Önder Algedik'ten Akbelen analizi:

İklimi Değiştirme Kanunu Geliyor!

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
İklimi Değiştirme Kanunu Geliyor!
Abone ol
Doğru duydunuz. Geçen hafta duyduğumuz ve taslağının pek ortalıkta göremediğimiz İklim Kanunu taslağı aslında tam olarak bir “İklimi Değiştirme Kanunu”.

İlk olarak eski şehircilik bakanı ve şimdilerde Çevre Komisyonu başkanı olan Murat Kurum yazılı bir açıklama yaptı. 25 Ağustos’ta bu açıklama haber oldu ve detayları ilk defa oradan öğrendik. Kurum özetle “sıfır atık” dedi ve hatta “İklim Değişikliği Bakanlığı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarla, STK'lerle, üniversitelerle, belediyelerle yasaya ilişkin hazırlıkları tamamlamak üzere olduklarını” bile söyledi. Ama bu bilgi neden taslak metnin gizlice dolaştığını açıklamadı.
Devamında taslağın Çevre Komisyonu’nda görüşülerek Meclis'in onayına sunulacağını söyledi. 

Kanun teklifi pek ortalıkta yok. Soruşturunca bir yerlerden bulabildik.

Kanun Adı Ne Olmalı?

Böylesi bir kanun içeriğine, yasa yapma tekniğine, ikincil ve üçüncül mevzuat ile ilişkisine bakıp son dönemde şekil değiştiren genel yasama yaklaşımına bakılınca bu adın bizler için doğru olmadığını görürsünüz. Teklifi incelerseniz kanun teklifinin aslında İklimi Değiştirme Kanunu denmesi çok daha gerçekçi gelecek. Bu kanun halk ve doğa için bir iklimi değiştirme kanunu.
İkinci bir başlık önerisi isterseniz buna “İklimi Piyasalaştırma Kanunu” demek çok doğru olacak.

Teklifte neler yok?

Teklifte doğa ve toplum yok, orası kesin. Teklif metninde 43 defa iklim ve 68 defa seragazı geçmiş. Bunlar normal. Peki iklim değişikliği gibi bilim temelli bir çalışmada bilim lafı kaç defa geçiyor? Bilemediniz, sıfır defa geçiyor.

Fosil yaktılar kaç defa geçiyor? Yine bilemediniz, sıfır defa geçiyor.

Bu işler BM çerçevesinde yürüyor, Türkiye IPCC, yani Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli üyesi ve her evrakını kontrol ediyor. Adı geçiyor mu, atıf var mı? Bağlantı kurulmuş mu? Hem de kaç defa? Söyleyelim o da “sıfır”.

Halk yok, doğa yok, bilim yok, uluslarası bilim ve siyaset merkezleri de yok. Ama daha kötüsü mevcut kanunlar, taraf olan sözleşmeler de yok.   Çerçeve Sözleşme’yi geçtik, Paris İklim Anlaşması’nın esamesi okunmuyor.

Ama diyeceksiniz ki bunlar olmak zorunda değil!

Hiç olmasa olacaklar var ama kanunda. Olanlara bakalım mı?

 

Teklifte Neler Var?

Bunlar yokken teklifte piyasa var mesela. Hem de 66 defa.

Ticaret ise tam 36 yerde geçiyor.

Sektör lafı, fiyat lafı geçiyor mu? Hem de nasıl. Bilim yokken sektör dokuz, fiyat beş defa geçiyor.

İlgili kanunlar, sözleşmeller yok ama 6362 sayılı kanun var. Hem de ondört kez yer alıyor. 6362’nin ne olduğunu bilseniz iklim kanunun gerçek adına da siz de karar verebilirsiniz.

6362 sayılı kanun Sermaye Piyasası Kanunu!!

Neden İklim Piyasası kanunu demek gerektiği açık değil mi?

Amaç Ne?

Kanunun amacı aslında çok belli. İklimi değiştirmeyi piyasalaştırmak. Karbon ticareti var ama emisyonlar artarken durdurmak yerine ticarete çevirmek çok ilginç. Özetle burada amaç “iklim kanunun var mı?” diye sorulduğunda insanların “evet var!” demesini sağlamak. Ama içeriğe böylece sıra gelmemesi.

Ama sorun burada bitmiyor. Bu yaz çektiklerimizle zerre ilgili değil kanun. Basit bir örnek verelim. 1990 yılında Türkiye iklimi bir kat değiştiriyor dersek (yaklaşık 220 milyon ton sera gazı saldı), 2010 yılında yaklaşık iki katı değiştiriyor ( 400 milyon tona çıktı). Sonraki 10 yılda ise Türkiye adete iklimi daha çok değiştirmek için çalışır hale geldi ve on yılda 124 milyon ton değiştirerek 2,5 katı değiştirmeye başladı (524 milyon ton).

Net Sıfır Değil- Net Felaket!

Bu kanun son on yılda çılgınlar gibi iklimi değiştirdiğimiz, toplu taşımayı yok ettiğimiz, dağları asfalt ve beton belediyeciliği dolgu mazlemesi için yok ettiğimiz, kentleri fosil bağımlısı yaptığımız bu 10 yılın altında mı, arttırıyor? Hayır. Üstünde tam 170 milyon ton emisyonu arttırıyor. Yetmiyor 2038’de bu 170 milyon tona 77 mlyon ton daha ekleyerek 1990’ın tam DÖRT katı emisyon salıyor.

Bunu aklınız alıyor mu? Bunun açıklamasını yapabilen var mı?
Günde bir paket sigara içen birinin iki pakete çıkardığında doktor kanser olduğunu söylerse “2053’de bırakacağım” derse ne düşünürsünüz? Üstüne 2038’e kadar da arttırmayı hedeflerse ne dersiniz?

Peki biz nasıl bir gelecek bekliyor?

Akbelen’ler çoğalacak!

Bizi daha çok Akbelen bekliyor.

Bizi daha az toplu taşıma, daha çok otomobil bekliyor.
 

Daha çok kömür santrali, daha çok fosil yakıt ithalatı bekliyor:

Daha çok asfalt ve beton bekliyor.

Daha çok iklim felaketi, daha çok aşırı hava olayı ve iklim değişikliğini en keskin şekilde yaşamak bizleri bekliyor.

Bu kanun geçerse iklim daha çok değişecek. Bu kanun geçerken “ama ikim kanunumuz oluyor” derseniz, “ama net sıfır” diyerek net felaketi saklarsanız çok daha fazla değişecek.

İklim kanunu bilimin, toplumun, doğanın olmadığı, iklimi değiştiren politikaların olduğu, bu kötüye gidişi de piyasaya uyduran bir adım. O yüzden adı İklimi Değiştirme Kanunu!
 


Yorum Yazın