Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği facianın üzerinden tam 10 yıl geçti

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği facianın üzerinden tam 10 yıl geçti
Abone ol
2015’te görülmeye başlayan davada zaman içinde tutuklu sanık kalmadı, aileler kederleriyle ve kaderleriyle baş başa bırakıldı. “O günden bu yana hiçbir şey değişmediğini; kamu görevlilerinin bile kazanın üzerinden 10 yıl geçtikten sonra ancak hakim karşısına çıktığını” belirten CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, “Sorumluların hepsi tahliye edildi. Emekçiler, “iş cinayetlerinde” can vermeye; maden ocaklarında ihmaller sürmeye devam etti. Kazadan hemen sonra yaptıkları göstermelik yardımlarla Soma Faciası gündemdeyken, sadece günü kurtardılar“ dedi.TBMM’de facianın nedenleri ve alınması gereken önlemlerle ilgili kazanın ardından kurulan araştırma komisyonu raporuna, 33 maddelik çözüm önerisi ile muhalefet şerhi koyan CHP, “13 Mayıs sabahı Eynez maden ocağı ne kadar güvenli idiyse, şu anda diğer tüm madenler o kadar güvenli! Bu yüzden derhal, tüm madenler İLO standartları göz önünde tutularak iş güvenliği açısından iyileştirilmeli, bu standartlarla yeniden denetlenmelidir” demişti. CHP’nin uyarı ve rapora koyduğu şerhin dikkate alınmadığına dikkat çeken Bakırlıoğlu, “Araştırma komisyonunda muhalefet şerhimiz, uyarılarımız dikkate alınsaydı Amasra, İliç yaşanmazdı. Bu faciaların faili iktidar, mağduru madenlerde çalışan emekçi kardeşlerimizdir” dedi.

Muhalif- Ankara özel

Manisa'daki Soma Kömür İşletmeleri tarafından işletilen Eynez ocağında 13 Mayıs 2014'te, çıkan yangın Türkiye tarihinin en büyük maden faciasına yol açtı. O gün bütün ülkeyi derinden yaralayan acı tablo şöyleydi: 301 ölü, 486 yaralı. 2015’te görülmeye başlayan davada zaman içinde tutuklu sanık kalmadı, aileler kederleriyle ve kaderleriyle baş başa bırakıldı. “O günden bu yana hiçbir şey değişmediğini; kamu görevlilerinin bile kazanın üzerinden 10 yıl geçtikten sonra ancak hakim karşısına çıktığını” belirten CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, “Sorumluların hepsi tahliye edildi. Emekçiler, “iş cinayetlerinde” can vermeye; maden ocaklarında ihmaller sürmeye devam etti. Kazadan hemen sonra yaptıkları göstermelik yardımlarla Soma Faciası gündemdeyken, sadece günü kurtardılar“dedi.

MUHALEFET ŞERHİMİZ, UYARILARIMIZ DİKKATE ALINSAYDI AMASRA, İLİÇ YAŞANMAZDI.

Soma  faciasından sonra Meclis’te kurulan, ‘Manisa'nın Soma İlçesinde Başta 13 Mayıs 2014 Tarihinde Olmak Üzere Meydana Gelen Maden Kazalarının Araştırılarak Bu Sektörde Alınması Gereken İş Sağlığı Ve İş Güvenliği Tedbirlerinin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’na CHP, 33 çözüm önerisi ile koyduğu muhalefet, “13 Mayıs sabahı Eynez maden ocağı ne kadar güvenli idiyse, şu anda diğer tüm madenler o kadar güvenli! Bu yüzden derhal, tüm madenler İLO standartları göz önünde tutularak iş güvenliği açısından iyileştirilmeli, bu standartlarla yeniden denetlenmelidir” demişti. Bakırlıoğlu, bu önerilere dikkat çekerek, “Araştırma komisyonunda muhalefet şerhimiz, uyarılarımız dikkate alınsaydı Amasra, İliç yaşanmazdı. Bu faciaların faili iktidar, mağduru madenlerde çalışan emekçi kardeşlerimizdir” dedi.

Bakırloğlu’nun açıklamaları şöyle:

Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği 13 Mayıs 2014’te meydana gelen facianın üzerinden tam 10 yıl geçtiğini ifade eden Bakırlıoğlu “Soma’da sadece emekçiler değil; hukuk da katledildi. Facianın üzerinden 10 yıl geçti ve 28 kamu görevlisi hakim karşısına ancak 8 Mayıs 2024’te çıkabildi. Bu davanın ikinci duruşması da 4 ay sonraya, 12 Eylül 2024’e ertelendi. Baroların katılım talebi de reddedildi. Yine hukuksuzluk denizinde bir damla hukuk arayacağımız yeni bir süreç başladı.”.

MAHKEME BAŞKANI TERFİ ADIYLA TAYİN EDİLDİ

Soma'daki madenci katliamından sonra açılan davadaki gelişmeler, yargıya müdahalenin yakın tarihteki en açık örneklerinden biri oldu. Mahkeme başkanı terfi adıyla 'tayin' edildi. Verilen cezalarda kaybettiğimiz emekçilerimizin canı sadece 8 güne 'sığdı'. Savcının vermesi gereken mütalaa 1,5 yılda gelmedi. 2015’te görülmeye başlayan davada zaman içinde tutuklu sanık kalmadı ve evlatlarını, eşlerini, babalarını kaybeden aileler kederleriyle ve kaderleriyle baş başa bırakıldı.

O günden bu yana hiçbir şey değişmediğini; kamu görevlilerinin bile kazanın üzerinden 10 yıl geçtikten sonra ancak hakim karşısına çıktığını belirten Bakırlıoğlu “Sorumluların hepsi tahliye edildi. Emekçiler, “iş cinayetlerinde” can vermeye; maden ocaklarında ihmaller sürmeye devam etti. Kazadan hemen sonra yaptıkları göstermelik yardımlarla Soma Faciası gündemdeyken, sadece günü kurtardılar.“

TAZMİNATLAR PUL OLDU

Aileler işi mahkemeye taşımaya başladığında hem iktidarın hem de TKİ’nin tavrının değiştiğini söyleyen Bakırlıoğlu “301 madencinin ölümündeki sorunluklarını ve ihmallerini unutup; ciddi kayıplar ve mağduriyetler yaşayan ailelere karşı hukuki mücadeleye giriştiler. Yargılamayı uzatmak için ellerinden geleni yaptılar. TKİ, kaybettikleri her davada itiraz etti; her kararı temyize götürdü. İlk zamanlarda tazminat kazanan aileler 1-2 ev parası alabiliyorken; davası süren ailelerin alacağı tazminat artık 1 ev bile alamaz hale geldi. Açılan davalarda aileler lehine alınan emsal kararlar söz konusuyken, TKİ’nin bu süreç uzatma oyununa maalesef yargı da alet oldu. Ocak 2024’te Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın önergeme verdiği yanıta göre yargılama süreci hala devam eden 101 tane dava var. Tüm davaları kaybetmelerine rağmen tazminatları ısrarla ödemeyerek evlatlarını, eşlerini, babalarını kaybeden yüzlerce acılı insanı mağdur etmeye hala göz göre göre devam ediyorlar. Üstelik mahkeme masrafları ile kamu zararına neden oluyorlar “.

İktidarın, mağdur ailelere karşı samimiyet testini geçemediğini söyleyen Bakırlıoğlu “Yıllardır süren bu hukuk mücadelesi ve mağduriyetler bir an önce giderilmeli. TKİ kaybettiği davaları sonlandırsın; Somalı ailelerin tazminatlarını bir an önce ödesin. Siyasi iktidar sorumluları kurtarmak için savcıları, hakimleri değiştirmesin. Soma faciasını hala yüreğinde hisseden Manisa’lı bir Milletvekili olarak ne madenciye alçakça atılan tekmeyi unuttuk ne de çekilen acıları unuttuk. Biz unutmadık ama üzülerek görüyoruz ki birileri unutuyor.

BU FACİALARIN FAİLİ AKP

TBMM’de Soma için kurulan araştırma komisyonundaki muhalefet şerhlerinin dikkate alınmadığını vurgulayan Bakırlıoğlu “Araştırma komisyonunda muhalefet şerhimiz, uyarılarımız dikkate alınsaydı Amasra, İliç yaşanmazdı. Bu faciaların faili iktidar, mağduru madenlerde çalışan emekçi kardeşlerimizdir”.

 CHP Soma araştırma komisyonuna 230 sayfalık ek görüş ve 33 maddelik çözüm önerisi sunmuştu

 301 madencinin hayatını kaybettiği facianın ardından Meclis’te kurulan araştırma komisyonu raporuna CHP, 230 sayfalık ek görüş ve 33 maddelik çözüm önerisi sunmuştu. İşte o öneriler:

1.Derhal, tüm sektör bileşenlerinin katılımı ile ulusal düzeyde acil durum ve eylem planı hazırlanmalıdır.

2.Ulusal madencilik politikasının oluşturulması, eksiklik ve yanlışlıkların tespiti, iş cinayetlerinin önüne geçilmesi amacıyla tüm sektör bileşenleri, odalar, üniversiteler, sendikalar ve işçilerin de katıldığı “Madencilik Zirvesi” yapılmalıdır.

3.Taşeron sistemine derhal son verilmeli, sendikasızlaştırma ile mücadele edilmeli, madenler anayasal güvencenin arkasından dolaşan büyük muvazaadan kurtarılarak Rodövans sistemi kaldırılmalıdır. Taşeron firmalarda çalışanlar ile kamu kesiminde geçici işçi pozisyonunda çalışanların eğitim durumları ile pozisyonlarına göre çalıştıkları kurumların sürekli işçi ve memur kadrolarına atanmaları sağlanmalıdır.

4.13 Mayıs sabahı Eynez maden ocağı ne kadar güvenli idiyse, şu anda diğer tüm madenler o kadar güvenli! Bu yüzden derhal, tüm madenler İLO standartları göz önünde tutularak iş güvenliği açısından iyileştirilmeli, bu standartlarla yeniden denetlenmelidir.

5.“Genel Havza Planlamaları” en başından yeniden yapılmalı ve kamuya en yüksek yararı sağlayacak şekilde gerek iş güvenliği gerekse mühendislik ve teknoloji bakımından en yüksek standartlarda projelendirilmelidir.  

6.Şırnak örneği başta olmak üzere, ilkel koşullarda çalışan çok sayıda madenin faaliyette olduğu bilinen bir gerçektir. Bu anlamda da bir risk haritası çıkarılarak önlem alınmalıdır.

7.Yalnızca bölgede değil yurt genelinde ruhsatsız madenlerin çalışması ivedilikle ve koşulsuz olarak önlenmelidir.

8.Çalışma yaşamını iş sağlığı ve güvenliği açısından düzenlemek ve denetlemek üzere, idari ve mali özerkliğe sahip işçi, işveren, Devlet ve meslek odaları temsilcilerinden oluşan bağımsız bir “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Kurumu” kurulmalı, bu kurul tavsiyeden daha çok yaptırım gücü sahip bir kurum olarak düzenlenmelidir.

9.Cezalar caydırıcı olmalı, kamuoyunda tartışılan pek çok tedbirin yanında,

•Gerekli kanuni değişiklikler yapılarak ölümlü maden kazalarına sebebiyet veren şirketlerin ruhsatları askıya alınmalı,

•Yapılan incelemeler ve soruşturmalar sonucu kusurlu olduklarının ispatlanması halinde ruhsatları iptal edilen şirketlerin yeniden maden iş kolunda çalışmaları kusur durumlarına göre belli bir süre ya da tamamen yasaklanmalı,

10.Denetim zafiyetinin önüne geçilmeli teknik nezaretçi ve iş güvenliği uzmanlarının ücretleri doğrudan işveren tarafından değil, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Kurumu  bünyesinde oluşturulacak fondan karşılanmalı, işveren ile aralarındaki amir-memur bağı koparılmalıdır.

11.Çalışanların işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimi, çalışma alanındaki risklere karşı bilgilendirilmeleri, risklere karşı kişisel donanımların uygun ve eksiksiz olması işveren tarafından sağlanmalı ve sürekli olarak denetlenmelidir. Eğitimlerin güvenlik içinde pratize edilmesi için simülasyon teknolojisi kullanılmalı, ayrıca belli bölgelere Uygulama Maden Ocakları kurulmalıdır.

12.Soma’ya TKİ tarafından, orada şu anda işsiz kalan 2831 işçimizin de istihdam edileceği bir uygulama maden ocağı (örnek ocak) açılmalı ve burası o madencilerimizin çalıştığı  TKİ’nin maden mühendislerinin eğitiminde, teknikerlerin eğitiminde kullanacağı, son derece modern ve örnek çalışmaları ile mevzuatın uygulamaya dönüştürdüğü bir ocak haline getirilmelidir. Aynı zamanda burada bir de madenci müzesi kurulmalı ve Soma’nın kara günü burada sergilenerek, bir daha benzer faciaların yaşanmaması için burası bir sembol olmalı ve açılacak uygulama maden ocağı ileride Ege’nin, Türkiye’nin ve hatta dünyanın örnek merkezi haline getirilmelidir.

13.Madencilik sektöründe işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda etkin bir veri tabanı oluşturulmalı,

14.Facia mağduru kadın, çocuk, engelli, yaşlı vb. sosyal grupların yaşamlarının takibi açısından acilen bir eylem programı hazırlanmalı ve detaylı bir veri tabanı oluşturularak ayrıntıların ilgili sivil toplum örgütleri ile paylaşılarak, toplumsal travma sürecine katılımları sağlanmalıdır.

