Geçmişe çekilen sünger
Bölgemizde yaşananlara bakıyorum. İsrail’in saldırganlığı, Suriye’nin geleceğinin tam bir belirsizlik göstermesi, ABD’de Trump Yönetimi’nin dünyayı dev bir şirketmişçesine yönetme sevdası... Bütün bunları izlerken aklıma 1996 yılında, ağırlıklı olarak Yahudi Amerikalılar’dan oluşan bir grup kanaat önderinin o zaman İsrail’de iktidara yeni seçilen bugünkü Başbakan Benjamin Netanyahu’nun Likud Partisi için yazdığı bir rapor geliyor.
Raporun başlığı: “Geçmişe Sünger Çekmek- Bölgeyi Kurtaracak Yeni Strateji” (A Clean Break- A New Strategy for Securing the Realm). Rapor, ABD ve dünyada “Karanlıklar Prensi” olarak bilinen eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle, Douglas Feith, Charles Fairbanks gibi neo-con (yeni muhafazakar) isimler tarafından yazılmış, 2005’te de kitap olarak basılmıştı. Sizlere Perle hakkında biraz bilgi vereyim. Kendisi Cumhuriyetçi Başkanlar’dan “kovboy” lakaplı eski sinema oyuncusu Ronald Reagan’ın yönetiminde Küresel İşlerden Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısıydı. Daha sonra da çeşitli devlet görevlerinde bulundu.
Rapor özetle diyor ki: “İsrail’in sorunu İşçi Partisi Siyonizmi. Bu, 70 yıldır Siyonizmi boğdu. Ülke ekonomisinin ayağına pranga vurdu. Sosyalizm, İsrail’in ulusalcılığını yok etmek üzere. Benjamin Netanyahu Hükumeti yeni fikirlerle iktidara gelecek. Kimileri, var olan politikaların sürdürülmesini savunacakken İsrail’in önünde artık geçmişe sünger çekme fırsatı doğuyor. İsrail’in önündeki fırsatları şöyle sıralayabiliriz:
“. Önündeki en tehlikeli tehditlerin bazılarını kontrol altında tutmak, geri püskürtmek ve bunları alt üst etmek için Türkiye ve Ürdün’le yakın çalışma içine girmek,
“. Filistinliler’le olan ilişkilerinin niteliğini değiştirip bunları yakın mercek altında tutmak, Arafat’ın Filistin toplumu üstündeki etkisini kıracak alternatifler geliştirmek,
“. ABD’yle ilişkilerin biçimini değiştirmek. Bundan kasıt İsrail’in artık sürekli ABD yadımına muhtaç olmadığı, kendi ayakları üstünde duran bir devlet haline geldiğini göstermek. Ayrıca ABD’yle, karşılıklı çıkar alanlarında stratejik ortaklık oluşturmak.”Rapor bayağı uzun olduğu için size hepsini bu yazıda veremiyorum. Merak edenler internette bulabilir.
Dikkat ettiniz mi? Neo-con aklı yıllardır Benjamin Netanyahu’yu nasıl İsrail’in başında tutuyormuş? Neo-con aklı başka ülkelerde de otoriter liderleri yıllardır iktidarda tutuyor; onları destekliyor. Ama bu neo-con’lar Evangelist değil, Yahudi. Diyeceksiniz ki Evangelismle Yahudilik arasında çok geçirgenlik var. Haklısınız.
Raporun en önemli maddelerinden, Ankara’yı ilgilendireni, İsrail’in Türkiye ve Ürdün’le yakın mesaide olmasının gerekliliği. Bir de Netanyahu’ya Filistin toplumu üstündeki Yasser Arafat (FKÖ kurucu lideri) etkisine karşı alternatifler yaratılmasının öneminin telkin edilmesi... Arada kesintiler hariç, 1996’dan beri toplam 19 yıldır İsrail’in Başbakanı olan Benjamin Netanyahu anlaşılan neo-con’ların sözünü iyi dinlemiş ki kendi elleriyle, Arafat’a karşı HAMAS’ı yaratmış. Zaten 2019’daki bir konuşmasında Netanyahu HAMAS’ın kuruluşuna yardımcı olduğunu açıklamıştı. Ama yarattığı HAMAS kendisine ihanet edince de ölüm fermanını imzalamış.
Dünyayı Yahudi Lobisi yönetiyor, söylemi uzun yıllardır şehir efsanesi olarak pek ciddiye alınmazdı. Hatta bunu komplo teorisyenlerinin ürettiği söylenirdi. Ama bu rapor size işin öyle olmadığının canlı ispatı. Son örnek Suriye. Suriye’deki gelişmeleri dikkatli izleyin. Sonra dönüp içinize bakın.
Yahudi lobisinin içindeki neo-con’larla 2002 Mayıs ayında George Soros’un sahibi olduğu New Century Foundation’ın (Yeni Yüzyıl Vakfı) merkezinde yaptığım bir görüşme var. Ankara’da görev yapmış üç Yahudi asıllı Amerikan Büyükelçi Morton Abramowits, Mark Grossman ve Mark Parris o toplantıdaydı. Kendilerine yeni kurulmuş olan AKP’yi neden desteklediklerini sorduğum zaman Abramowitz çok kızmış, ayağa fırlayıp ellerini masaya vurarak, “Leyla, farkında mısın? AKP yüzyılın projesi,” demişti. Merak edenler o görüşmenin ayrıntılarını 2016’da Doğan Kitap’tan basılmış, “Manşet Yalısının Kızı” isimli yaşamımın anlatıldığı kitapta bulabilirler. Üzgünüm “milli irade”.