Nursun Erel

Nursun Erel


Mahmut Şimşek: “HDP iki seçim sandığının da rengini değiştirir”

Mahmut Şimşek: “HDP iki seçim sandığının da rengini değiştirir”

“-Kürt seçmen kime oy verecek?

-Parasına el konulan, kapatılma davası adeta pazarlık unsuru yapılan HDP’nin akıbeti ne olacak?

-6 milyon oyla TBMM’ye gelen, aileleriyle 30 milyonluk bir kitleyi temsil eden HDP, muhalefet tarafından hep yok mu sayılacak?

-İmralı unsuru AKP tarafından bir sürprizle seçim öncesi yeniden devreye sokulabilir mi?”


Diyarbakır surlarının önünde

Bu sorular aklımda birbirini kovalarken Diyarbakır’a bir uzanayım istedim,  siyaset ve iş dünyasından bir kaç isim aklıma geldi. Bunlardan biri, siyasi analizleri, yazıları ve kitaplarıyla 90’lı yıllardan tanıdığım Mahmut Şimşek. Toplumsal Mutabakat Derneğinin Genel Başkanlığını da sürdüren, “AK Parti üyesi”  Mahmut Şimşek’e Diyarbakır’daki atmosferi öğrenmek için başvurdum. Yazılı olarak görüştük, ilginç anlatımları oldu, aradan çekileyim, sizi şimdi bu Kürt siyasetçinin yanıtlarıyla baş başa bırakayım mı?

—HDP Sandığın rengini değiştirir—-

SORU: Seçimler yakın,  Millet ve Cumhur ittifaklarının geleceği Diyarbakır’dan nasıl görünüyor?

ŞİMŞEK: İttifak, bireysel ve toplumsal güç birliğinin, moral, motivasyon ve normalleşme aracıdır. Diyarbakır’dan görünen siyasi fotoğraf çok farklı değil. İttifaklarda güç dengesini bozacak siyasetin jokeri HDP’dir. Her iki ittifakın başarısı Türkiye genelinde HDP’ye bağlı. HDP, hangi ittifaka girerse Türkiye genelinde olduğu gibi Diyarbakır’da da iki seçim sandığının da rengi değişir. İki ittifakın da HDP’ye çok net ihtiyacı var. Ama kimse burnundan kıl aldırmıyor. HDP dahil herkes -ulusal kahraman...- Şu ana kadar ittifaklar, HDP’ye kuytularda şairane bir tarzla -ne senle, ne sensiz- diye mırıldanıyorlar.  Bu tablonun günahkarları elbette ulusal kabuğunu kıramayan, demokratik cesareti olmayan ittifaklar kadar, HDP’dir de.

—HDP’nin kamburu—

SORU: İttifaklar neden HDP’yi açıkça  istemiyorlar?

ŞİMŞEK: HDP’nin siyasi balansını bozan, çekiş gücünü gayri nizami yapan, onu kuşatan, dış kamburudur. Silahlı PKK’nın varlığıdır. PKK silahlı olduğu sürece HDP ve ardılları kadar, diğer Kürt partileri, aydınları da gelişemez, rahat yüzü göremez. On yıllardır,-demokrasilerde silahlı parti olmaz- deyip duruyorum. Siyaset biliminin bir sayfası böyle diyor. Türkiye’de ulusal demokratik hakları reddedenlerle ulusal demokratik hakları silahlı mücadele ile kazanılacağını zannedenlerin yanlışları sadece kanlı mezar taşlarında, anaların acılı yüreğinde ve ülke ekonomisinin kayıplarında buluşuyor. Bilmem anlatabiliyor muyum?

—Demirtaş okun sivri ucu— 


Mahmut Şimşek

SORU: Sizce Demirtaş neden hala hapiste?

