Lümpen kavgası
Dünya gücü ABD’nin başına ciddi dertler açılacak gibi görünüyor. Nasıl mı? Yaşanacaklar, geçtiğimiz Kasım ayında, üstünden lümpenlik akan dengesiz müteahhit Donald Trump’ın ABD’ye ikinci kez Başkan seçilmesiyle tahmin edilmeye başlanmıştı. Ancak işlerin bugünkü utanılacak, rezil boyutlara varacağını hemen hemen hiç kimse öngörememişti.
Biliyorsunuz, Trump Başkan seçilir seçilmez iç kabinesini oluştururken bir de Devlet Verimlilik Dairesi (DOGE) kurmaya karar vermiş, bunun başına da dünyanın en zengin insanı olarak bilinen Elon Musk’ı getirmişti. Ancak Musk, iç kabine üyelerinden farklı olarak görevi 130 günle sınırlandırılan sözleşmeli personel yapılmıştı. Musk’ın şöhreti dünyanın en zengin insanı olmakla kalmıyor, uyuşturucu bağımlısı, dengesiz, tam bir lümpen olmasıyla da tanınıyordu. Eh, patronu da yabana atılmayacak bir lümpen olunca, başkent Washington mahfillerinde, “Bunlar yakında birbirlerine düşerler,” görüşleri açıktan dillendirilmeye başlanmıştı.
İki lümpen arasındaki ilk çatlak, daha Trump yemin edip başkanlık koltuğuna oturmadan, 24 Aralık 2024’te patlak verdi. Trump’ın MAGA (Make America Great Again) Hareketi ağırlıklı olarak yasadışı göçmenlerin ülkeden gönderilmesini savunuyordu. MAGA içinde Musk gibi, göçmen kökenliler ise teknik becerisi yüksek göçmenlerin ABD’de mutlaka kalmalarını, iş gücünü böylelikle canlandıracaklarını savunuyorlardı. Ama Trump’ın dediği dedikti. Nitekim de bugünlerde göçmenlerin kalabalık gruplar halinde sınırdışı edildiklerini izliyoruz.
İş bununla kalmadı. Musk Beyaz Saray personelinin işlerine burnunu sokmaya başlayınca ciddi bir rahatsızlık doğdu. Ama Musk durmuyordu. Bu kez de Hazine Bakanı Scott Bessent’le İç Gelirler Dairesi’nde yetki rekabetine girişti. Öyle ki, bir gün Bessent ünlü Oval Ofis’te Musk’la giriştiği ağız dalaşında lümpenlerin efendisine “Bas git” anlamına gelen ağır bir küfür edip, ondan, “Bir daha söyle bakayım,” cevabını alınca olanlar olmuş. İkili birbirlerine saldırıp çok sıkı dövüşmüşler. Musk’ın sağ gözünün altındaki morluğun bu dövüşün bir hatırası olduğu söyleniyor.
ABD basını ve medyası olabildiğince özgür yayın yaptığı için kamuoyu Musk’ın marifetlerine tepki göstermeye başlamış. İlk darbeyi de Musk’ın elektrikli otomotiv şirketi Tesla almış. Tesla’nın hisseleri Wall Street borsasında yüz milyarlarca dolar değer kaybedince Musk DOGE’daki sözleşmesini sonlandırma kararı alıp görevinden çekildi. Ama rahat durmuyordu. Trump bu kez şirketlere vergileri arttırıp, özellikle elektrikli araç üreticilerine teşviği kesme kararı alınca olanlar oldu. Musk önce X hesabından ekonomi paketini “iğrenç” bulduğunu açıkladı. Ardından Trump hakkında, Wikileaks belgelerinde, çocuk pornocusu ve cinsel istismarcısı Jeffrey Epstein’le ilişkisi bulunduğunu yazınca kıyamet koptu.
MAGA stratejisti ve Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Steve Bannon Musk hakkında zehir zemberek bir açıklama yaptı. Öteden beri Musk’tan hiç hazzetmeyen Bannon 2023’te yaptığı bir konuşmada Musk’ı “Çin Komünist Partisi’nin elemanı” olmakla suçlamıştı. Bannon son açıklamasında şöyle diyor:
“Size söylemiştim. Beni dinlemediniz, şimdi gerçekle yüz yüzesiniz. Elon Musk ulusal güvenlik tehdididir. Yasa dışı göçmen olduğu için derhal sınırdışı edilmelidir. Bu adam uyuşturucu kullanıyor. Dokunulmazlığı kaldırılıp derhal hakkında soruşturma başlatılmalıdır. Şirketlerine verilen teşviklerin hepsi kesilmeli, bir daha kamu ihalesi almasına izin verilmemelidir.”
Bütün bunlar olurken California eyaletinde, özellikle de Los Angeles kentinde yüzbinlerce kişi sokaklara dökülmüş, göçmenlerin sınırdışı edilmelerini protesto gösterileri yapıyor. Göstericiler yağma ve araç yakmaya kadar işi vardırınca Trump bölgeye Ulusal Muhafızlar (National Guard) adıyla bilinen askeri birliği gönderdi. Trump böylece yeniden yasaları çiğnemiş oldu. Çünkü askerden güvenlik desteği istemek federal valilerin yetkisinde. California’nın Demokrat Partili Valisi Gavin Newsom böyle bir talepte bulunmadığını, Trump’ın kendi kafasına göre karar verdiğini söylüyor. Çok tanıdık bir davranış değil mi? Gösterilerin günlerce sürmesi bekleniyor.
Dünyanın büyük gücü ABD’nin içinde bulunduğu durum böyle. Cahil halk kitleleri, kendileriyle özdeşleştirdikleri siyasetçilere oy verip iktidara taşıyınca sonuç böyle oluyor. Ülkemizde de benzer bir travma yaşamıyor muyuz? Hep söylerim. Rahmetli Adnan Menderes Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapamadı ama ABD “Büyük Türkiye” haline geldi.