Kış içinde bahar
Kış içinde kış mı dersiniz, yoksa kışta olduğunu bahar gelince mi fark edersiniz? 2008 yılındaki “Sonbahar” filminin ardından “Erken Kış” diyen ve yönetmenliği dışında, filmin kurgu ve senaryosunda yer alan Özcan Alper, bizleri duygular içinden duygulara gark ediyor.
Galası geçtiğimiz günlerde Hopa ‘da gerçekleşen ve 1975, Hopa doğumlu Yönetmen Özcan Alper’in Yaz’a geçişini de muhakkak göreceğiz ama “Erken Kış” hepimizin hayatlarında adına “zorunluluklar” ya da “mecburiyetler” dediğimiz kısımda, gerçekte dışarıda ama hanelerimiz içinde hapis geçen hayatlarımıza ışık tutmakta.
Bilmiyorum, Karadeniz ve Gürcistan’ı ama en çok olmazsa olmaz, Batum’daki dünyanın belki de en görkemli Botanik Bahçesini görmeyen var mı? Varsa lütfen gidin ve görün.
İşte kökler ve aidiyet, burayı bilen Özcan Alper eğik ağaçtan bahseder. On dört, on beş yıl kadar önce köklerine sırtımı verdiğim, kendinizi şirinler köyünde yahut birer hobit gibi hissedeceğiniz. Botanik Bahçenin, deniza bakan kısmında gri ve vakur kıyılarının sesinde, ortancalar ve bir o kadar güzellik ile var olma halini, yan ama kökleri sapasağlam olarak vermekte.
Hopa’lı Özcan Alper, Erken Kış, mevsiminde Anne ve Babası Odessa’da okulda tanışmaları ile başlayan ve babası tır şoförü olduğu için babaya hasret büyüyen Lia (Leyla Tanlar)’nın babacan biri ile karşılaşma halinde değişebilecek duygularını, bir kadının anne olduktan sonra değişen ve olgunlaşan yüzü ile yükseltiyor.
Antalya’da henüz yirmi yedi yaşındaki Leyla Tanlar’a, En İyi Kadın Oyuncu, ödülünü getiren ve Rusya-Ukrayna – Gürcistan hattındaki savaş nedeni ile “zoraki” meslekler kategorisine giren taşıyıcı annelik hikâyesini, İstanbul’da biri fabrikada diğeri bankada müdürlüğe yükselmiş, erken yaşta evlenip ama düşükler nedeni ile çocuk yapamayan Handan(dış ses) ve Ferhat (Timuçin Esen) üzerinden ağı örüyor. Lia’nın görevi bitmiş ve artık sınıra kadar eşlik edilme hikâyesine. Hoşlanma ve gerçekten Handan değil de Lia ile beraber olsaydım, mutlu mu olurdum, düşüncesini iki günlük bir türlü bitirmek istemedikleri ama kaçışı olmayan hikâyelerinde kendi kışlarını izleyiciye sunarlar.
Her hayatın yolculuğu, onların ise araba içinde başlayan; bir otel ve bir ata evinde, annesinin mezarı başında esasında annesine de benzettiği Lia üzerinden, gözyaşları ile karlı tepelere, rakımı yüksek Karadeniz’de gerçek vurgunu sunar.
Ferhat hangi dağları delmiştir? Kimin için ve değmiş midir? Lia’nın sözlerinin herkesin hayatına dokunduğu yerde:
-Belki de yaşıyormuşuz zannedip kalmışızdır.
Annesinin camda beliren hayali ile özleşen Lia’da, sanatçı ruhu ile elbette farklı bir yaşam hayal etmiştir. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın sebebi ne Lia, ne de başkalarıdır. Ama ortada olan gerçekleri o coğrafyanın insanı yaşamıştır. Karadeniz eteklerine vuran hırçın dalgalar ve ata evinde bir paravan arasında mahkûmiyet halinde elinde alyansı ile Ferhat’n arabada söylediği söz “Erken Kış” filminin özetidir.
-Artık anladım ki intiharlar, sadece fiziksel değil.
Yaşadığımız coğrafyalar nedeni ile kimimiz intiharlara sürükletilir. Ya da kimimiz, yaşıyor sandığımız hayatlara, intihar ederek geçtiğimizi fark etmemişizdir.
Seçimler, hayatta önemlidir.
Erken Kış, geçtiğimiz günlerde Hopa’da inşaat halinde bir binanın apar topar sinema salonuna dönüştürülerek galası ile başladı. Ve buraya “Özcan Alper” sahnesi adı verildi. İlgili belediye burada etkinliklerin devam edeceğini duyurdu.Bizde dün CKM ve BirFilm işbirliği ile ATLAS1948 Sinemamızda izledik.
Kışların baharlara dönüştüğü zamanları görmek umudu ile.
Kaçırmayın!