Motivasyon sadece başlamayı değil, düşse bile yeniden ayağa kalkmayı sağlar.
Bir sporcu düşünün… Haftalardır antrenman yapıyor, ter döküyor, yoruluyor. Ama bir gün geliyor; beden güçlü, zihin ise sessiz. İşte tam o anda devreye giren şey, teknik ya da kas gücü değil — motivasyondur. Çünkü motivasyon, sporcunun görünmeyen yakıtıdır.
Bir sporcunun en parlak anları genellikle en zorlu süreçlerin içinden çıkar. Maçtan önce yaşadığı stres, başarısız bir performansın ardından duyduğu hayal kırıklığı ya da takım içinde kaybolma hissi… Tüm bunlar insanidir. Ancak fark yaratan, bu duyguların ardından “devam etmeyi” seçebilmektir. Gerçek şampiyonluk, sahada değil, zihinde kazanılır.
Motivasyon iki yönlüdür: dışsal olan, alkış, ödül, madalya gibi unsurlardan beslenir; içsel olan ise, sporcunun kendi gelişimini görme, hedefe inanma ve yaptığı işe duyduğu sevgiyle güçlenir. Dışsal motivasyon kısa sürelidir; içsel motivasyon ise kalıcıdır. Çünkü bir
sporcuyu gerçekten ileriye taşıyan şey, başkalarının onu alkışlaması değil, kendine inanmayı öğrenmesidir.
Ebeveynler için de burada önemli bir denge vardır. Çocuğunuzu motive etmek, onu sürekli yüceltmek değil; çabasını fark etmek, emeğini takdir etmek ve düşüş anlarında yanında durabilmektir. Çocuk, başarısız olsa bile değer gördüğünü hissederse, ayağa kalkmayı öğrenir. İşte o an motivasyon, bir ödül değil, içsel bir güç hâline gelir.
Motivasyonun kaybolduğu günlerde hatırlanması gereken tek bir şey vardır:
Hiçbir şampiyon, her zaman motive olarak başlamadı. Ama hiçbiri, inancını kaybetmedi.
Uzm. Psk. Ayça Girgin
Spor Psikolojisi Danışmanı