İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5250 %0.05
49,6577 %0.12
5.776,09 % 0,40
92.313,50 %-1.025
Ara

Ben bu işten hiç bir şey anlamadım

YAYINLAMA:
Ben bu işten hiç bir şey anlamadım

Son zamanlarda en çok kullandığım cümlelerden biri bu.

“Ben bu işten hiç bir şey anlamadım!”

Gerçekten medyada tartışılan, gazetelere manşet olan, trollerin allamei cihan kesildikleri pek çok şeyi anlamakta aciz kalıyorum. Anlamaya çalıştıkça kafam daha da karışıyor.

Örneğin şu casus olayı. Kim casusmuş, nasıl casusluk yapmış, hangi milli sırları hangi yabancılara ne karşılığında satmış, inanın anlamadım!

Enformasyon eksikliğinden değil, tam tersine bu konuda her gün yeni “bomba haber”ler patlıyor. Saatler süren tartışma programları yapılıyor.

Ne yazık ki konu netleşeceği yerde daha da bulanıklaşıyor.

CEVAPLAR HAVADA

Ya CHP’nin aylardır konuşulan kurultayı olayı. Kim kimi niçin yargıladı, Ankara’da, Istanbul’da, İzmir’de neler oldu? Sonunda değişen bir şey olmadığına göre, onca goygoy niçin yaşandı? Asıl mesele neydi?

Ya şu Güneydoğu açılımı bilmecesinin aslı astarı nedir? MHP lideri Bahçeli Amerikancı mı yoksa Çinci mi olmuştur? Kim kimden yanadır?

Aylardır konuşuluyor. Ama kafalar ilk günkinden daha berrak değil.

Nereye gidiyoruz? Var mı anlayan ?

Bu türden örnekleri arttırabiliriz.

NEREDE BOLLUK…

Bunun bir nedeni, benim Dijital Tufan adlı kitabımda anlattığım enformasyon bolluğu kuşkusuz.

Enformasyon gani, ama “bilgi” de öyle mi? Doğru ile yanlış, hakikat ile yalan gökten yağıyor, yerden fışkırıyor. Hangisine inanacağız?

Ve henüz Nuh’un gemisi inşa edilmedi. Binbir korsan bizi kendi teknesine davet ediyor!

Ve birileri fırsatı ganimet bilip bundan yararlanıyor.

ANTİ-İLETİŞİM GÜÇLERİ

Emirlerinde kalabalık anti-iletişim güçleri var!

Eskiden iletişimin kendisine olumlu bir etkinlik gözüyle bakılırdı. İnsanlık daha kolay iletişim kurdukça aydınlanacak ve daha bilgili hale gelecek, ilerleyecekti.

Bugün aynı şeyi söylemekte zorluk çekiyoruz. Çünkü anti-iletişim dalgası iletişimi bastırıyor, insanları sersemle çeviriyor.

Kafaları karıştırmak isteyenlerin sermayesi bol. Çelişkiler umurlarında değil. Bu arada yalanlar arasına kimi doğruları serpiştirmeye de ihmal etmiyorlar!

Seller gibi yükselen enformasyon çöplüğünde hayatlarını trollük üzerine kuran iğrenç yaratıklar ürüyor. Hayatın bütününe hakim olmak isteyen anti-iletişim güçleri son dönemde çok palazlandı. Büyük teknoloji sansürcü olarak devletle yarışıyor.

Türkiye’de dünyada, iddialar havada uçuşurken iddianamelerin bir türlü tamamlanmaması anti-iletişimcileri besliyor.

Eski demokrasi paradigmasında medyaya bu gibi durumlarda sağlayıcılık ya da deneticilik işlevi yüklenmişti. Gazetecilik doğruları bulmak için vardı.

O günler geride kaldı. Medyanın önemli bir kısmı düşmana, yani anti-iletişim cephesine katıldı.

Bazı önemli şeyleri anlayamamızın bir nedeni de bu!

Önce bunu anlamalıyız!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *