2023 seçiminden sonra 45 gün çalışan

TBMM’de perde arkasında kalanlar, 1 Ekim’e verilen mesajlar

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
TBMM’de perde arkasında kalanlar, 1 Ekim’e verilen mesajlar
Abone ol
TBMM Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder, Genel Kurul oturumunda bireysel konuşma hakkını genişletmesi, esprili cümleleri ve bazı itirazlara koyduğu tavırlarla ilklere imza attı. Önder, oturumunun ilk gününde 33 milletvekiline söz vererek çıtayı yükseltti. 45 günlük yasama çalışmasında, muhalefetin, gerici tanımına ‘yaftalama’ diye çıkışan Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili Ali Yüksel, “Bu Meclisin çoğunluğu İslam’dan çıkıp putperest mi oldular” derken, besmele ile konuşmasına başlayan Hür Dava Partisi (Hüda- Par) Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, Milli Eğitim Bakanına kız okulları üzerinden destek verdi, Yeşil Sol Partiye de Kandil üzerinden yüklendi. 28. Yasama döneminin ikinci yasama yılı 1 Ekim’de başlayacak. Af, Anayasa ve iç tüzük değişiklikleri gündemde görünüyor.

Hülya Özmen- Muhalif özel 

2023 seçiminin ardından 2 Haziran da başladığı yasama çalışmalarını iktidarın getirdiği kanun tekliflerini yasalaştırarak tamamlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 1 Ekim 2023’e kadar tatile girdi. 45 günlük çalışma takviminde Gelecek Partili 10 milletvekilinin geçişiyle Saadet Partisi Grubu’nun kurulması hızlı gelişme oldu. Anayasa, iç tüzük ve af konularında gelişme beklenen 1 Ekim yasama yılında Meclis denkleminde işlerin karışabileceği de görülüyor. AKP, önce Başkanlık Divanı’nda oy kaybına karşı ‘Başkanı dışarıda tutan’ formülü geliştirdi. CHP Grup Başkanı Özgür Özel, “Adalet ve Kalkınma Partisi Başkanlık Divanında ne olur ne olmaz diye MHP’siz bir çoğunluk arayışında olduğu için hesabı bu şekilde yapıyor” sözleriyle önemli bir noktaya işaret etmiş oldu. Komisyonlarda sandalye kaybına karşıda üye sayısını arttırma yoluna gidildi.

 Biçer ve Önder farkı 

 Bu 45 günlük yasama çalışmasında TBMM Başkanının aksine Meclis Başkanvekilleri Gülizar Biçer Karaca ve Sırrı Süreyya Önder’in konuşma özgürlüğünü genişleten uygulamaları damga vurdu. Karaca, ilk oturumunda, “Mecliste temsil edilen siyasi parti grupları adına Sayın Grup Başkan Vekillerinin mümkün olduğunca kesintisiz konuşmalarını önemsemekteyiz. Çünkü Meclise millî iradenin milletvekilleri aracılığıyla temsil edildiği makam demiştik” dedi ve Grup Başkan Vekillerine süreyi “5+1” olarak uygulayacağını açıkladı. Sırrı Süreyya Önder de, oturumunun ilk gününde 33 milletvekiline söz vererek çıtayı yükseltti. Önder, “ilk gün 33 sayın vekil arkadaşa kullandırarak yaptık” dedi. 

Kürtçe, Arapça ifadelere tutanaklarda açıklama  

 Yeşil Sol Partili Milletvekillerinin Arapça ve Kürtçe bölgelerini selamlama girişimleri iç tüzük uyarınca sonuçsuz kaldı. Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın’ın ilk konuşmasında bölge halkına Arapça ve Kürtçe diliyle selama yönelik AKP ve İYİ Parti sıralarından gelen itirazlara ve müdahale talepleri oturumu yöneten Sırrı Süreyya Önder’den destek bulmadı. Çanakkale Savaşı örneği veren Önder, “ İç Tüzük var, ben en az sizin kadar biliyorum. Çanakkale'de yan yana hayatını veren insanlar bunlar, o günde işgal eden İngiliz'ine, Fransız'ına karşı. Bu ülkede İngilizce, Fransızca, şimdi resmî eğitim dili oluyor, burada bir selamlamaya benim müdahale etmemi istiyorsunuz. Ben buna müdahale etmeyi başta ayıp olarak görüyorum. Size de "Diliniz sizin ayetiniz, Allah'ın ayetidir’i hatırlatmaya gerek bile görmüyorum” yanını geldi. 

TBMM Genel Kurulunda, muhalefetten ‘gerici’ tanımlarına ‘yaftalama’ diye çıkışan Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili Ali Yüksel, “Bu Meclisin çoğunluğu İslam’dan çıkıp putperest mi oldular? Bu nasıl yanlış bir iddiadır“ diye karşı çıktı.   Besmele ile konuşmasına başlayan Hür Dava Partisi (Hüda- Par) Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, Milli Eğitim Bakanına kız okulları üzerinden destek verirken Yeşil Sol Partiye de Kandil üzerinden yüklendi.   28. Yasama döneminin ikinci yasama yılı 1 Ekim’de başlayacak.

GENEL KURUL’DAN BAZI KONUŞMALAR ŞÖYLE: 

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri ve ekran başında bizleri izleyen değerli halklarımız; sözlerime başlamadan önce Mecliste yapacağım ilk kürsü konuşması olması itibarıyla seçilmiş olduğum Mardin ilinin çok dilli, çok kültürlü yaşam pratiğinin Meclise bir prototip sunması dileğiyle Mardin halklarının dillerinden Mardin'e teşekkürü bir borç bilirim. "..."(*)

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Anlamıyoruz dediğini. Anlayamadık, ne dedin?

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Ben ne söyleyeceğimi önceden söylemiştim, teşekkür ettim.

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Arapça bilmiyorsanız ne yapalım?

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Anlayamadık ne dediğini.

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Arapça bilmiyor musunuz beyefendi? Hangi dili konuştuğunu bile anlamıyorsunuz.

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Torba yasayla getirilen kanun teklifine dair konuşmamın başında...

BAŞKAN - Sayın Hatip, bir saniye...

Değerli milletvekilleri, hatibi anlamayacak bir şey yok. Kürtçe, Arapça... Mardin halklarının çeşitliliğine, çokluğuna izafede bulunarak dinleseydiniz, "Onların diliyle selamlamak istiyorum." dedi. Bunlar Çanakkale'de...

HALUK İPEK (Amasya) - İç Tüzük var.

BAŞKAN - Müsaade edin, sordunuz, bana "Müdahale edin." dediniz.

HALUK İPEK (Amasya) - İç Tüzük var.

BAŞKAN - İç Tüzük var, ben en az sizin kadar biliyorum. Çanakkale'de yan yana hayatını veren insanlar bunlar, o günde işgal eden İngiliz'ine, Fransız'ına karşı. Bu ülkede İngilizce, Fransızca, şimdi resmî eğitim dili oluyor, burada bir selamlamaya benim müdahale etmemi istiyorsunuz. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - İkisi aynı şey değil Sayın Başkan, hayır.

BAŞKAN - Ben buna müdahale etmeyi başta ayıp olarak görüyorum. Size de "Diliniz sizin ayetiniz, Allah'ın ayetidir"i hatırlatmaya gerek bile görmüyorum.

Buyurun, devam edin.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Aynı dilden devam edemez Sayın Başkan. (İYİ Parti sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

“Kandil baronlarına peşkeş çekerek”

ŞAHZADE DEMİR (Gaziantep) – Bismillahirrahmanirrahim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında dün vefat eden Adıyaman Menzil Mürşidi Seyyid Abdulbaki Hocamıza Allah'tan rahmet diliyorum; âlimin ölümü âlemin ölümüdür. Başta ailesi olmak üzere bütün mensuplarına ve sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.

Bugün Zilan katliamının yıl dönümüdür. Tek partili dönemin icraatlarından biri olan bu olay aynı zamanda insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından biri olarak yazılmıştır. Bu vesileyle bu olayda katledilen bütün masumlara Allah’tan rahmet diliyorum. Hiçbir şey kadın, çocuk, yaşlı ayırt etmeksizin masumların katledilmelerini meşru gösteremez.

Dün milletin Meclisinden Millî Eğitim Bakanımızın yaptığı açıklamalar üzerine söz alan bir vekil nasıl bir alaka kurmuş ise partimizi kastederek evlilik yaşı üzerinden iftira ve karalamalarda bulunmuş; memleketin sorunlarına çözümler üretmek yerine kin ve düşmanlık üretici dili terk etmeyeceklerini bir kez daha ortaya koymuşlardır. Kırk, elli yıldan beri 13-14 yaşlarındaki kız çocuklarını dağa kaldırarak, Kandil baronlarına peşkeş çekerek hem kendilerinin hem de ailelerinin hayatlarını karartanlara söyleyecek tek lafları olmayanların milletin Meclisinde iftiralarla algı oluşturmalarını milletin vicdanına havale ediyorum.

Sayın Millî Eğitim Bakanının karma eğitimiyle ilgili söylediklerine biz de katılıyoruz. Kimse çocuklarını karma eğitim veren eğitim kurumlarına göndermeye zorlanmasın. Kız okulları da olsun, erkek okulları da, aynı şekilde karma eğitim veren kurumlar da olsun. İnsanımız çocuğunu hangisine göndermek istiyorsa baskı altında kalmadan kendi hassasiyetleri ve değerleri doğrultusunda göndersin, istediği hassasiyet ve anlayışla yetiştirsin. Bu tercih hakkı bütün anne ve babaların en doğal hakkıdır, karma eğitimin dayatılması ise bu hakkın ellerinden zorla alınmasıdır.

ŞAHZADE DEMİR (Gaziantep) – Öğretmen yetiştirme sistemi ideoloji dayatan müfredat ve Fulbright anlayışının…

----

Ali Yüksel: Meclisin çoğunluğu İslam’dan çıkıp putperest mi oldular

(Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili)

ALİ YÜKSEL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimizin 28'inci Dönem milletvekili olarak seçilmiş tüm arkadaşlarımızın vekâletlerini tebrik ediyor, başarılar diliyorum.

Ömrünün kısmı azamını yurt dışında geçirmiş bir milletvekili olarak gurbetteki milyonların problem ve beklentilerini maddeler hâlinde size arz edeceğim. Bu konuda söz almış ve meseleleri güzelce dile getirmiş diğer partilerden arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Hakikatleri kim dile getirirse getirsin kabul etmek ve desteklemek insanlığımın borcudur.

Asıl konuya geçmeden genel ahvalle ilgili birkaç hususu dile getirmeyi zorunlu görüyorum. Bir, hakkı kim söylerse söylesin, partisine, dünya görüşüne bakmaksızın kabullenmeyi doğru buluyorum. Yanlışı da kim söylerse söylesin, reddetmeyi ve karşı çıkmayı insani bir davranış olarak kabul ediyorum. Doğru söz ve davranışları iktidar, muhalefet ayrımı yapmadan kabullenmeli ve desteklemeli; yanlışları da en yakınımız bile söylese, reddedip karşı çıkmalı, engellemeye çalışmalıyız. İki, basında bazı kimselerin bu Meclisin cumhuriyet döneminin en gerici Meclisi yaftalamasını yaptığını okudum; aynı şekilde, bu Mecliste bir milletvekili arkadaşımızın aynı yaftalamayı yaptığını dinledim. Hepinizin bildiği gibi, tarihte ilk irtica hareketi Peygamberimizin vefatının hemen arkasından görüldü. Peygamberin vefatından sonra bir kısım Araplar İslam’dan çıktı ve eski cahiliyetlerine yani putperestliklerine döndüler. Eskiye dönmeye “irtica” deniyor. Şimdi soru şu: Yüzde 99'u Müslüman olan Türkiye’mizde büyük çapta İslam’dan çıkıp putperestliğe dönüş oldu ve bu İslam’dan çıkan putperest olanlardan birçoğu milletvekili seçilip Meclise mi girdiler? Yani bu Meclisin çoğunluğu İslam’dan çıkıp putperest mi oldular? Bu nasıl yanlış bir iddiadır? Herkes ne konuşacağını kırk kere düşünmeli, bir kere konuşmalı, değil mi?

--

Tanal: Bütçe görüşmeleri de kamuoyu tarafından izlenmiş olur.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Değerli Başkanım, biz şu anda normal bir kanun görüşmesini yapmıyoruz, ek bütçe görüşmelerini yapıyoruz. Bugüne kadar bütçe görüşmelerinde televizyonu yani Meclis televizyonu -çalışma saati- normaldeki gibi saat ikide açılıp saat dokuzda kapanmıyordu. Bütçe görüşmelerindeki kurallar, esaslar neyse bugün görüşmüş olduğumuz ek bütçenin görüşmelerinin de aynı kurala tabi olması lazım. Bütçe görüşmelerinde nasıl bütçenin başından sonuna kadar televizyon açık ise, bu saatte, şu anda Meclisteki televizyonlar kapalı, yani dışarıdaki vatandaş bu bütçe görüşmelerini izleyemiyor.

Benim sizden istirhamım, bütçe görüşmelerindeki esaslar ne ise aynı kuralların burada da tatbik edilmesi lazım. Siz Meclis TV’ye eğer talimat buyurursanız, hiç olmazsa, buradaki bütçe görüşmeleri de kamuoyu tarafından izlenmiş olur.

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)


Yorum Yazın