Büyük Cesur ve Güzel Bir Yolculuk
Yönetmen Kokonada’nın; Oscar’a yürüyüp bir türlü hak ettiği yere gelemeyen iki güzel ve başarılı oyuncuyu, bu film de buluşturuyor.
Hangi Film?
“Büyük Cesur ve Güzel Bir Yolculuk”
Hazır mısın? Gerçek Aşka? Aşk için arınıp, yanmaya?
Filmi, tam bir Margot Robbie hayranı olarak heyecanla bekliyordum. Yazılarımı diğer eleştirileri okumadan ve her filmin İmdb’sine bakmadan gittiğimi, bilenler bilir.
Ama aklıma pîrîmiz Atilla Dorsay’n ne yazdığına takılıp, heyecan ile merak edince yine mutlu oldum. Kendine has ve muzip diliyle film eleştiri boyutuna anlama katan kişi olarak şöyle yazmıştı T24’deki köşesinde:
“Sarah, yani Margot Robbie -ki şaşırtıcı biçimde bizim Cumhuriyet yazarı sevgili dostumuz Mine Kırıkkanat’a benziyor- erkekten çok daha kararlı ve yürekli. Evlenme teklifi ondan geliyor. Ve erkek -tam rolüne oturmuş bir Colin Farrell- boyun eğiveriyor.”
Aynı aktristi, Barbie’de ise bana benzetmesi, yine aynı zamanda Cumhuriyet yazarı da olmamız temelinde; özünde bu Margot’ta yok yok! Demek ki biraz daha incelesek ya da hayatın ileri süreçlerinde, yazım hayatına da soyunduğunu görebileceğiz.
Netice de onca emek ve muhteşem sunum, görsellikle hakkı tüm kadro ile yenen Barbie filminden sonra kenara çekilmemiş, her haksızlıkta kendisine yatırım yapan ve artık yapımcı olarak filmlerin arkasında da duran, Avustralya’lı hem yetenekli, hem sempatik ve güzel oyuncu hayatının aşkı ile nasıl sessiz sedasız evlenip, bir yandan da yuvasını eşi ile aynı işte de yürüyerek ilerlettiyse, bu sefer en büyük oscar’ı kucaklamış anne olmuştu.
Dolayısı ile anneliğin doğum sonrası olgunluk ve güzelliği ile izliyoruz, bu filmi. Margot Robbie’nin ilk çıkış filmlerinden geçen sürecide alırsak çok olgun göründüğünü ifade etmemiz yanlış olmaz.
17 Ekim’de oğullarını kucaklarına aldılar ve bu film anne olarak Margot Robbie’yi ilk izleyişimiz. Buraya gelene kadar hep en iyi yönetmen ve kadrolarla çalıştı. En iyi işleri yapan ve hala en çok kazanan aktrist ünvanına sahip.
Güney Kore’lli Yönetmen Sarah rolü ile Margot’ın güzelliğinin yansımasını, duyarlı, sempatik ve özgür ruhlu, aşka temkinli, canı yandığı için can yakana dönüşen kadın olarak sunarken;
Collin Farrel (David) gibi çocukluk travmalarından kurtuldukça; birbirini daha iyi anlamayı, anlaşılacağını gösteren bir nevi ışık rehberi gibi karşımıza çıkıyor.
Hayal dünyamız ve gerçeklikler arasında dış seslerin can bulmuş hali, yapay zeka ile biçimleniyor ve gülümseten, şu da olsa iyi olurmuş dedirten, masalsı bir aşk hikayesi çıkıyor.
Ormanda kapılar, bilinçaltı korkular ama –gerçek aşkı-ilk bakışta gözlerinden tanırsının gerçekliğini adeta su yüzüne vuran,
Durması gerektiği yerde durup düşünmeyi, karşındakini anlamayı ve empati geliştirmeyi hatırlatan,
Ve aşkın cesur ve büyülü bir yolculuk olarak sadece hazır olanların kucakladığını sunan, izlenesi, saklanası bir seçki olarak karşımızda.