Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin avantajlısı:

1999 Gölcük depremi sonrası hallaç pamuğu gibi atılmıştı… Kızılay

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
1999 Gölcük depremi sonrası hallaç pamuğu gibi atılmıştı… Kızılay
Abone ol
6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremde sınıfta kalan Kızılay bundan 24 yıl önce yaşanan  1999 Gölcük depremi sonrasında parlamenter sistemin denetimi ile adeta hallaç pamuğu gibi attırılmıştı. 6 Şubat depreminin Meclis araştırması önergeleri iktidar oylarıyla reddedilen Kızılay, asrın felaketi olarak nitelendirilen 1999 Gölcük depreminde hakkında ‘alınması gereken önlemler ile yardımların zamanında yapılmadığı, depremde kendisinden beklenileni veremediği, tam bir başıbozukluk ve sorumsuzluk sergilediği gerekçesiyle’ uğradığı yoğun eleştirilerin ardından Meclis eliyle denetlenmişti. Dönemin Fazilet Partisi ve MHP’nin verdiği Kızılay araştırma önergelerine 57.  Hükümetin destek vermesiyle kurulan komisyon 4 aylık çalışmasında adeta hallaç pamuğuna  çevrilmişti. Kızılay Araştırma Komisyonu’nda 15 bin 715 sayfalık ekiyle 305 sayfalık rapor hazırlanarak Genel Kurul’a sunulmuştu.

Muhalif. Ankara / Hülya Özmen  

6 Şubat Kahramanmaraş Pazarcık merkezli ve 11 ili tetikleyen depremde sınıfta kalan Kızılay, 1999 Gölcük depremi sonrasında parlamenter sistemin denetimi ile adeta hallaç pamuğuna çevrilmişti. TBMM’de muhalefetin verdiği araştırma önergeleri iktidar tarafından reddedilen Kızılay kurumu, asrın felaketi olarak nitelendirilen 1999 Gölcük depremi sonrasında dönemin Fazilet Partisi Ankara Milletvekili Cemil Çiçek (AKP’de TBMM Başkanlığı gibi görevlerinde de bulunan) ve 21 arkadaşı, MHP İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş ve 43 Arkadaşı tarafından verilen araştırma önergelerine DSP,  ANAP ve DYP’den de verilen destek üzerine kurulan  komisyon tarafından banka hesaplarından,  personel alımına,  kadrolaşmadan,  ücret politikasına, şubelerine kadar uzanan incelemelerle didik didik  etmişti.  

 Cemil Çiçek ve Bülent Arınç  

Kızılay Araştırma  Komisyonu Raporu’nun 20  Haziran 2000 tarihli Genel Kurul görüşmelerinde, AKP kabinesinde çeşitli görevler ve TBMM Başkanlığı da yapan isimlerden Fazilet Partisi Ankara Milletvekili Cemil Çiçek, Kızılay’a ilişkin “Buradaki teşkilat yapısı ve yönetim yapısı, bir ahbap-çavuş ilişkisine göre düzenlenmiştir” eleştirisiyle, Manisa Milletvekili Bülent Arınç da, Fazilet Partisi Grup Başkanvekili olarak, “Mesela Kızılay gibi, mesela Türk Hava Kurumu gibi, mesela benzeri kurumlar gibi, içinden nasıl tefessüh ettiğini, kokuştuğunu ve millî meselelerde ne kadar basiretsiz ve beceriksiz olduklarını görmeyecek, bu kuruluşların düzelmesi için de bir gayretimiz olmayacaktı”  açıklamasını yapmıştı. 

1999 Raporu: Bürokratik yapı ve mevzuatı da değiştirilmelidir 

1999 döneminin Kızılay’a ilişkin Meclis tutanaklarına bakıldığında, Kızılay yönetiminin açığa alınması  yönündeki çağrılar dikkat  çekiyor. 15bin 715 sayfalık ekiyle 305 sayfalık raporda, sunulan 30 maddelik öneriler arasında ‘Kan merkez ve istasyonların reorganize edilmelidir’, ‘Devlet ve Kızılay Afet Müdahale Sistemini revize etmelidir”, “Kızılay’ın savaş halindeki fonksiyonu ne olmalıdır”, “Kızılay da  denetime önem verilmelidir”, “Sınavsız eleman  alınmamalıdır”, “Yeni personel rejimine ihtiyaç  duyulmaktadır”, “Bürokratik yapı ve  mevzuatı da  değiştirilmelidir” yer alıyor.  

