CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: Orada siyanürle altın araması yapılıyor, bize de bunun çok doğal olduğu söyleniyor

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: Orada siyanürle altın araması yapılıyor, bize de bunun çok doğal olduğu söyleniyor
Abone ol
TBMM Genel Kurulu’nda 9 işçinin toprak altında kaldığı İliç faciasıyla ilgili konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “2010 yılında Avrupa Birliği Komisyonu Avrupa topraklarında siyanürle altın madenciliğinin yasaklanmasına ilişkin bir teklifi oy birliğiyle kabul etti. Demek ki 2010’da Avrupa’nın yasakladığı bir şeyi, çok daha evvel AB’nin bazı ülkelerinin yasakladığı bir konuyu Türkiye normalmiş gibi 2024’te yapıyor” dedi. İliç gerekçesiyle görüşmeleri ertelenen Maden Yasası konusunda iktidara yüklenen Günaydın, “ Bir maden faciası ortaya çıkmışsa, o liç yığınının altında kalmak istemiyorsa bu Meclis bu Maden Yasası’yla ilgili görüşünü ortaya koymalı ve düzenleme yapmalı. Niye getiremiyorsunuz biliyor musunuz” diye konuştu. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Erzincan İliç’te yaşanan liç yığınının ekolojik felaketteki etkisinin belirlenmesi amacıyla TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi.

 Muhalif- Ankara

TBMM Genel Kurulu’nda 9 işçinin toprak altında kaldığı İliç faciasıyla ilgili konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “2010 yılında Avrupa Birliği Komisyonu Avrupa topraklarında siyanürle altın madenciliğinin yasaklanmasına ilişkin bir teklifi oy birliğiyle kabul etti. Demek ki 2010’da Avrupa’nın yasakladığı bir şeyi, çok daha evvel AB’nin bazı ülkelerinin yasakladığı bir konuyu Türkiye normalmiş gibi 2024’te yapıyor” dedi. Altın madenciliğini kamusal bir hâle getirilmesi çağrısı yapan Günaydın, Erzincan İliç’te yaşanan liç yığınının ekolojik felaketteki etkisinin belirlenmesi amacıyla TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi.

Günaydın’ın genel kurul konuşması ve araştırma önergesi  metni şöyle:

 GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) –Tabii, maalesef, böyle olumlu cümleler kuramayacağımız bir gündeyiz. İliç’te 9 emekçi kardeşimiz 10 milyon metreküp liçli yığının altında kaldı. Bu, bir toprak yığını değildir; bu, işlemden geçirilmiş, siyanürlendirilmiş bir liç yığınıdır. Peki, bu liç yığınının altında kalan yalnızca 9 işçi, emekçi kardeşimiz midir? Açıkçası, aslında bu liç yığınının altında kalan AKP’dir. Birazdan söyleyeceğim -kaba bir hakaret etmek için kurmuyorum bu cümleyi- birazdan gerekçelerini ortaya koyacağım ancak daha önemli bir şey var: Bu yığının altında kalmayan Meclis razı mı, değil mi; bugün bunun kararını vereceğiz. Bakınız, sözlerimi netleştirmek ve ayaklarını yere bastırmak isterim: Orada siyanürle altın araması yapılıyor, bize de bunun çok doğal olduğu söyleniyor. Ben söyleyeyim size: 2000 yılında Çekoslovakya siyanürle altın aramayı yasakladı, 2002 yılında Almanya, 2009 yılında Macaristan yasakladı, 2010 yılında Avrupa Birliği Komisyonu Avrupa topraklarında siyanürle altın madenciliğinin yasaklanmasına ilişkin bir teklifi oy birliğiyle kabul etti. Demek ki 2010’da Avrupa’nın yasakladığı bir şeyi, çok daha evvel AB’nin bazı ülkelerinin yasakladığı bir konuyu Türkiye normalmiş gibi 2024’te yapıyor.

Şimdi, bir Maden Yasası getirdiniz değil mi -bugün görüşülecekti- niye kaldırıyorsunuz, niye geri çekiyorsunuz? Aslında tam zamanıdır. Bir maden faciası ortaya çıkmışsa, o liç yığınının altında kalmak istemiyorsa bu Meclis bu Maden Yasası’yla ilgili görüşünü ortaya koymalı ve düzenleme yapmalı. Niye getiremiyorsunuz biliyor musunuz? Tıpkı bugüne kadar yaptığınız gibi meseleyi daha da liberalize edeceğiniz, işçi sağlığı ve güvenliğini hiç önemsemeyeceğiniz, şirket kârını da maksimize etmeyi amaçlayan bir teklif getiriyordunuz; bunun kamuoyunda böyle bir duyarlılık yükselmişken görüşülmesinden korkuyorsunuz. Ben şimdi söyleyeyim; bunu geri çekin, evet, geri çekin ve yerine şunu getirin: “Türkiye Cumhuriyeti’nde tıpkı Avrupa’da on beş yıl evvel yapıldığı gibi siyanürle altın aramayı yasaklıyoruz.” deyin; gelin, bunu hep beraber oy birliğiyle geçirelim.

Başka bir şey daha, bakın arkadaşlar, ben Osmanlı iktisadı dersi verdim üniversitelerde.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Osmanlı'nın son döneminde altın çıkartanlar çıkarttıkları altınların yüzde 75’inin alıyormuş. Biz de bunu “Osmanlı ne kadar gerilemiş, ne kadar yabancı çıkarlara mahkûm olmuş.” diyerek anlatıyorduk. Ya, bir insan altınının yüzde 75'ini yabancılara verir mi? Bugün durum ne? Bugün altın madeninde çıkartılan altının yüzde 98’ini çıkartan yabancılar alıyor. Yani benim toprağımı bir daha kullanılamaz hâle getiriyorlar, bana siyanürlü bir çevre felaketi armağan ediyorlar ve yüzde 98’ini Marks’ın yüz elli yıl evvel söylediği gibi: “Yabancı sermaye ve onun yerli çanak yalayıcıları aralarında üleşiyorlar.”

Gelin, bir başka teklif daha getirelim. Altın madenciliğini kamusal bir hâle getirelim ve elbette, bilime uygun, çevre sağlığına, işçi sağlığına uygun şekilde Türkiye’de çıkarttığımız altını kamunun yararına kullanalım; kendi malımız olsun, yabancıların malı olmasın, var mısınız bunu yapmaya? (CHP sıralarından alkışlar)

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Yani madencilikle ilgili bugüne kadar yaptığınız işlerden vazgeçin. 39 ton altın çıkarttığınız sene, 38 tonunu yabancılar almış. Bunu yalnızca ben söylemiyorum, soru önergelerimize verdiğiniz yanıtlarla da zaten bunu ortaya koyuyorsunuz. Ya, bu ancak bir müstemleke memleketinde olabilir. Buradan açıkça Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzurunda söylüyorum çıkartılan 39 ton altının 38 tonunu yabancılara vermek ancak bir müstemleke memleketinde olabilir. Buna daha ne kadar göz yumacağız? (CHP sıralarından alkışlar) Türkiye Büyük Millet Meclisi bunun altında kalacak mı? Mesele budur.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Yoksa elbette o 9 kardeşimize hepimiz dua ediyoruz, hepimiz diliyoruz ki sağlıklı aramıza dönsünler; evlerine, emekleriyle kazandıkları parayı taşıyabilsinler ama Meclis bir ağlama duvarı değildir, Meclis iş yapma yeridir.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Ve Meclis bu işi Türkiye'nin yararına yapacak mı, yapmayacak mı? İşte, bugünlerde hep beraber sınanıyoruz.

Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

 

CHP’Lİ GÜNAYDIN’DAN MADEN FACİASIYLA İLGİLİ ARAŞTIRMA ÖNERGESİ

‘LİÇ YIĞINININ EKOLOJİK FELAKETTEKİ ETKİSİ ARAŞTIRILMALI’

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın; Erzincan İliç'te altın madeninde yaşanan felaketin ardından madende yükseltilen kapasitenin mahkeme kararı beklenmeden uygulanmasının yaşanan iş cinayetindeki rolü, bu konuda işletme sahiplerinin sorumluluğu, kimyasal maddeler içeren liç yığının ekolojik felaketteki etkisinin bütün boyutlarıyla şeffaf bir biçimde açığa çıkarılması, gerekli cezai yaptırımların düzenlenmesi, söz konusu madenin iş sağlığı ve güvenliği açısından denetimi, ÇED raporunun olumlu kararının ve Ağustos 2023’te Bakanlığın verdiği ÇED gerekli değildir kararının bilimsel açıdan incelenip değerlendirilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılması için TBMM Başkanlığı’na önerge verdi. 

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günyadın, Erzincan İliç’te yaşanan liç yığınının ekolojik felaketteki etkisinin belirlenmesi amacıyla TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi. CHP’li Günaydın’ın önergesinde özetle şunlar yer aldı:

“Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemindeyken, 13 Şubat 2024 günü Erzincan ili İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeninde yaşanan facia göz göre göre gelen bir faciadır. Kanadalı altın maden şirketi SSR Mining ve Çalık Grubu bünyesinde bulunan Lidya Madencilik’in ortak olduğu Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde kimyasal maddeler içeren liç yığınının göçmesi sonrası 9 işçiye ulaşılamamaktadır. Çöpler Altın Madeni hakkında bilimsel çalışmalar ve değerlendirmeler sonucu geçtiğimiz yıl yapılan kapasite artırımına itiraz edilmiş, hatta söz konusu altın madeninin kapatılması çağrısında bulunulmuş olmasına rağmen,   dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum 2. Kapasite artırımına onay vermiştir.  Olumlu ÇED raporu değerlendirmesine karşı açılan davada yerel mahkemenin kararını Danıştay bozmuş, bilirkişi heyeti genişletilmiş iken işletme mahkeme kararını beklemeden kapasite artırımı çalışmalarına başlamıştır.  Yaşanan felaketin boyutları henüz tespit edilememiş olmasına karşın, SSR Mining ve Lidya Madencilik’in işlettiği Çöpler Altın Madeninde yükseltilen kapasitenin, mahkeme kararı beklenmeden uygulanmasının yaşanan iş cinayetindeki rolü, bu konuda işletme sahiplerinin sorumluluğu, kimyasal maddeler içeren liç yığınının ekolojik felaketteki etkisinin bütün boyutlarıyla şeffaf bir biçimde açığa çıkarılması, gerekli cezai yaptırımların düzenlenmesi, söz konusu madenin iş sağlığı ve güvenliği  açısından denetimi, ÇED raporunun olumlu kararının ve Ağustos 2023’te Bakanlığın verdiği ÇED gerekli değildir kararının bilimsel açıdan incelenip değerlendirilmesi için Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İç Tüzüğünün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını talep ve teklif ederim.”

2022’DEKİ TAKİPSİZLİK KARARI FACİANIN KAPISINI ARALADI

CHP’li Günaydın önergenin gerekçesinde de; “Fırat Nehri’ne 350 metre mesafede bulunan Avrupa’nın en büyük madeni olarak bilinen Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeninin sermaye sahibi SSR Mining ve yerli ortağı Çalık Grubu (Lidya Madencilik) kapasite artırımı sonrası geçtiğimiz yıl siyanür sızıntısıyla gündeme gelmişti. Avrupa Birliği Parlamentosunun çevresel tahribatın yüksekliği ve kontrol edilemezliği nedeniyle yasakladığı siyanür liçleme sistemini kullanan şirket faaliyetlerini herhangi bir kısıtlama olmaksızın bu şekilde sürdürmektedir. 21 Haziran 2022’de meydana gelen siyanürlü solüsyonun maden sahası içine ve dışına, toprağa karışması olayında “Çevrenin Kasten Kirletilmesi” suçundan sorumluların yargılanması gerekirken, yerel mahkeme kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına hükmetmişti. Şirketin o tarihteki eylemleri hakkında verilen takipsizlik kararı bugün yaşanan facianın da kapısını aralamıştır” ifadelerine yer verildi.