ŞİMŞEK: Yaşamını, ilişkilerini, arabuluculukla sürdürenler, “Sırat Köprüsünden kervan geçirmeye çalışanlara” benzerler. Tebliğci olanın, aracı olanın kafasının çokça kırıldığını duymuşsunuzdur. Ama maalesef Türkiye’deki ulus devlet siyasetinin sert iklimi PKK’yi, HDP’yi ve Demirtaş’ı yaratan iklimdir. Bir tarafta tam demokrasiyi yaşayamayan ve yaşatamayan ama gelişmekte olan bir ulus devlet refleksi var. Diğer taraftan bu devlet içinde silahlı bir yapının kuşatmasında legal siyaset yapmak istediğini söyleyen bir kısım Kürtler… Böylesi bir fotoğrafta elbette Demirtaş ve benzerleri legal demokratik siyasetin konu mankeni olmaktan da, okun sivri ucu olmaktan da kurtulamazlar. Demirtaş devletin lastik gibi uzayan, genleşen yasalarıyla ulus devletin güvenliğini ihlal gerekçesiyle şu an içerde ama bakarsınız yarın affa uğrar, çıkıverir. Dünyada ulus devletlerin bahtı yoktur, lakin eşref saati vardır. Karakteri budur.

—Erdoğan adım atar mı?—

SORU: HDP demek 6 milyon oy ve aileleriyle 30 milyon vatandaş değil mi? Neden iktidar HDP’yi kötülüyor, muhalefet bile ittifak için ilişki kurmakta zorlanıyor?

ŞİMŞEK: Siz bile -Muhalefet bile ittifak için ilişki kurmakta zorlanıyor- diyorsanız bence bu cümleniz bile, tüm partilerin hem eksikliğinin hem korkaklığının resmidir. Partilerimizin çözüm önerilerinde demokratik yöntem yok. En kaba şekliyle HDP ile siyasi rehabilitasyona girilir, konuşulur, bunu ben mi onlara diyeceğim? Sayın Erdoğan eğer 2005, 2009, 2012 deki gibi cesur bir adım daha atar mı? Atar. Ben şaşırmam, siz de şaşırmayın. Bugün ülkemizde yaşananların tarihi 1924’te 2. Anayasa ile başlayan ve nihayetinde Kürtleri PKK saymaya kadar götürmek isteyen sert politikalar üretilmekte… Bu yaklaşımla daha çok Öcalan’lara,  Demirtaş’lara, PKK’lere rastlarız. Yeni kitabımdan bir alıntı ile katkı sunayım, -ulus devletlerde demokrasinin önünü tıkayan sebeplerin başında siyasi liderler geliyor. Bu liderler ulus devletlerinin bilgeleri olacaklarına, devletlerinin ulusal kahramanı olmaya özeniyorlar.-  Maalesef parti liderleri normalleşmeden toplumsal mutabakat sağlanamaz. Toplumsal mutabakat sağlanmadan demokratik ortam oluşmaz. Çok partili sistemimizden bu yana gerek iktidarlar ve gerekse de muhalefet hamasetsiz ve düşmansız iç ve dış siyaset yapamıyor.

—Öcalan yeşil ışık yakar mı?—

SORU: Öcalan sizce bu seçimde de AKP’ye yeşil ışık yakacak mı?

ŞİMŞEK: Silahlı partilerde elinde silah olan siyaseti belirler. Eğer yanılmıyorsam Öcalan 1999’da yakalandığından beri legal siyasetin ve kendi mahallesinin nabzını tutmaktan öteye geçemiyor. Bana göre son seçimlerdeki o girişim ile iktidara Öcalan’la yeşil ışık değil, kırmızı ışık yaktırdılar. İmralı’ya giden akademisyen zatın hayali gidişi ve hayali açıklamaları Ak Partiye bir kumpastı. O tek kişilik meddahla oynanan siyasi tiyatronun HDP tabanına güven vermediğini ve ters tepki aldığını hepimiz hatırlıyoruz.  

