Demokrasi Sekseği
Tebeşir bizde, taş bizde...
Bir kaldırım taşının üzerine çizilmiş seksek oyununu hatırlayalım mı? Çocuk küçük bir taşı alır, ilk kareye fırlatır ve tek ayağı üzerinde sabır ve dikkatle, kareden kareye atlar. Yanlış kutuya düşerse oyun baştan başlar. Oyun basittir ama dürüstlük ister, hileye izin vermez. Demokrasi de böyle bir oyundur.
Halk, taşını sandığa atar. Taşın doğru kareye düşmesi gerekir. Demokrasi, adım adım ilerler. Hukuku es geçip özgürlüğe, özgürlüğü atlayıp adalete varamayız.
Alexis de Tocqueville der ki, “Demokrasi, çoğunluğun tiranlığı değildir.” Amerikan demokrasisini incelerken çoğunluğun azınlık haklarını yok etmemesi gerektiğine dikkat çeker. Çoğunluğun yönetimi olabilir ama keyfi yönetim olamaz. Eğer oyunun kuralları çoğunluğun keyfine göre değişirse oyunun adı ‘demokrasi’ olmaktan çıkar.
Seksekte son kare “cennet”tir.
Demokrasi için de öyle: Eşitlik, özgürlük ve adalet dolu ideal kare. Kurallar bozulursa, cennet uzaklaşır; cehennem ise kuralları ihlal edenlerin yani sahte kazananlarının hüküm sürdüğü yerdir.
Bugün sorunlarımızdan biri, seksek oyununun kurallarının bozulmuş olmasıdır. Çocuk tek ayak üstünde cennete varmaya çalışırken diğerleri, kareleri silip yeniden çiziyor: Seçim öncesi değişen yasalar, bağımsızlığını yitiren mahkemeler, susturulan basın…
Taş hangi kareye düşerse düşsün, oyunun sonunda hep aynı el kazanıyor.
Bu durum Jean-Jacques Rousseau’nun, “İnsan özgür doğar ama her yerde zincire vurulmuş yaşar” sözünü hatırlatıyor. Bu zinciri kırmak, oyunu yeniden başlatmak halkın iradesine bağlıdır. Taş düşse de çocuk düşse de oyun yeniden başlar.
Hiçbir toplum sonsuza kadar tek ayağı üstünde zıplayamaz.
Artık gençlerin umutları kırılgan; seksek tahtasının silinmiş kareleri gibi belirsiz. İnsanlar sadece geçim derdini çekmiyor; özgürce konuşamamanın, susturulmuş basının gölgesinde yaşamanın ağırlığını da taşıyor. Eğitimden sağlığa, hukuktan ekonomiye her alandaki tıkanıklık, taşın düşeceği kutuyu belirsiz kılıyor.
Oysa demokrasi sadece seçime katılmak değildir. Demokrasi, oyunun kurallarına saygı göstermek, hukukun üstünlüğünü korumak ve her bireyin hakkını eşit biçimde gözetmektir.
Seksekte cennet, demokrasi için de eşitlik, adalet ve özgürlüktür.
Yol uzun olabilir, taş defalarca farklı kareye düşebilir. Ancak oyun hep sürecek. Çünkü hâlâ elimizde oynamak için taşlarımız var. Tebeşir bulamasak da alternatif yollarla sekseği kurar, kurallarına göre yeniden oynarız. Sokaklarda hâlâ çizilecek yerlerimiz ve oyunarkadaşlarımız var.
Cennete, çok da uzakta olmayan; kendi tebeşirimizle çizdiğimiz, kendi taşımızı attığımız ve arkadaşlarımızla sağlıklı rekabet içinde oynadığımız bir seksek oyunu aracılığıyla ulaştığımızı hatırlayalım.
Albert Camus dediği gibi “Özgürlük, her şeyden önce doğruyu söyleme hakkıdır.” Tebeşir elimizde, taş bizim elimizde. Doğruyu söylemekten vazgeçmezsek ve oyunun kurallarını savunursak yeniden seksekteki son kareye, demokrasi cennetine ulaşabilir miyiz?