Haziran ayıyla birlikte Pride Ayı etkinlikleri dünya genelinde başlarken, sosyal medya platformu X’te (eski adıyla Twitter) bir kullanıcı, 2013 yapımı "Mavi En Sıcak Renktir" filmi hakkında dikkat çeken bir paylaşımda bulundu. Paylaşımda, filmin yönetmeni Abdellatif Kechiche'in başrol oyuncularına yönelik istismar iddiaları ve filmde lezbiyen temsiliyetinin fetişize edilmesi sert şekilde eleştirildi.
Filmin başrol oyuncularından Léa Seydoux ve Adèle Exarchopoulos’un, özellikle yedi dakikalık seks sahnesinin çekimleri sırasında yaşadıkları zorluklar daha önce kamuoyuna yansımıştı. Seydoux, bu sahne hakkında “Porno çekiyormuşum gibi hissettim” demişti. Oyuncular, yönetmenin “nasıl yapmaları gerektiğini göstermek amacıyla” fiziksel sınırlarını aştığını, sette kendilerini güvensiz hissettiklerini ifade etmişti.
Söz konusu sahnede oyuncuların vajinalarının kanadığı ve bu sahnenin birçok kez tekrarlandığı da iddialar arasında yer aldı. Cannes Film Festivali'nde ödül alan film, o dönem Seydoux’un ağladığı görüntülerle gündem olmuş, ancak bu görüntülerin “sanatsal bir poz” gibi romantize edilmesi eleştirilmişti.
Sosyal medyadaki paylaşımda şu ifadeler yer aldı:
“Kadınların travmalar yaşamasına sebep olan hiçbir üretimi sanat olarak kabul etmeyeceğiz. Bu film, lezbiyenleri erkek gözüyle fetişleştiren bir yapımdır ve Pride Ayı'nın temsili ruhuna aykırıdır.”
Film, o dönem özellikle heteroseksüel erkek izleyicilere hitap ettiği yönündeki eleştirilerle LGBTİ+ topluluğunun bir kısmı tarafından reddedilmişti. Öte yandan, filmin sinematografisi ve oyunculukları Cannes dahil birçok uluslararası ödülle taçlandırılmıştı.
Bu yıl Pride Ayı kapsamında, sinema ve kültür alanında kapsayıcı, güvenli ve hak temelli üretimlere daha fazla alan açılması gerektiğini vurgulayan aktivistler, “Mavi En Sıcak Renktir” gibi örneklerin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.
Pride Ayı, sadece görünürlük değil, aynı zamanda topluluğun içinden gelen eleştirilerin, temsil ve etik üretim standartlarının da konuşulduğu bir zaman dilimi. Bu nedenle her yapımın, özellikle de marjinalleştirilmiş kimlikleri konu alırken nasıl ve kimler tarafından üretildiği sorusu önemini koruyor.