Sinan Oğan’dan Mansur Yavaş’a “makam” yanıtı

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Sinan Oğan’dan Mansur Yavaş’a “makam” yanıtı
Abone ol

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda elenen ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan, Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın “makam talebinde olduğu” söylemine yanıt verdi. Oğan, "Sayın Kılıçdaroğlu'ndan benim talep edeceğim şeyleri Kılıçdaroğlu bana vermeye hazırdı zaten, ama benim için önemli olan iki konu vardı. İstikrar önce. Ben istikrarı sağlayabileceğimizi düşünmediğim için kabul etmedim. İki, nasıl bu seçimi kazanmayı planlıyorsunuz dediğimde hepsinin kafasının dağınık olduğunu gördüm" ifadelerini kullandı.

Oğan, Erdoğan'dan "makam talebi" olup olmadığı sorusuna ise, "Pazarlık olmadı, ilkeler çerçevesinde buluştuk" yanıtını verdi.

"Ak Parti'ye geçmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna da yanıt veren Oğan, "Hayır canım düşünmüyorum. 28 Mayıs’tan sonra siyasete devam edeceğiz" diye konuştu.

"Kılıçdaroğlu kendi adaylığını diretti"

CNN Türk canlı yayınında konuşan Oğan'ın Kılıçdaroğlu ile görüşmesine ilişkin açıklamaları şöyle:

"Bakınız Sayın Mansur Yavaş benim kıymetli bir dostumdur. Kendisine de çok kıymet veririm bu seçim sürecinde de kamuoyuna deklare ettiğim fikirlerim vardır. Mansur yavaş aday olsaydı ben olmayacaktım. Buradaki hedefim makam mevki değil bir Türk milliyetçisinin aday olmasıydı bu meseleye hep bir prensip penceresinden baktım. Üç sene önce yola çıktım ben. Üç sene önce bir Türk milliyetçi adaya ihtiyaç var demiştim. Türk milliyetçilerini adaysız bırakmayacağım demiştim. Üç senedir çalışmalarımı sürdürüyordum. HDP’nin denklemden çıkarılması gerektiğini, HDP’nin bir pazarlık partisi olduğunu maçlarının cumhuriyetimizin 100. Yılıdan atatürkün koltuğunda oturacak cumhurbaşkanının üzerine bir bölücü örgüt baskısı kurmak olduğunu hedeflerinin Suriye’ye dönük Türkiye’nin askeri operasyonlarını durdurmak olduğunu ben bu tezi bütün Sinan Oğan gönüllüleriyle toplantılar yaptım üç yıl boyunca, oralarda bunları anlatmıştım. HDP’yi ve bölücü siyaseti Türk siyasetinin merkezinden uzaklaştırmalıyız demiştim. Bugün geldiğimiz noktada biz bu hedefimize ulaştık. Türk siyasetinin merkezinden HDP ve onun kıskaca alma siyasetini defettik. Sayın Yavaş’a da bu çerçevede o zamanlar şunu demiştim aday olursa ben olmayacağım demiştim. Olmadı. Kılıçdaroğlu kendi adaylığını diretti.

"Cumhurbaşkanlığı birkaç tane yardımcılık, şu, bu, Kılıçdaroğlu bunları ifade etti"

Bugün geldiğimiz noktada şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki Kılıçdaroğlu ile oturduğumuzda birçok şey konuşuldu. Kılıçdaroğlu da bize dönük ben tabanımızı nasıl ikna edeceğiz sizin parlamentoda çoğunluğunuz yok, bu benim için altını çizerek söylediğim olmazsa olmaz, bize teklif edeceğiniz şunların bunların anlamı yok çerçevesinde bir konuşmamız oldu. Ben kendisine hem de daha sonra Davutoğlu ile bir görüşme yaptık. Daha sonra Kılıçdaroğlu'nun birkaç defa yeninden görüşme talebi oldu ben bu görüşmeyi sürdürmeyi doğru bulmadım. En son Kılıçdaroğlu ile bir telefon görüşmem olduğunu kendisine Özdağ ile randevulaştığımı söyledim. Yavaş’ın yapabileceğim bir şey var mı diye bir nezaket mesajı oldu ben de teşekkür ettim kendisine. Benim orada Kılıçdaroğlu'ndan taleplerim olsaydı net Kılıçdaroğlu hepsini karşılamaya hazırdı. Cumhurbaşkanlığı birkaç tane yardımcılık şu bu, Kılıçdaroğlu bunları ifade etti.

"Ben ülke krize girmesin diye büyük bir fedakârlıkta bulundum"

Kılıçdaroğlu ile görüşmemizdeki temel konu ben ikna olmadım, HDP’nin bu desteği bedavadan vermeyeceğini alınsa dahi diyelim ki biz bütün imanlarımızla destek olduk, Kılıçdaroğlu'nu kazandırdık cumhurbaşkanlığı bir tarafta parlamento bir tarafta ülke krize gidecek. Aslında ben ülke krize girmesin diye büyük bir fedakârlıkta bulundum.

Zaten bakanlıklar herkese verilmiş. O konuda Kılıçdaroğlu ile sorunumuz yoktu zaten ama benim için söz konusu olan o değildi. Sayın Yavaş bizi yanlış anlamışsa bir kez daha ifade edeyim.

"Benim talep edeceğim şeyleri Kılıçdaroğlu bana vermeye hazırdı"

Kılıçdaroğlu'ndan benim talep edeceğim şeyleri Kılıçdaroğlu bana vermeye hazırdı zaten, ama benim için önemli olan iki konu vardı. İstikrar önce. Ben istikrarı sağlayabileceğimizi düşünmediğim için kabul etmedim. İki, nasıl bu seçimi kazanmayı planlıyorsunuz dediğimde hepsinin kafasının dağınık olduğunu gördüm.

Kılıçdaroğlu şunlar bunlar verilebilir gibi söyledi. Ama ben dediğim gibi ben önce ikna olmalıydım ama olmadım. Ben ikna olmayınca bunların hiçbir anlamı kalmadı."

“Erdoğan'dan makam talebi oldu mu?"

Sinan Oğan’ın “Erdoğan'dan makam talebi olup olmadığı” yönündeki soruya verdiği yanıt da şöyle:

"Erdoğan'dan benim hiçbir talebim olmadı, makam mevki anlamında. Sayın Kılıçdaroğlu bunları verebileceğini söyledi. Ama ben dediğim gibi, önce ikna olmalıydım, ama ikna olmadım. Ben ikna olmayınca bunların hiçbir anlamı kalmadı. Öyle iddia edildiği gibi; ben kendisinden randevu talep etmedim. Sayın Erdoğan'ın özel kalem müdürü aradı ve böyle bir talebin olduğunu söyledi. Ben de İstanbul'daydım, adabına uygun bir biçimde 'Olabilir' dedim. Bundan önce Erdoğan'ın görevlendirdiği bir isimle görüşmem olmuştu. Karşılıklı 'Şunu yapalım, bunu yapalım' olmadı. Ortaya ilkeler koyduk, bu ilkeler Sayın Erdoğan tarafından kabul edildi.

'O an geliyor' diye bir Twitter hesabı var. O ilkeleri madde madde konuştuk. Ortada pazarlık değil, ilkeler var. Bu ilkeler hem Millet İttifakı tarafından hem Cumhur İttifakı tarafından kabul edilmiş ilkeler. Anayasa'daki 'Türklük' maddesi olarak bilinen madde Babacan'ın partisi tarafından çıkarılmak istendi. Millet İttifakı'na bunu dayatmak istiyor. Özdağ da Millet İttifakı'na madde 66'yı kabul ettirdi. Afet Bakanlığı'nın kurulması bir pazarlık değil ki. 11 sene önce Meclis'e kanun teklifi önermiştim. Benim bir bakanlık talebim yok. 2015 senesinde Binali Yıldırım beni davet etti, o zaman gitseydim zaten bakan olurdum süreç içerisinde. Benim hiç öyle derdim yok. Bana haksızlık yapılıyor."


Yorum Yazın