İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5310 %0.06
49,6672 %0.11
5.780,06 % 0,47
92.344,41 %-0.585
Ara
Muhalif. SPOR Kaygı: Sporcunun görünmez rakibi mi, gizli gücü mü?

Kaygı: Sporcunun görünmez rakibi mi, gizli gücü mü?

Spor sadece fiziksel bir mücadele değildir; zihinsel dayanıklılık ve duygusal denge de işin ayrılmaz bir parçasıdır. Her sporcunun sahaya adım atmadan önce kalbinde taşıdığı görünmez bir yol arkadaşı vardır: kaygı. Spor Psikolojisi Danışmanı Uzman Psikolog Ayça Girgin, sporcunun kaygıyı yönetme sürecini Muhalif’e anlattı…

KAYNAK: HABER MERKEZİ
Okunma Süresi: 2 dk

Kaygı: Düşman mı, Yol Arkadaşı mı?

Kaygı çoğu zaman olumsuz bir duygu olarak görülür. Oysa ki vücudun alarm sistemidir; adrenalin salgısını artırır, dikkati yükseltir ve sporcuyu hazırlar. Ancak bu denge bozulduğunda kaygı, performansı zedeleyen bir rakibe dönüşür.

Performans kaygısı, sporcunun maçtan önce başarısız olma korkusuyla zihnini kilitler.
Sosyal kaygı, seyirci ya da antrenörün bakışları altında hata yapma korkusunu tetikler.
Sonuç kaygısı ise “ya kazanamazsam” düşüncesine odaklanarak süreci görmezden gelmeye neden olur.

Kaygının Beden ve Zihin Üzerindeki Etkileri

Hızlı nefes, çarpıntı, terleme, mide sorunları
Kaslarda gerginlik, hareketlerde tutukluk
Düşüncelerin sürekli aynı olumsuz döngüye takılması
“Bildiğini yapamama” sendromu: Antrenmanda kolayca yapılan hareketlerin maçta unutulması

Kaygıyı Yönetmenin Anahtarları

Nefes ve Bedensel Farkındalık: Derin nefes egzersizleriyle kalbi ve kasları sakinleştirmek, kontrolün yeniden sporcuda olduğunu hissettirir.
Zihinsel Canlandırma: Maçtan önce kendini başarılı anlarla hayal eden sporcu, beynine adeta prova yaptırır. Bu yöntem hem güveni hem de odaklanmayı artırır.
Hedef Odaklılık: Sadece kazanmayı değil, sürece dair küçük hedefleri (örneğin daha kontrollü servis atmak, oyunda kalma süresini uzatmak) belirlemek kaygıyı azaltır.
Olumlu İç Konuşma: “Başaramam” yerine “hazırım” veya “elimden gelenin en iyisini yapacağım” gibi cümleler, beynin olumsuz döngüsünü kırar.
Rutinler: Maç öncesi kendine özel bir hazırlık rutini oluşturmak (aynı müziği dinlemek, aynı ısınma hareketlerini yapmak) güvenli bir alan yaratır.

Antrenör ve Ailenin Rolü

Sporcunun kaygıyı yönetme süreci sadece kendi çabasıyla sınırlı değildir. Antrenörün destekleyici tutumu, “hata yapabilirsin ama denemekten vazgeçme” mesajını vermesi büyük önem taşır. Ailelerin ise beklentiyi sadece sonuca değil, çabaya yönlendirmesi sporcunun üzerindeki baskıyı hafifletir.

Son Söz

Kaygı, doğru tanındığında ve yönetildiğinde bir düşman değil; sporcuyu büyüten, onu daha dayanıklı kılan bir yol arkadaşıdır. Sporcular, kaygıyı bastırmaya çalışmak yerine onu dinlemeli, anlamalı ve dönüştürmelidir. Çünkü sahadaki en büyük zafer, bazen sadece rakibi değil, kendi zihnindeki kaygıyı da yenebilmektir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *