Hepimiz hislerimizi kontrol altında tuttuğumuzu düşünürüz, ama hormonlar beynimizi ve duygularımızı beklenmedik şekillerde etkiliyor. Nörotransmitterlerle birlikte çalışan hormonlar, modumuzu, kaygımızı ve psikolojik sağlığımızı doğrudan yönlendirebiliyor.
Kanada’daki Ottawa Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü Nefise İsmail,
“Hormonlar modumuzu ve duygularımızı etkiliyor, beynin hücre üretimi ve ölümünü bile değiştirebiliyor”
diyor.
Kadınlarda hormon dalgalanmaları ve ruh sağlığı
Kadınlar, regl öncesi, gebelik, doğum sonrası ve menopoz döneminde hormon dalgalanmaları nedeniyle depresyon ve kaygı riski altında. Premenstrüel disforik bozukluk (PMDD), aşırı mod değişimleri, kaygı, depresyon ve bazı durumlarda intihar düşüncelerine yol açabiliyor.
Östrojen ve progesteron seviyeleri mutluluk ve sakinlik üzerinde önemli rol oynuyor. Gebelik sonrası progesteron ve östrojenin keskin düşüşü ise depresyon riskini artırıyor.
Erkeklerde de etkiler var
Yaşlandıkça erkeklerde testesteron seviyesi düşüyor. Bu düşüş bazı bireylerde mod değişikliklerine yol açabiliyor. Östrojen ve testosteron gibi cinsiyet hormonlarının beyindeki serotonin ve dopamin seviyelerini artırarak moral üzerinde etkili olduğu gösteriliyor.
Tiroit hormonları: Kaygı ve depresyonun gizli suçluları
Tiroit hormonları (T3 ve T4) nabız, vücut ısısı ve psikolojik sağlığı etkiliyor. Düzensiz seviyeler, kaygı ve depresyon riskini yükseltebiliyor. Hormon seviyelerinin düzenlenmesi genellikle hastalardaki semptomları iyileştiriyor.
Yeni tedaviler ve umut
Hormonların etkilerini dikkate alan yeni tedavi yöntemleri de geliştiriliyor. Örneğin brexanolon, doğum sonrası depresyonda allopregnanolon hormonunun etkilerini taklit ediyor. Testosteron takviyesi ve östrojen tedavileri de bazı kişilerde depresyon ve moral bozukluklarını iyileştirebiliyor.
Prof. Dr. İsmail,
“Hormonların morali etkilediğini biliyoruz, ancak bunu kontrol altına alacak doğru tedavileri geliştirmek için nedenlerini çözmemiz gerekiyor”
diyor.