazar Süleyman Duman ise, 

“Çanakkale de çocuk asker, yanlış yemek listesinden sonra demek ki şimdi sıra büyük taarruz'a gelmiş 

Yok kardeşim yok

Böyle bir olay yok.

Ne Türk resmi harp kaynaklarında ne de Yunan resmi Harp kaynaklarında yok.

Uydurmayın

Koca bir yalana ortak oluyorsunuz.” diyerek olayı sert bir biçimde yalanlamıştı.

Dr. Selim Erdoğan’ın yorumu da metni oldukça yerer nitelikteydi:

“Bugüne kadar daha saçma bir kurgu görmedim.

O zamanda SAATLİ BOMBA olsa bile, 

Taarruzda m2'ye 5 kg bomba düşerken o SAATLİ BOMBA patlamasa bile,

Fahrettin Paşa o sırada 50 km uzakta olmasa bile,

Taarruz, topçu tahrip ateşi bitmeden, kendiliğinden başlamıştı, emirle değil!”

Ünlü Tarihçi Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan da ilgili yazıyı tiye alır bir paylaşımda bulundu:

“Fevzi Çakmak: Haydi Kemal düşman kaçıyor, taarruz emrini ver

Mustafa Kemal: Dur abi

FÇ: Kemal tarihi fırsat kaçırıyorsun

MK: Dur abi

FÇ: Allah aşkına Kemal ver şu emri

MK: Dur abi

Selim Hoca detaylı açıklamış ama şu diyalog Prestij Bilardo'da geçebilir, 2 mareşal arasında değil”

 

Alanda uzman olan isimlerin olay hakkındaki yorumları oldukça net; metnin kurgu olduğu ve gerçek olamayacağı kadar absürt olduğunu yönünde. 

Uzmanların yorumları haricinde konuya dair iki önemli nokta daha bulunuyor.

1. Fahrettin Altay’ın kendi anılarında böyle bir olaya yer verilmiyor.

(Kurtuluş Savaşı dönemi anılarının yer aldığı On Yıl Savaş ve Sonrası [1912-1922] isimli eser)

2. Altay, Büyük Taarruz’un başlangıcı olan 26 Ağustos 1922 tarihinde Afyon Kocatepe’de değildi.

 

Alanında uzman kişilerin yorumları ve net olan bilgilerin ışığında Muharrem İnce’nin yayında anlattığı hikayenin kurgu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. 


Yorum Yazın