—İklim Akdeniz olmaz—

SORU: Mahmut Bey, sorumu başka türlü sorayım. Bölgeyi ekonomik ve siyasi anlamda iyi analiz eden bir STK Genel Başkanısınız. Sizce iktidar bu koşullarda hala Öcalan’dan yararlanmak ister ise, HDP tabanı Öcalan’a uyar mı? Bu yaklaşım iktidara ne oranda yarar sağlar?

ŞİMŞEK: Bana göre iklim yumuşar ama Akdeniz olmaz. Meram güven verici bir tabloda ve karşılıklı sunulursa, zaten tüm ideolojik partilerin tabanı yönetimlerinin alacağı karara biat eder. Alınan doğru bir karara olumsuz tepki düşük yüzdeli bir kayıp olur. İmralı, -HDP yönetimini ve tabanını nasıl etkiler?- diye soruyorsanız, devlet bürokrasisinin deneyimi ve olanağı bana sana ihtiyaç duymaz. Ben size soruyorum. Halkın içinde yaşayan birisiniz, bu varsayım HDP’ye yapılan bunca şeyden sonra tutar mı?

—HDP Erdoğan’a yarar—

SORU: Sizce, İmralı ile İktidarın anlaşma şansı var mı?  

ŞİMŞEK: Siyasi demografik durumu okuyan herkes, HDP’nin bu seçimde alacağı üç kararın ikisinin doğal olarak Sayın Erdoğan’a yaradığını görür. 1-HDP ikinci turda sadece başkanlık seçimini protesto eder ve sandığa gitmeme kararı alırsa Sayın Erdoğan’a yarar.

2-HDP yalnız Başkanlık seçimi için iktidarla anlaşırsa, bu zaten banko olur. Her iki durumda da Sayın Erdoğan çok rahat devlet başkanı seçilir. Özellikle ikinci şıkkın ortamının nasıl sağlanacağı önemli…


Mahmut Şimşek

—Öcalan TV’ye çıkar…—

SORU:Nasıl sağlanacak?

ŞİMŞEK: Çok basit; Mesela, İmralı’da -Asrın Avukatlarını- yanına almış canlı yayında bir Öcalan… Gerekçelerini, demokratik içerikli taleplerini HDP tabanına, devlete ve kamuoyuna cümlelerinin arasına kılçık koymadan, net açıklamalarla anlatır, konuşma metnini avukatlarla beraber imzalarsa ve metinde, -Başkanlık seçimi için Sayın Erdoğan’a, milletvekilliği için kendi partinize oy verin- şeklinde net bir ibare konulur. Bence bu mümkündür. Şüphesiz Cumhur ittifakının da iyileştirmeler, reformlar ve pratik adımlar atması şart… Bu diyalog, Sayın Erdoğan’ın elini güçlendirir, iklimi yumuşatır diye düşünüyorum.    

—HDP kapatılmaz—

SORU: HDP’nin Kapatılma sürecine rağmen mi?

ŞİMŞEK: Şeytanın avukatı bana diyor ki, -HDP kapatılmaz. Kapatılması da iktidara yaramaz.-

SORU: Hüda Par ve diğer Kürt partileri ne yapar?

ŞİMŞEK: Hüda Par’ın iktidar ile serüveni bilinir, bu seçimde de iktidarla olur, ancak Diyarbakır’da sıralama verilirse Ak parti tabanında sorun yaşanır. Hüda Par  sorun çıkarmaz. O, dünyevi siyasetin uhrevi mü’minidir. Diğer Kürt partileri ise sanırım Hak Par’da birleşme görüşmeleri yapmakta. Eğer Hüda Par seçimlere giremezse bu blokun seçime girme şansı kalmaz. O zaman da sandığa gitmezler, gidenler iktidara verebilir diye düşünüyorum.

—Kürdün mutluluğu—

SORU:Kürt Sorununun geleceğini nasıl görüyorsunuz? -Böyle geldi böyle mi gidecek?- MHP ile bir demokrasi süreci nasıl yürür? Mahmut Şimşek’in çözüm önerisi nedir?

