Operasyon dalgaları AK Parti'nin altını oyuyor
Artık iyiden iyiye "embeded" bir yargıdan söz etmek mümkün. Temelsiz, somut delillere dayanmayan soruşturmalar sonucundaki tutuklamalarla Silivri'yi boylayan belediye başkanı ile İBB ve ilçe belediyelerindeki görevlilerin sayısı kaç oldu, Allah bilir! Bayramın hemen öncesinde de beş CHP'li belediye başkanı tutuklandı! Birkaç gizli tanıkla aradığını bulamayan ucuz iftiracının üfürdükleri üzerinden İBB Belediye Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nu ve çalışma arkadaşlarını tutukluyorsunuz (Bugünün Cumhurbaşkanı Erdoğan da İBB Başkanı iken bazı iddialarla yargılanmıştı, ancak tutuksuz olarak)!
Yetmedi, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'na ilişkin mutlak butlan kararı çıkarmaya dönük, hem 38. Olağan Kurultayı hem de 21. Olağanüstü Kurultayı yok hükmünde sayacak adımlara yelteniyorsunuz! Ne ile? Yine ucuz iftiracılarla... Somut bir delil, kanıt, vb. olmaksızın.…
Bütün bunlardan murat ise çok açık ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bütün anketlerde açık ara önde gözüken müstakbel Cumhurbaşkanı İmamoğlu ile yarışmak istememesi. Onunla yarışıp yenilmek veya göstereceği başka bir zatın yenilmesini görmek istememesi.
YA DEMOKRASİ YA OTOKRASİ!
Oysa demokraside mertçe yarışmak ve kazanmak da kaybetmek de vardır. Demokrasi, serbest seçim, siyasi rekabet, sandık, gizli oy ve açık sayım demektir. Bu işleyişi sakatlamak, 150 yıllık parlamento ve 75 yıllık çoğulcu demokrasi geleneği olan Türkiye'nin en önemli yumuşak gücünü ortadan kaldırmak anlamına gelir. Rekabetçi sistemin yerini otokrasinin alması Türkiye'ye yapılacak çok büyük bir kötülüktür. Osmanlı'dan beri daha 18. yüzyılda yüzünü batıya dönen ve Kanuni Esasi'den başlatarak anayasa deneyimi olan memleketimizin geriye sarması, anayasayı bir geniş mutabakata dayalı toplumsal sözleşme olmaktan çıkarmaya çalışması abesle son derece iştigaldir.
İşte serbest rekabet ortamında yarışmayı hazmedemeyen iktidarın tutunduğu dal da iyice çatırdamaya başladı. Ne zaman ivme kazandı bu çatırdama? CHP'nin "19 Mart darbe girişimi" diye tanımladığı süreçle birlikte.
AK PARTİ SEÇMENİNİN YÜZDE 30'U 19 MART SÜRECİNE İNANMIYOR!
Söz konusu çatırdamayı 19 Mart'ın birkaç hafta öncesinde ve birkaç hafta sonrasında seçmen tutumları ve siyasi tercihlere ilişkin yapılan ve kamuoyuna açıklanmayan bilimsel bir kamuoyu araştırmasında gördüm. Ulaştığım söz konusu ciddi bilimsel araştırmaya göre, AK Parti seçmeninin yüzde 30'u, yani üçte birine yakını 19 Mart sürecindeki gelişmeleri onaylamıyor. MHP seçmeninde bu oran daha da yüksek. Ayrıca, partisiz seçmen de 19 Mart sürecinde olup bitenleri bir "dezenformasyon" olarak değerlendiriyor, yargının ortaya koyduklarına inanmıyor. Kısacası Cumhur İttifakı seçmeninin önemli bir bölümü de, partisiz seçmen de İmamoğlu'nun 'suç örgütü lideri' olduğuna da, diplomasının geçersiz olduğuna da inanmıyor. Böylece, AK Parti'ye destekten, hatta Erdoğan'a verdiği özel destekten vazgeçen bir seçmen grubu ilk defa ortaya çıkıyor.
ERDOĞAN'A İNANMAYAN SEÇMENİ KAZANMAK İÇİN NE YAPMALI?
Erdoğan'a ve partisine inanmaktan uzaklaşan yüzde 30'luk seçmen kitlesinin oy tercihi değişir mi? İşte bu büyük ölçüde dezenformasyonla etkin mücadeleye bağlı. Muhalefet ne kadar deşifre ederse dezenformasyonu, o kadar iyi. Çünkü, sözünü ettiğim araştırmaya göre seçmen suçlamalara ilişkin somut kanıt görmek istiyor. O yüzden muhalefetin yalanları tekzip etmesi çok önemli.
19 Mart sonrasında gerek İmamoğlu'na gerekse CHP'ye yönelen partisiz seçmenlerin geçişken olduğunu dikkate alarak muhalefetin kurduğu iletişimi sürdürmesi önemli. Yüzde 30'luk AK Parti seçmeninin duyarlılıkları da dikkate alınmalı. Onlara öfkeyle gitmemeli, onların kaygılarına seslenilmeli, onlara sorularla gidilmeli…
ERDOĞAN'IN ÇEVRESİ ALTINDAKİ TOPRAĞIN GİTGİDE KAYDIĞINI PERDELİYOR MU?
AK Parti'nin ayağını bastığı toprak kayıyor, Erdoğan adeta o toprağın daha da kayması için elinden geleni yapıyor! Belki de onun araştırmacıları gerçek bilgileri vermekten çekiniyor. Bunlar olmayan şeyler değil. "Tek adamlık" böyle bir iklimi de oluşturur. Tek adamın etrafındakiler hep tek adamın memnun olacağı servisi yaparlar ki bu tek adam için aslında felakettir. Geçenlerde bir kısmı meclis başkanlığı, bakanlık da yapan bazı AK Parti kurucuları da hukukun hukuk olmaktan çıktığına vurgu yapan, kaygılarını ortaya koyan bir bildiri yayınladılar. Kimbilir belki de ortalığı toz pembe göstermek isteyen Beştepe çevresi o bildiriyi de servis etmemiş olabilir mi diye düşünmeden edemiyorum.
İKTİDAR, CHP'Yİ BOYKOTA İTMEK İSTİYOR OLMASIN?
Nihayet bu da oldu ve hem İstanbul hem de Ankara Başsavcılığı tarafından CHP Genel Başkanı Özel hakkında da GOP'taki konuşması nedeniyle soruşturma açıldı! Oldu olacak CHP'nin cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu'nun 'kafasını koparmaya' çalışırken CHP'nin genel başkanının da 'kafasını koparmaya' girişin! Bu gidişle Cumhur İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayının karşısına 'odun' konulsa seçilecek! Bu gidiş hakikaten gidiş değil. Seçmen, CHP'nin adayının sakatlandığı koşullarda ikinci forvetinin, yani Mansur Yavaş'ın cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi durumda onun da sakatlanacağına inanmaya başladı! Yoksa iktidar CHP'yi önümüzdeki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini boykot etmeye mi kışkırtıyor?
×××
Not-1: Muhalif.'te salı günü kaleme aldığım yazıda DİSK'e bağlı Genel İş Sendikası'nca İzmir'deki üç büyükşehir iştirakinde çalışan ve 23 bin işçiyi kapsayan grevinin en geç çarşamba günü bayrama kalmadan bitmesinin, makulde anlaşma sağlanmasının önemine değinmiştim. Nitekim çarşamba günü 16.30 İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Genel İş Sendikası makulde anlaştı ve TİS imzalandı, grev son buldu. İşçiler, belediye ve bayrama temiz bir İzmir'de ESHOT otobüsleri ile ziyaretlerini yapabilecek İzmirliler; herkes mutlu oldu. Şunu da belirteyim; kamuoyu sendikanın koşulları dikkate almayan uçuk taleplerini benimsemedi, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ile Genel İş Şube Başkanı Ercan Gül'ün tutumunu ve grevi haksız buldu. Aynı zamanda sendika üyesi İşçiler de makulde ulaşmadan yanaydı.İzBB Başkanı Dr. Cemil Tugay da süreçte dik durunca sendika makule gelmek zorunda kaldı.
Not-2: Muhalif. okurlarının ve mensuplarının Kurban Bayramını aileleri ve sevdikleriyle, gelecek neşeli bayramları hayal etmelerini dileyerek kutluyorum.