Boş olunca CHP'nin tüzel kişiliğine yönelmek isteyen iddianame
İBB iddianamesi sekiz ay sonra nihayet ortaya çıktı! "Ortaya çıktı " diyorum, çünkü daha mahkemeye sunulup ilgili mahkeme tarafından kabul edilmeden; yani gizliliği kalkmadan iktidara yandaş medyadan kamuoyuna sızdırıldı.
AMAÇ CHP'NİN VE CUMHURBAŞKANI ADAYININ ÖNÜNÜ KESMEK
Deneyimli, kıdemli yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu "Savcılık için bile olsa mahkemeye dayatmada bulunmak suçtur!" diyerek meseleye şöyle yaklaşıyor ki, katılıyorum:
"Binlerce sayfalık iddianame yazma akımı ortaya çıktı.
Mahkeme 5271 SY md 174'te belirtilen 15
güm içinde 3739 sayfalık iddianameyi ve rapor ve de klasörleri ilişkilendirip nasıl okuyacak ve karar verecek?!.
Bu durum adil yargılama hakkını ortadan kaldırıyor.
Mahkeme, bu incelemeyi 15 günde yapamayacak.
Mahkeme 15 günü geçirmiş olacak ve iddianame kendiliğinden kabul olmuş sayılacak!
Savcılık, mahkemeye iddianamenin 15 günlük süre geçirilip kendiliğinden kabulünü dayatıyor!"
Tabii değerli hukuk insanı Eminağaoğlu sadece bu tepkiyi göstermekle kalmıyor, HSK'yı göreve çağırarak iddianamenin iade edilmesini savcılar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını öneriyor.
Çok açık ki CHP'nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbarda bulunan ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 2352 yılla cezalandırılmasını öngören 3741 sayfalık iddianamenin amacı; CHP'nin ve önseçimle belirlenerek CHP Grubu tarafından onaylanan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayının önünü kesmektir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “Anayasa’nın 68 ve 69 uncu maddeleri ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 101 inci ve devamı maddeleri uyarınca gereğinin taktir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimde bulunulmasına” yaklaşımıyla CHP’nin kapatılmasını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan talep etmesi, hukuki olmaktan çok uzak bir taleptir. Daha önceki parti kapatma davalarına bakıldığında benzer argümanlar olmadığı gibi, ileri sürülen argümanlar "irticai faaliyetin veya bölücülüğün odağı olmak" gibi argümanlardır.
İBB İDDİANAMESİNDEKİ ASIL MOTİVASYON
Ankara 42 inci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kurultay sürecinde delege iradesine fesat karıştırılmasına yönelik bir kanıt ve işaret olmaması nedeniyle davanın konusuz kalması nedeniyle mutlak butlan talebini reddederek gerekçeli kararını yazmasının hemen ardından, “suçtan elde edilen gelirin siyasi faaliyette kullanılması” isnadıyla CHP’nin kapatılmasının talep edilmesi, iddianamenin asıl motivasyonunu ortaya koymaktadır.
HER İKTİDAR MUHALEFETİ TADACAKTIR
Sivil darbe sürecinin çoğulcu demokratik siyaset sürecine müdahalesinin ardı arkası gelmiyor. Gözünü karartarak her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak isteyen bir anlayışın tek panzehiri artık sandıktır. O sandık ergeç gelecek... 12 Mart süreci nasıl sandıkta sona erdiyse, 12 Eylül partisi nasıl sandıkta yenildiyse, gözünü karartan bu iktidar da sandıkta yenilecek, ne iddianameler, ne baskılar, ne hapislikler iktidarın hevesi için çare olmayacaktır. Çoğulcu demokrasi Türkiye’nin vszgeçmeyeceği bir zemindir. Millet iradesi esastır. Millet iradesinin ortaya çıkardığı bir siyasi figürü basmakalıp süçlamalarla bertaraf edemezsiniz! Diyelim zorlama bir şekilde seçime kadar içeride tuttunuz, iler tutar olmayan şekilde 'mahkum' edip seçime girmesini engellediniz! Memlekette milyonlarca "Ekrem" var, en başta "Mansur Yavaş" olmak üzere... Millet sizi yenilmeye mahkum etti şimdiden, haberiniz olsun. Her iktidar muhalefeti tadacaktır, haberiniz olsun. Çoğulcu demokrasinin yerleştiği 1961 sonrasında CHP, AP, ANAP, DSP, DYP, RP...Hepsi, bütün iktidarlar muhalefeti tattı. AK Parti iktidarı da tadacaktır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, sandıktan çıkan baştacıdır ancak o sandığa girmekten de kimse alıkonulmamalıdır.
CHP'YE YÖNELİK ADIMLAR SADECE CHP'YE Mİ?
Bu arada şunu da belirteyim; CHP'ye yönelik adımlar, millî iradeye, çoğulcu demokrasiye ve ülkemizin demokratik birikimine yönelen bir tehdittir. İktidar bloku dışındaki diğer muhalefet partilerinin meseleye bu açıdan bakmaları ve kurucu parti, aynı zamanda cari olarak birinci parti olan CHP'nin yanında durmaları gereğini işaret etmek isterim.
SIRITAN BEYHUDE ÇABA
İBB iddianamesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapatılmasına yönelik çok açık bir çaba sırıtıyor. Bu iddianameyi 'ahtapot' benzetmesiyle yönlendirenler Netekim Paşa'lara mi özeniyor?
"CHP’nin ele geçirilmesi" ve "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde örgüt liderinin aday gösterilmesi" İBB iddianamesindeki dikkat çekici ifadeler... Partilerin kongreleri, kurultayları cereyan eder ve delegeler yönetim organlarını, genel başkanlarını seçer. CHP'de Özel ve Kılıçdaroğlu’nun yarıştığı 38. Olağan Kurultay'da Kılıçdaroğlu kazansaydı CHP'nin başına yine çoraplar örülecek miydi? Soru budur. Özel seçilince, İmamoğlu-Özel ittifakı Kurultayı kazanınca, CHP yerel seçimlerden birinci parti çıkınca 'ele geçirme' oluyor, öyle mi? Tabii iktidarın yargı marifetiyle bir siyasi partiyi dizayn etmeye çalışması CHP'den önce MHP üzerinde denendi ve Akşener’e karşı Bahçeli tercih edildi bir mahkeme kararı ile. MHP böylelikle iktidara iliştirildi. CHP 'mutlak butlan' sökmeyince yeni bir yönelimle karşıya bırakılmak isteniyor İBB iddianamesi ile ama bu da boş bir girişim yukarıda belirttiğim gibi. Maksat CHP'nin üzerinde tepinmek, seçimlere dönük harcayacağı enerjiyi içe döndürmek, partiyi adliye kapılarında göstererek seçmeni kuşkuya düşürmek!
Ne var ki seçmen iktidarın numaralarını yemiyor; anketlerde hala İmamoğlu da, Yavaş da açık ara önde çıkıyor. CHP de birinci parti vasfını koruyor.
ÖZEL'İN DEĞERLENDİRMESİ
Değerlendirmemi CHP Genel Başkanı Özel'in İBB iddianamesinin açıklandığı gün (x) hesabından verdiği tepki ile bitiriyorum. Şöyle demişti Özel:
"Bilindiği gibi 19 Mart’ta ülkemizde bir sivil darbe yaşandı. Darbeciler bu kez, tankla ya da postalla değil, yargı cübbeleriyle geldiler.
Seçimle gelen ancak seçimle gitmek istemeyen bir avuç insan, korktukları rakiplerini hapse atarak, Türkiye’yi büyük bir siyasi ve ekonomik krizin karanlığına sürüklediler.
Aradan geçen 237 günde, aziz milletimizle birlikte büyük bir hukuksuzluğun her saatine tanıklık ettik. Bugün çıkan iddianame ise herkesin bildiği gerçeği bir kez daha ilan etti.
Bu dava hukuki değildir, tamamen siyasidir. Amacı son seçimlerin birinci partisi Cumhuriyet Halk Partisi‘ni durdurmak ve Cumhurbaşkanı adayını engellemektir.
Darbeciler bugün, tapusu Mustafa Kemal Atatürk’e kayıtlı olan, Türkiye’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisinin kapatılmasını talep edecek kadar şuurlarını kaybettiler.
Anayasa’nın siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin maddelerini hatırlatarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimde bulunulması meselenin İBB’ye yönelik bir soruşturma olmadığının kanıtıdır. Bugün yaşananlar demokratik siyasete ve gelecek seçimlerin sonuçlarına yargı eliyle müdahalenin suç üstü halidir.
Bu bir iddianame değil, darbecilerin siyasete yönelik bir muhtırasıdır.
Yaşadığımız kötülüklerin sebebi asla “hukuki” değildir, bir kişinin siyasi ihtiraslarından ibarettir.
Partimizi en son 12 Eylül’de Kenan Evren kapatmaya kalktı, milletimizle birlikte yeniden açtık. Evren’in milletimizin gönlündeki yeri de siyasi tarihimize geçiş şekli de bellidir.
Biz, geçmişte çok bedel ödedik, bugün de ödüyoruz ve ödeyeceğiz.
Ama millete inanmaktan ve güvenmekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz.
Atatürk’ün partisi milletimize emanettir."
BOŞ İDDİANAME
İBB iddianamesi binlerce sayfa olmasına karşın boş olunca, duydumlu, sanıyorumku, hissediyorumlu vb. olunca, uyduruk gizli tanıklara dayanınca mutlak butlan kararından sonra bir kez daha CHP'ye 'sarıyor'! PKK'yı temize çeken iktidar hiç utanıp sıkılmadan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisine düşman hukuku uygulamaya kalkıyor!
Not: istanbuliddianamesi.com'da iddialar da, yanıtları da var. Meraklısı orada eğriyi, doğruyu görebilir.