ŞİMŞEK: İnsanın yarattığı sorunları yine insan çözer. Cumhur İttifakının iktidarı devam ederse MHP’siz, şayet Millet İttifakı gelirse, İYİ partisiz Kürt demokratik hakları yaşam bulamaz. Ülkemizin seçim öncesinin ve seçim sonrasının süratle normalleşmeye ihtiyacı var. Bugün Başkanlık sistemi alt yapısız kalmış ise, yeni bir anayasa adeta askıya alınmış ise, fırsatları sosyalist ütopya ile çiğneyenler kadar, -Raben’a hep bana- diyen klasik Türk milliyetçiliğinin de kendi kendini sorgulaması hatta yenilemesi gerekir diye düşünüyorum. Yeni bir çözüm süreci MHP’siz veya İyi partisiz olmaz. Kürt halkının haklarını korumanın ve kollamanın yolu yeni demokrasi yolunu açmaktan geçer. Bu da yeni bir anayasa ile mümkündür. Klişe talepleri sıralamanın anlamı yok. Riyakarlık yapılmazsa herkes her şeyi biliyor. Kürt vatandaşın mutluluğunun ve ülkenin demokratik birliğinin ekonomik bir maliyeti de yoktur… Halklarda sorun yok. Siyasi liderlerin ne gördüklerine ve neye baktıklarına bakmak yeterli... Demokratik bir Türkiye yaşamının sinerjisi Kürtlerdir. Bu sinerjiyi kabul etmenin karşılığı atla deve değildir. Eğer demokratik birlik temelinde eşit ve kardeşçe yaşamdan söz edilecekse, Ana dilde eğitim ve öğretim, 12 yaşından sonra değil, dünyadaki her çocuk gibi Anaokulu’nda ve devletçe başlatılmalı. Bunun tapusu da yeni anayasada ifade bulursa bu, Türkiye’nin birlik tutkalı olur.

SORU: Bu dediklerinizi kim yapacak?

ŞİMŞEK: Seversiniz sevmezsiniz bu anlamda yeniliklere, Kürtlere ve demokratik haklara en yakın ve en cesur lider hâlâ Sayın Erdoğan’dır.

İşte Mahmut Şimşek’le “mektupla röportajımız” onun bu yanıtı ile son buldu, benim cevabi mektubum ise yolda… Kendisi son cümle olarak, “Seversiniz sevmezsiniz, yeniliklere, Kürtlere ve demokratik haklara en yakın ve en cesur lider hâlâ Sayın Erdoğan’dır” dedi ya, ben de mektubumda Şimşek’e şunu sordum:

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir gazeteci -sevip sevmeme- güdüsüyle  yaklaşmaz, sorabilse sadece şunu sorar -Kürtlere ve demokratik haklara en yakın ve en yakın cesur lider, 20 yıldır yönettiği Türkiye’de bu sorunların farkında değil miydi? Farkındaysa neden çözmedi?

telif


Nursun Erel Kimdir?

Nursun Erel, SBF Basın Yayın Yüksek Okulu Mezunudur, meslek yaşamına Anadolu Ajansında başlamış, sonraki yıllarda Tercüman, Cumhuriyet, Milliyet Gazeteleri, NOKTA Dergisi, The New Anatolian Gazetesi̇, KANAL D Haber Merkezi ve Show Tv’de görev yapmış, TRT radyolarında düzenli yorumları yayınlanmıştır. Erel, 40 yıla ulaşan gazetecilik kariyerinde, siyasi muhabirlik, dış politika muhabirliği, haber müdürlüğü, editörlük, temsilcilik gibi sorumluluklar üstlenmiş, özel röportajlar gerçekleştirmiş, köşe yazarlığı yapmıştır… Pek çok araştırma haberi ile devlet mekanizmasındaki aksaklıklara, Kürt sorununa, önemli yolsuzluk olaylarına ışık tutan Erel’in yayınlanmış 3 kitabı bulunmaktadır...

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar