ASALA'nın katlettiği diplomat Bahadır Demir'in eşinden Biden'a mektup

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
ASALA'nın katlettiği diplomat Bahadır Demir'in eşinden Biden'a mektup
Abone ol
Los Angeles'te katledilen şehit diplomat Bahadır Demir'in eşi Sina Baydur (Demir) "Soykırım" ifadesini kullanan ABD Başkanı Biden'e açık bir mektup yazdı.

Konsolos Bahadır Demir, 27 Ocak 1973 tarihinde 78 yaşındaki Amerikan uyruklu Ermeni Gürgen Yanıkyan tarafından Kaliforniya Santa Barbara'daki Baltitmore Oteli'nde Başkonsolos Mehmet Baydar ile birlikte tuzağa düşürülerek öldürüldü. Biden'ın "soykırım" ifadesinin ardından bir mektup kaleme alan Şehit Diplomat Bahadır Demir'in eşi Sina Baydur (Demir), "Lütfen yargıda Türk ve Ermeni olmak üzere her iki topluma da adaletli davranın. Bu, dostça yakınlaşmanın temelidir. Bahadır, Yanikian'ın kurşunları ile susturulmamış olsaydı savunacağı bir şey varsa, o hakikat arayışı olurdu" dedi.

Mektup, ne T:C: Washington Büyükelçiliği'nin ne de canice cinayetin geçtiği T:C: Los Angeles Başkonsolosluğu'nun internet sayfasında yer buldu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun fotoğrafları ve temaslarıyla dolu sayfalarda şehit diplomatın eşinin yazdığı mektubun yer almaması ayrıca tepkilere neden oldu.

Sina Baydur (Demir) tarafından kaleme alınan ve ABD Başkanı Biden'a gönderilen mektup şöyle:

Sayın Başkan,

Türkiye Cumhuriyeti Los Angeles Başkonsolos Yardımcısı olarak görev yapan Bahadır Demir'in dul eşiyim. 27 Ocak 1973'te Santa Barbara'da Ermeni Amerikalı Gourge­n Yanikian tarafından öldürüldü. Bahadır, Başkonsolos Mehmet Baydar'la birlikte çifte suikast sonucu öldürüldü. Bunlar, 1982'de Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan ve Boston Fahri Başkonsolosu Orhan Gündüz'ün de aralarında bulunduğu Amerikan topraklarında öldürülen dört Türk diplomatından ilkiydi.

Bahadır ve ben yeni evliydik. Kendisi 30 yaşındaydı ve ben 26 yaşındaydım. Bir sabah ona veda ettim ve sonra morgdaki soğuk paslanmaz çelik bir masanın üzerinde kurşunla dolu cesedini buldum.

Kaliforniya Eyaleti Santa Barbara Yüksek Mahkemesi, Yanikian'ı müebbet hapse mahkûm etti. Ancak daha sonra 1984'te, aynı zamanda etnik bir Ermeni olan eski Kaliforniya Valisi George Deukmejian, Yanikian'ı serbest bıraktı. Yaralanmaya yönelik hakaret takip edildi ve Yanikian'ın naaşı Ermenistan'a gönderildi ve orada kendisine bir devlet kahramanı cenazesi verildi. Amerikan topraklarında Ermeni terörü kurbanlarına yönelik diğer hakaretler devam etti. Bu yıl Los Angeles Eyalet hakiminin şartlı tahliye kararı vermesinin ardından, Başkonsolos Kemal Arıkan'ın suikastçısı Hampig Sassounian, vali Gavin Newsom karara itiraz etmemeyi tercih etti. Dahası, Birleşik Devletler Hükümeti onu federal cinayet suçlamasıyla yargılamamayı seçmiş gibi görünüyor. Böylece bir Türk diplomatı öldüren bir başka Ermeni terörist daha serbest kalır.

Sonra 24 Nisan açıklamanız geldi, Sayın Başkan. Soykırım suçunun işlendiğini ilan ederek, tarihin karmaşıklığını ve aynı çatışmalarda kaybedilen Osmanlı Müslümanlarının hayatını tamamen görmezden gelerek, hoşnut ettiğinizi düşündüğünüzden çok daha fazla insanın kalbini kırdınız.

İstanbul Amerikan Kız Koleji mezunuyum ve uzun yıllar Amerika Birleşik Devletleri'nde ikamet etmekten zevk aldım. Ancak ifadeniz Amerikan tarzı hakkında öğrendiğim her şeyle çelişiyordu- yargı, adalet, yasal süreç ve herkes için eşitlik garantisi. Bir hikâyenin her iki tarafını da kabul etmek, yargıda bulunmadan ve suçlamadan uzlaşmayı teşvik etmek önemlidir.

Ofisinizin hakikate dayalı bir uzlaşmayı savunması için asla çok geç değildir. Lütfen Amerika Birleşik Devletleri ve Erivan'daki Ermeni Devrimci Federasyonu Arşivlerine halkın tam erişimini teşvik edin. Lütfen yargıda Türk ve Ermeni olmak üzere her iki topluma da adaletli davranın. Bu, dostça yakınlaşmanın temelidir.

Bahadır, Yanikian'ın kurşunları ile susturulmamış olsaydı savunacağı bir şey varsa, o hakikat arayışı olurdu.

İçtenlikle,

 Sina Baydur (Demir)*

Melek Sina Baydur (Demir) tarafından kaleme alınan ve ABD Başkanı Joe Biden'a hitaben yazılan açık mektubun orijinali şöyle: 

OPEN LETTER TO THE PRESIDENT OF THE UNITED STATES

Mr. President, 

I am the widow of Bahadır Demir, who served as the Deputy Consul General for the Republic of Turkey in Los Angeles. He was murdered by an Armenian American, Gourgen Yanikian, in Santa Barbara on January 27, 1973. Bahadır was killed in a double assassination alongside Consul General Mehmet Baydar. They were the first of four Turkish diplomats assassinated on American soil, including Consul General to Los Angeles Kemal Arıkan and Honorary Consul General to Boston Orhan Gündüz, in 1982.

Bahadır and I were newlyweds. He was 30 and I was 26. One morning I said goodbye to him and later I found his bullet ridden body on a cold stainless-steel table in the morgue.

The Superior Court of California for the County of Santa Barbara sentenced Yanikian to life. But later in 1984, former Governor of California, George Deukmejian, also an ethnic Armenian, set Yanikian free. Insult to injury followed and Yanikian’s body was sent to Armenia where he was given a hero’s state funeral. Other indignities for victims of Armenian terrorism on American soil have continued. This year, after a Los Angeles County judge decided to parole Hampig Sassounian, the assassin of Consul General Kemal Arıkan, Governor Gavin Newsom chose not to appeal the ruling. Moreover, it seems that the United States Government chose not to try him on federal murder charge. Thus, another Armenian terrorist who kills a Turkish diplomat goes free.

And then came your April 24 statement, Mr. President. You broke the hearts of many more people than you think you pleased, by proclaiming the crime of genocide has been committed, utterly ignoring the complexities of history and the Ottoman Muslim lives lost in the same conflicts.

I am a graduate of the American College for Girls in Istanbul and had the pleasure to reside in the United States many years. But your statement contradicted everything I had learned about the American way -the guarantee of justice, fairness, due process, and equality for all. It is important to acknowledge both sides of a story, reserve judgement, and encourage reconciliation without accusation.

It is never too late for your office to advocate reconciliation based on truth. Please encourage full public access to the Archives of the Armenian Revolutionary Federation in the United States and Yerevan. Please reserve judgement in fairness to both communities, Turkish and Armenian. This is the foundation of friendly rapprochement.

If there is one thing Bahadır would have advocated had he not been silenced by Yanikian’s bullets, it would have been the pursuit of truth.

Sincerely, 
Sina Baydur (Demir)*

Hon. Joe Biden
President of the United States of America

 * Melek Sina Baydur (Demir) graduated from Üsküdar American College (High School) and Istanbul University’s Faculty of Economics. She assumed various roles at the Ministry of Foreign Affairs of Turkey. During her career at the Ministry of Foreign Affairs, she served as the Ministry’s Deputy Director General of Multilateral Cultural Affairs between the years 2001-2003, as Turkey’s Ambassador to Bosnia-Herzegovina between 1 January 2003-16 December 2005, as the Ambassador to Slovenia between 1 January 2006-29 February 2008. In 2008, she was appointed as the Head of the Ministry of Foreign Affairs Education Center and served as the UNESCO Turkey National Commission Deputy Chairperson between 2010-2014.

* Melek Sina Baydur (Demir) Üsküdar Amerikan Lisesini ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirmiştir. Dışişleri Bakanlığında çeşitli görevler üstlenmiştir. 2001-2003 yıllarında Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Kültür İşleri Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmış, 3 Ocak 2003-16 Aralık 2005 tarihleri arasında Bosna-Hersek büyükelçisi, 1 Ocak 2006-29 Şubat 2008 tarihleri arasında Slovenya büyükelçisi olarak görev yapmış, 2008 yılında Dışişleri Bakanlığı Eğitim Merkezi Başkanı olarak atanmış, 2010-2014 yılları arasında ise UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanvekili olarak görev yapmıştır.

27 Mayıs 2019 ERMENİSTAN CUMHURBAŞKANINA AÇIK MEKTUP 

Sayın Cumhurbaşkanı, 

Basın aracılığıyla öğrenmiş olduğum bir haber nedeniyle duyduğum şaşkınlık, üzüntü ve tepkimi dikkatinize sunmamın gerekli olduğunu düşünerek bu mektubu kaleme alıyorum. 27 Ocak 1973 tarihinde ABD’nin Santa Barbara kasabasında Gourgen Yanikian adlı bir ABD vatandaşı Türkiye Cumhuriyeti’nin Los Angeles Başkonsolosu Sayın Mehmet Baydar ile eşim olan Konsolos Bahadır Demir’i önceden hazırladığı bir plan çerçevesinde hunharca öldürmüştür.

Olayla ilgili olarak Santa Barbara Mahkemesinde görülen davada Yanikian adlı cani suçunu kabul etmiş ve ömür boyu hapse mahkûm olmuştur. Bu olay ve mahkeme süreci hakkında bilgi sahibi olduğunuzu sanırım.

Beni şaşkınlığa düşüren, üzen ve bu açık mektubu kaleme almama yol açan olay bu şahsın mezarının ülkeniz başkentine taşınarak askeri mezarlığa törenle defnedilmesidir. Benim bildiğim askeri mezarlıklar ülkesini savunmak amacıyla hayatlarını kaybeden kahramanlara ayrılmış alanlardır. Savunmasız, barışçı, masum iki diplomatı yalan söyleyerek bir cinayet mahalline çeken ve onları önceden hazırladığı tabancalarla vuran ve bununla da yetinmeyip yerde can çekişen iki insanı başlarının ortasına dayadığı tabancasıyla birer kez daha vuran kişi nasıl kahraman sayılabilir?

Ayrıca mahkemede amacının başkalarına örnek olmak olduğunu beyan eden bu şahsı davanın savcısı siyasi terörist olarak vasıflandırmıştır. Böyle hasta ruhlu cani bir kişiye kahraman muamelesi yapmanın arka plandaki nedenleri arasında iç veya dış politika öncelikleri olduğu gayet açıktır. Bu eylemin çağın belası olan terörizmi teşvik edici olduğu düşünülmüyor mu?

Sayın Cumhurbaşkanı,
Ben emekli bir Büyükelçiyim. İç politika benim bildiğim bir alan değildir. Ama dış politika konusunda başarılı bir temsilcinin ülkeler arasında mevcut sorunlara barışçı çözüm bulunması veya ileride muhtemel olabilecek anlaşmazlıklara ön alınması amacıyla gerek resmi makamlar nezdinde gerek topluma yönelik çaba göstermesinin gereğini ve önemini çok iyi bilirim. Bir cani ile ilgili olarak gerçekleştirilen bu eylemin iki komşu ülke arasında nasıl barışa hizmet eden bir yansıması olabilir ki? Amaç dostluk ilişkileri yaratmak ve pekiştirmek değilse geriye sadece rencide olmuş insanlar kalır ve bunların başında da aileler gelir. Bu nedenle de ailelerin özür beklemeye hakları doğar.
Saygılarımla,
Sina Baydur (Demir) Büyükelçi (E)

Mektubun İngilizce orijinali şöyle:

OPEN LETTER TO THE PRESIDENT OF ARMENIA
Esteemed Mr. President,
I am writing this letter feeling compelled to bring to your attention my confusion, distress, and reaction to a news report that I have come across via the press. In January 1973, in the town of Santa Barbara in the US, a US citizen named Gourgen Yanikian brutally murdered the Republic of Turkeys Consul General of Los Angeles Mr. Mehmet Baydar and my husband Consul Bahadır Demir as part of a premeditated plan. In the lawsuit seen at the Santa Barbara Court regarding the murder, the felon named Yanikian pleaded guilty and was sentenced to life imprisonment. I assume that you are informed about this incident and the judicial process. What has confused, upset, and led me to write this open letter is that this persons remains have been moved from the US to your countrys capital and re-buried with a ceremony in a military cemetery. As far as I know, military cemeteries are areas that are reserved for heroes who have lost their lives in defense of their country. How can a person who lured in two defenseless, peaceful, and innocent diplomats into a murder scene through deceit, shot them with the pistols he had previously prepared, and on top of that, shot once again both diplomats suffering on the floor in their foreheads, be considered a hero?

Moreover, the prosecutor of the lawsuit categorized this unrepentant person as a political terrorist, who stated at the court that his intention was to provide an example to others. It is quite clear that there are domestic and foreign policy priorities among the reasons behind treating such a mentally disturbed felon as a hero. Has it not been considered that this act would provoke terrorism, which is the bane of our times?

Esteemed Mr. President,
I am a retired ambassador. Domestic politics is not a field that I am familiar with. However, regarding foreign policy, I know very well the necessity and importance of a successful representative finding peaceful solutions to the present problems between countries or of efforts taken via both official authorities and the public in order to take precautions against potential future disputes. How can this act carried out regarding a mentally disturbed, unrepentant felon possibly serve to the attainment of reconciliation and peace between two neighboring countries? If the aim is not to create and consolidate amicable relations, the only outcome will be grieved people and families. Such an inconsiderate approach will thus bestow victimized families the right to expect a formal apology. Respectfully,

Sina Baydur (Demir) Ambassador (Ret.)

E: BÜYÜKELÇİ TUGAY ULUÇEVİK DUYURDU

Mektubu, E. Büyükelçi, Duayen Diplomat Tugay Uluçevik twitterdan duyurdu:

Melek Sina Baydur (Demir) 2019 senesinde de Ermenistan Cumhurbaşkanı'na mektup yazmıştı.



LOS ANGELES'TE TUZAĞA DÜŞÜRÜLMÜŞLERDİ

Konsolos Bahadır Demir, 27 Ocak 1973 tarihinde 78 yaşındaki Amerikan uyruklu Ermeni Gürgen Yanıkyan tarafından Kaliforniya Santa Barbara'daki Baltitmore Oteli'nde Başkonsolos Mehmet Baydar ile birlikte tuzağa düşürülerek öldürüldü.

Kendisini İran asıllı olarak tanıtan, elinde Osmanlı sarayından kaçırılmış bir tablo ve bir hatıra banknot bulunduğunu ve bunu Türkiye'ye armağan etmek istediğini bildirerek, Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki Baltimore Oteli'ne davet eden Yanıkyan, iki diplomatı ateş ederek öldürdü. Baydar olay yerinde, Demir kaldırıldığı hastanede öldü.

Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan Yanıkyan, 31 Aralık 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı ve iki ay sonra öldü.

Türk diplomatlara karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay, daha sonra bir cinayetler zincirini başlattı. Bahadır Demir ve Mehmet Baydar Zincirlikuyu mezarlığında yan yana yatmaktadırlar.


Yorum Yazın