ÇED RAPORUNDA ‘HEYELAN RİSKİ YOK’ DENİLMİŞTİ

Önergenin gerekçesinde 2010 yılının Aralık ayından beri üretim yapılan Çöpler Altın Madeninde 2014 yılında ve 2021 yıllarında verilen olumlu ÇED raporlarının ardından iki kez kapasite artırımı yapıldığı anımsatıldı. Gerekçede, şunları yer aldı:

“Kapasite artırımına yönelik verilen ikinci ÇED raporunda, “toprak kayması riski genellikle kayaların çok çatlaklı olduğu, sıvılaşmaya hazır yüzeysel topraklar, killer ve siltlerin bulunduğu yerlerde daha yüksektir. Çalışma alanı düşük miktarda yağış aldığından ve yüzeyde bitki örtüsü az masif kireçtaşı ve mermer kütleleri bulunduğundan heyelan potansiyeli taşımamaktadır" ifadeleri yer almaktadır. Dolayısıyla verilen raporda herhangi bir toprak kayması riskinin bulunmadığı belirtilmiştir. Açık ocakları genişletip derinleştiren sermaye sahipleri, 687 hektar olan maden sahasını 1746 hektara çıkarmıştır. İlk kapasite artırımının ardından 2019 yılında siyanürlü üretimden 39 çeşit kimyasal, sülfürik asit ve siyanürle üretime geçilmiştir. Biyolojik çeşitlilik, tatlı su varlığı ve insan sağlığını tehdit edecek derecede toksik bir kimyasal olan siyanürle liçleme sisteminin sürdürülmesi bütün bölgeyi hatta iklim değişikliği ile birlikte değerlendirildiğinde ülkeyi tehdit etmektedir. Buna rağmen, şirket Ağustos 2023’teki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Çöpler Kompleks Madeni Açık Ocak Genişleme Projesi için ÇED gerekli değildir kararıyla açık ocak alanına 5,83 hektarlık bir bölüm daha eklemek için onay almıştır.”

YERALTI SULARINA GİDEN YOLLARDA MENFEZ YOK

Gerekçede; 2023 yılında şirketin vergi borcunun silindiğine dikkat çekilerek, “Şirket 2020 yılından bugüne bu madenden yaklaşık 1,5 milyar dolar gelir ve 334,6 milyon dolar kâr elde etmiştir. Buna karşın, 21 Haziran 2022’de siyanür sızıntısına nedeniyle faaliyetleri geçici olarak durdurulan madenin işletme sahiplerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yalnızca 16,4 milyon TL para cezası kesmiştir” ifadeleri yer aldı. Gerekçede, şöyle devam edildi:

“Bugün yaşanan facia bir bütün olarak bu tablonun eseridir. Siyanürlü liç yığınının çökmesi sonucu ilk belirlemelere göre 9 işçinin göçük altında olduğu ve henüz herhangi birine ulaşılamadığı bilgisi verildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ise 39 kimyasal içeren, akan malzemenin Fırat Nehri’ne ulaşmasını engellemek için menfezin kapaklarını kapattığını duyurdu. Oysaki, yeraltı sularına giden yollarda menfez olmadığı Bakanlığın da bilgisi dahilindedir. Dolayısıyla 9 işçi cinayetinin yanı sıra bölgeye on yıllara yayılacak tahribat bugün verilmiştir. Facia yaşanmadan önce sahada olan işçilerin verdiği ifadeye göre, büyük yarıkların görüldüğü ve bunların mühendisler ile üst amirlere bildirildiği bilinmektedir. Sonuç olarak, olay çok boyutlu zincirin bir halkası olarak görülmelidir. Bu bağlamda, Çöpler Altın Madeninin iş sağlığı ve güvenliğini tehdit eden boyutları, biyolojik çeşitlilik ve insan sağlığını etkileyen unsurları, maden işletmesinin sahibi şirketlerin bir bütün olarak denetimi, bölgede yaşanan halk sağlığı sorunlarının tespiti, olumlu ÇED raporlarının sorumlularının tespiti ivedilikle soruşturulmalı ve Meclis gündemine getirilmelidir. “


Yorum Yazın