“Düşmanı öldürecek silah ve mermi kalmadı”

Yazarımız Nursun Erel konuştu. Eski ekonomi bürokratının gözüyle durum

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Yazarımız Nursun Erel konuştu. Eski ekonomi bürokratının gözüyle durum
Abone ol
Yazarımız Nursun Erel sordu duayen ekonomi bürokratı cevapladı:“Türkiye bir yıl içinde 190 milyar dolarlık borcun bir kısmını ödemek, bir kısmını çevirmek zorunda. Çevrilmesi gereken miktar yaklaşık 100 milyar dolar olacak. 20-25 milyar dolarlık cari açık finansmanı için gereken miktarı da eklerseniz, Türkiye, toplam 125 milyar dolar yeni kaynak bulmak zorunda. Fiyatını öderseniz bulunabilir. Ama fiyatı ne olacak? ABD de faizler binde 5-1 arasında iken biz yüzde 5-7 arasında faiz ödeyeceğiz. Bunun maliyetine kim katlanacak? Tabi ki, dar ve sabit gelirliler.”

Yazarımız Nursun Erel, geçmişte etkin görevlerde bulunan duayen ekonomi bürokratıyla Türkiye'nin geldiği noktayı konuştu. Bu önemli söyleşide yöneltilen sorular ve cevaplar ve Erel'in sunumu şöyle:

Bugünlerde Ankara’da bürokratlar kendilerini “iğneli fıçıda” hissediyor. Gerçekten, kiminle konuşsanız burnundan soluyor, ne sorsanız, “Aman gözünü seveyim ne sen sor ne ben söyleyeyim” yanıtıyla karşılaşıyorsunuz.

Kolay mı?

Merkez Bankası Başkanı kaç kez değişti? Hem de kamuoyu önünde küçük düşürülerek, adeta azarlanarak görevden alınmadı mı? Dolayısıyla bürokratlardan bilgi almak aslanın ağzında... Oysa ekonomide neler neler oluyor, hani lunaparkta raylarda sert iniş çıkış yapan roller coaster denen oyuncaklar var ya, adeta onlara binmiş gibiyiz...

Ben de “bu durum nereye varır?” Diye sormak için artık kamuda değil ama özel sektörde önemli sorumluluğu bulunan eski bir bürokratla konuştum. Neler söylediğini sizinle paylaşıyorum:

-Son dönemde özellikle kur üzerinde yaşanan çalkantılı durum nasıl izah edilebilir? Hele özellikle Euro’daki tırmanışın gerekçesi sizce nedir?

Bizim gibi aşırı dolarize olmuş, serbest kambiyo rejimi uygulayan ekonomilerde kur hareketlerini, dövize olan talep belirler. Döviz basamadığınız için talebi karşılamanın iki ana yolu vardır: Döviz rezervleri ve politika faizi… 2018 sonrasında hem rezervler eritildi hem de başkan değişiklikleri ile T.C. Merkez Bankasına olan güven yok edilerek politika faizleri işlevsiz hale geldi. Kısacası politika yapıcıların elinde düşmanı öldürecek silah ve mermi kalmadı. Oynaklık arttı. Ne yazık ki bu durum daha da devam edecek. 

-Merkez Bankasında söz sahibi Kadronun sıkça değişmesi, ekonomik durum üzerinde başta Cumhurbaşkanı olmak üzere diğer yetkililerin çelişkili açıklamalar yapmaları bu durum üzerinde etken oldu mu?

Merkez Bankaları güven müessesidir. Piyasa oyuncuları Başkan’a güvenmezse aldığı her kararı sorgulamaya başlar. Merkez Bankası piyasadakilerin fiyat alma kararlarını etkileyemez. Her oyuncu kendine göre karar almaya başlar. Şu anda durumumuz ne yazık ki bu.

-Peki bu oturmamış düzen böyle devam ederse, kısa ve uzun dönemde Türkiye’yi bekleyen iç ve dış ekonomik riskler neler olabilir?

Türkiye önümüzdeki dönemde, vadesi bir yılda gelecek olan 190 milyar dolar borcun bir kısmını ödemek, bir kısmını çevirmek zorunda. Tahminime göre çevrilmesi gereken miktar yaklaşık 100 milyar dolar kadar olacak. Buna cari açık finansmanı için gereken tahmini 20-25 milyar dolarlık rakamı da eklerseniz, Türkiye, toplam 125 milyar dolar tutarında yeni kaynak bulmak zorunda. Fiyatını öderseniz bulursunuz. Ama bu fiyat ne olacak? ABD de şu anda faizler binde 1-5 arasında seyrediyor, oysa bize borçlanma için verilen tekliflerde, faiz yüzde 5-7 arasında. Yani -bu faizle alırsan al- deniliyor. Peki bunun maliyetine kim katlanacak? Tabii ki, dar ve sabit gelirliler.

-Kabaca hangi tedbirlerin alınması gerekiyor, ekonomist gözüyle ne dersiniz? Fakat acaba ilgili kadrolar bu tedbirlerde ısrar etse bile acaba en yetkili isim Cumhurbaşkanı” kabul edecek midir?

Öncelik hukukun üstünlüğünün sağlanmasında. Can ve mal güvenliği olmadan kimse yatırım yapmaz. İşsizlik azalmaz. Sosyal patlamalar çoğalır. Ardından siyasal reformlar gelmeli. Parlamenter sisteme geri dönülmeli. Bunu vergi, harcama, sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim gibi alanlardaki çöküşlerin onarımı izlemelidir. Cumhurbaşkanı nasıl karşılar? Buna ben yanıt veremem, sorabiliyorsanız kendisine sorun...

Bu yanıtı alınca, susma sırası bana geldi...


Yorum Yazın