İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5159 %0.04
49,5596 %-0.08
5.776,21 % 0,40
91.181,58 %-2.041
Ara

Demokrasi Sekseği

YAYINLAMA:
Demokrasi Sekseği

Tebeşir bizde, taş bizde...

Bir kaldırım taşının üzerine çizilmiş seksek oyununu hatırlayalım mı? Çocuk küçük bir taşı alır, ilk kareye fırlatır ve tek ayağı üzerinde sabır ve dikkatle, kareden kareye atlar. Yanlış kutuya düşerse oyun baştan başlar. Oyun basittir ama dürüstlük ister, hileye izin vermez. Demokrasi de böyle bir oyundur.

Halk, taşını sandığa atar. Taşın doğru kareye düşmesi gerekir. Demokrasi, adım adım ilerler. Hukuku es geçip özgürlüğe, özgürlüğü atlayıp adalete varamayız.

Alexis de Tocqueville der ki, “Demokrasi, çoğunluğun tiranlığı değildir.” Amerikan demokrasisini incelerken çoğunluğun azınlık haklarını yok etmemesi gerektiğine dikkat çeker. Çoğunluğun yönetimi olabilir ama keyfi yönetim olamaz. Eğer oyunun kuralları çoğunluğun keyfine göre değişirse oyunun adı ‘demokrasi’ olmaktan çıkar.

Seksekte son kare “cennet”tir. 

Demokrasi için de öyle: Eşitlik, özgürlük ve adalet dolu ideal kare. Kurallar bozulursa, cennet uzaklaşır; cehennem ise kuralları ihlal edenlerin yani sahte kazananlarının hüküm sürdüğü yerdir.

Bugün sorunlarımızdan biri, seksek oyununun kurallarının bozulmuş olmasıdır. Çocuk tek ayak üstünde cennete varmaya çalışırken diğerleri, kareleri silip yeniden çiziyor: Seçim öncesi değişen yasalar, bağımsızlığını yitiren mahkemeler, susturulan basın…

Taş hangi kareye düşerse düşsün, oyunun sonunda hep aynı el kazanıyor.

Bu durum Jean-Jacques Rousseau’nun, “İnsan özgür doğar ama her yerde zincire vurulmuş yaşar” sözünü hatırlatıyor. Bu zinciri kırmak, oyunu yeniden başlatmak halkın iradesine bağlıdır. Taş düşse de çocuk düşse de oyun yeniden başlar.

Hiçbir toplum sonsuza kadar tek ayağı üstünde zıplayamaz.

Artık gençlerin umutları kırılgan; seksek tahtasının silinmiş kareleri gibi belirsiz. İnsanlar sadece geçim derdini çekmiyor; özgürce konuşamamanın, susturulmuş basının gölgesinde yaşamanın ağırlığını da taşıyor. Eğitimden sağlığa, hukuktan ekonomiye her alandaki tıkanıklık, taşın düşeceği kutuyu belirsiz kılıyor.

Oysa demokrasi sadece seçime katılmak değildir. Demokrasi, oyunun kurallarına saygı göstermek, hukukun üstünlüğünü korumak ve her bireyin hakkını eşit biçimde gözetmektir.

Seksekte cennet, demokrasi için de eşitlik, adalet ve özgürlüktür. 

Yol uzun olabilir, taş defalarca farklı kareye düşebilir. Ancak oyun hep sürecek. Çünkü hâlâ elimizde oynamak için taşlarımız var. Tebeşir bulamasak da alternatif yollarla sekseği kurar, kurallarına göre yeniden oynarız. Sokaklarda hâlâ çizilecek yerlerimiz ve oyunarkadaşlarımız var.

Cennete, çok da uzakta olmayan; kendi tebeşirimizle çizdiğimiz, kendi taşımızı attığımız ve arkadaşlarımızla sağlıklı rekabet içinde oynadığımız bir seksek oyunu aracılığıyla ulaştığımızı hatırlayalım. 

Albert Camus dediği gibi “Özgürlük, her şeyden önce doğruyu söyleme hakkıdır.” Tebeşir elimizde, taş bizim elimizde. Doğruyu söylemekten vazgeçmezsek ve oyunun kurallarını savunursak yeniden seksekteki son kareye, demokrasi cennetine ulaşabilir miyiz?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *