Sanatçılar için en büyük tehlike ne?

Sahnenin Görünmeyen Yüzü

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Sahnenin Görünmeyen Yüzü
Abone ol
Geçtiğimiz gün Ankara’da gerçekleşen müzisyen Onur Şener cinayeti, dışarıdan ışıltılı gözüken sahne hayatının perde arkasını gözler önüne serdi. Bu durum sanatçıların; ücretlerinin ödenmemesi, sigortalarının yapılmaması, uzun ve yorucu çalışma ortamı gibi sıkıntılarına bir yenisini eklemiş oldu: Can güvenliği!

Geçtiğimiz yıllarda pandemiye rağmen birçok ünlü müzisyen evlerinde aldıkları kayıtlarla veya canlı konserlerle sevenleriyle buluşabildi. Ancak sahne emekçileri mekanların uzun süreli kapanmasından dolayı para kazanamamışlardı. Bu süreçte 100’den fazla müzisyen intihar etti, birçoğu enstrümanını sattı; kapanan stüdyolar, kapanan mekanlar sektöre çok büyük darbe vurdu. Yine de küçük de olsa bir yapılanmaya giden müzisyenler hükümetten yardım aldı. Yardım cüzi bir miktarda da olsa birçok müzisyen resmi olarak tanınarak bu imkandan yararlanmıştı.

Bugün ise pandemide gözden çıkarılmış meslek gruplarından biri olan sahne emekçileri yeni bir tehditle karşı karşıyalar. Can güvenliğinin sağlanmaması öyle bir tehdit ki herhangi bir sendikalaşma bu tehdidin önüne geçemedi. Zaten toplumun gözünde “çalgıcı parçası” olan bu insanlar artık çalgıcı parçası(!) olmak için bile canlarını riske mi atacaklar?

Aslında bu yaşanılan olay ve benzerleri, sahne sektörünün günümüzdeki durumu; kültür ve eğitim politikalarının yetersizliği ve bu zamana kadar süreklilik kazanmamasından kaynaklanıyor. Bugün Avrupa’da canlı müzik yapılan herhangi bir mekanda cover icra edildiğine bile nadir rastlarsınız. Çünkü fikri mülkiyet ve sınai haklar sıkı bir şekilde korunmaktadır. Bunun yanında canlı müzik dinleyicileri; ya müzisyen ya da çok iyi müzik dinleyicileridir. Ufak bir gezinti yaparsanız bile, örnek olarak; jam session etkinliklerinde -caz geleneğinde müzisyenlerin doğaçlama çaldıkları oturumlar- bunu görebilirsiniz.

Uzun lafın kısası batıda insan, sanat ve kanunlar ön planda. Bizdeki bar kültürü ise yozlaşan popüler kültür ile birlikte tam tersi yönde ilerlemeye devam ediyor. Özetlemek gerekirse müzisyenlerin toplumda hoş bir intibaya sahip olmaması, telif haklarının korunamaması, egemen arabesk kültürün tüketim ve eğlence alışkanlıklarımıza etkisi sonucunda bugün geldiğimiz noktadayız. Bu noktadan dönüşümüz ise günü kurtarma amaçlı kararnameler yerine eğitim başta olmak üzere uzun vadeli kültürel ve toplumsal politikalarla olacaktır.

Bu ve benzeri üzücü olayların bir daha yaşanmamasını temenni eder, Muhalif olarak Onur Şener’in ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz.


Yorum Yazın