15.Okul öncesi eğitimde ve ilkokullarda ev kazalarına yönelik,  orta öğretim ve üniversitelerde ise iş kazalarına yönelik iş güvenliği dersleri mutlaka müfredata konulmalıdır.

16.Maden mühendisliği eğitimi revize edilmeli,

17.Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün teşkilatı ve kadrosu güçlendirilmeli, taşra teşkilatları oluşturulmalıdır.

18.2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesinin iptal edilerek ruhsat süreçlerinin tüm yetkisi yeniden MİGEM’e bağlanmalıdır.

19.Sektörün özelliği de dikkate alınarak ayrı kurallar bütününden oluşan bir Maden İş kanunu çıkartılmalı ve madencilik sektörüne yönelik ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır.

20.Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmelerin bütününde olduğu gibi 176 Sayılı Sözleşmenin de yalnızca onaylanması yeterli olmayacaktır, en kısa sürede ulusal düzenlemelerimizin bu sözleşmeyle uyumlu hale getirilmesi gereklidir. 176 sayılı ILO Sözleşmesinin uygulanması da sendikaların doğrudan içinde yer alacağı bir yapı tarafından denetlenmelidir.

21.Sendikacılık “profesyonel sendikacılıktan” uzaklaştırılmalıdır. Kimse “benim mesleğim sendikacılıktır” diyememelidir. Profesyonelleşen sendikacılık “sararmaya mahkûmdur”. Sendikalarda iş güvenliği uzmanı ve diğer teknik elemanlar istihdam edilmeli, küçük kazalar düzenli olarak rapor edilmeli, periyodik (aylık, 3 aylık, yıllık) kaza icmal raporları oluşturulmalı ve ulusal veri tabanına eklenmelidir.

22.Ülkemiz madencilik sektöründeki en önemli sorunlardan biri de; özellikle işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında görev ve yetkilerin net olarak belirlenememiş olması ve hangi konulardan hangi birimin sorumlu olduğunun kapsamlı/tanımlayıcı/işlevsel bir biçimde ortaya konulamamış olmasıdır. Sektördeki kamu kuruluşlarının denetlemedeki yetki sınırları açıkça belirlenmelidir.

23.Üretim sürecinde kullanılan ekipmanlar ve kişisel koruyucular işçi sağlığı ve iş güvenliği standart ve mevzuatına uygun üretilmelidir. Bu standartlara uygunluk üretim, satış ve kullanım aşamalarında sürekli olarak denetlenmelidir. Malzemelerin piyasaya giriş ve sunumunu engellemek için meslek örgütleri, TSE ve bakanlık kanalıyla bir denetim ağı oluşturulmalıdır.

24.Siyasi hesaplarla, akademik ve teknik altyapısı hazırlanmadan yeni üniversite ve bölümler açılmasına ve eğitimin kalitesizleştirilmesine son verilmeli. Böylece nitelikli uzman ve mühendislerin yetiştirilmesinin önünün açılması gerekmektedir.

25.İşçi sağlığı ve güvenliği konusundaki lisansüstü çalışmalar özendirilmelidir.

26.Tehlike anında, çalışanlar için kaçış yönlerini belirlemek amacıyla her maden işletmesinde kaçış planlarının hazır olması gerekir.

27. Yanıklı kazazedelerin sevk edilebileceği ve içinde işlevine uygun olarak yanık tedavi merkezlerinin bulunduğu hastanelerin planlanması zorunluluktur.

28.AFAD’ın madencilik alanında meydana gelen iş kazalarında yetersizliği göz önünde bulundurulduğunda bu alanda AFAD’a ya da başka bir kuruma bağlı müstakil bir maden arama-kurtarma birimi derhal oluşturulmalıdır.

29.Kapalı maden ocaklarında, çalışanların en az otuz gün geçirebilecekleri yaşam odaları kurulması zorunlu olmalıdır.

30.Yaşamını iş kazasında kaybedenlerin mirasçılarına bedelsiz sosyal konut verilmeli,

31.İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölenlerin eşi veya çocuklarından birinin, eşi ve çocuğu yoksa kardeşlerinden biri Devlet memurluğuna sınavsız alınmalı,

32.Sendikal özgürlüklerin önündeki ILO Sözleşmeleriyle bağdaşmayan yasal engeller ortadan kaldırılmalıdır.

33.Soma faciası ile ilgili sorumlu olan Bakanlar hakkında Soruşturma Komisyonu derhal kurulmalıdır.  


Yorum Yazın