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, Parlamenter Hükümet Sisteminin aksine yürütmenin parlamentoya karşı sorumluluğu bulunmuyor.  

Gazete Başlıkları

Gazete Başlıkları
 

Gazete Başlıkları

 Kızılay Araştırma Komisyonu Raporunun 20 Haziran 2000 tarihli Genel Kurul görüşmelerine ilişkin  tutanaklardan bazı  bölümler şöyle:  

“İktidar Grubu denetime önem vermiyor” 

FP GRUBU ADINA BÜLENT ARINÇ (Manisa): Ancak, dikkatlerinizi çekmek istediğim birkaç konu var: Bunlardan bir tanesi, son aylarda, takriben 4-5 aydan bu yana, Meclis gündeminden denetim konularının uzaklaştırılmış olmasıdır. Belki zaman zaman bir iki konu görüşülüyor; ama, genelde, Danışma Kurulu önerileri içerisinde, iktidar grubu, denetime yer vermiyor. Oysa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iki önemli görevi vardır. Bunlardan biri yasama olduğu gibi, ikincisi de denetleme görevidir. Araştırmalarla, soruşturmalarla, sorularla, genel görüşmelerle, Meclis, bu görevini mutlaka yerine getirmelidir. 

Mesela, bugün görüşmesini yapacağımız Kızılay hakkındaki Meclis araştırması komisyonu raporu, içerisinde fevkalade önemli sonuçları taşımaktadır. Eğer -değerli arkadaşlarımdan bendenizi birkaç dakika dinlemelerini rica ediyorum- denetim konularına yer verilmemiş olsaydı, bugün kamuoyunun önüne gelen, mesela Kızılay gibi, mesela Türk Hava Kurumu gibi, mesela benzeri kurumlar gibi, içinden nasıl tefessüh ettiğini, kokuştuğunu ve millî meselelerde ne kadar basiretsiz ve beceriksiz olduklarını görmeyecek, bu kuruluşların düzelmesi için de bir gayretimiz olmayacaktı.  

 -- 

Çiçek: Bu önergeyi verişimizin sebebi  bekçi dövmek değildir, üzüm yemektir 

FP GRUBU ADINA CEMÎL ÇİÇEK (Ankara) – 17 Ağustos’ta Marmara Bölgesinde meydana gelen deprem, binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine, yüzbinlerin de maddî ve manevî kayıplara, acılara duçar olmasına sebep oldu. Tabiatıyla, Kızılay Derneğinin barışta önemli görevlerinden bir tanesi, böylesine felaketler karşısında vatandaşın yardımına koşmak, onların iaşesini, ibatesini (barınmasını) sağlamak ve bu konuda alınması gereken tedbirler ne ise, bunları en etkin bir biçimde almaktır. Varlık sebebi budur; bunun için devlet tarafından himaye görür; bunun için bunca dernek arasında kamuya yararlı dernek statüsünü haiz bir hukukî statüde olan dernektir. 

17 Ağustostan, bizim, önergeyi verdiğimiz 25 Ağustosa kadar, aradan geçen sekiz günlük süre içerisinde, gerek basınımızda gerek televizyonlarda gerekse bizatihi deprem bölgesinde yapılan incelemelerden ortaya çıkan sonuç şu oldu ki, Kızılay Derneği, bu deprem vesilesiyle üzerine düşen görevleri yapamamıştır, hakkında, çok ciddî şikâyetler olmuştur. Her taraftan, sözlü, yazılı feryat, bizim kulağımıza kadar gelmiş, medyaya kadar intikal etmiştir. Bu yetmiyormuş gibi, Kızılay Derneğinin o günkü yöneticileriyle ilgili olarak, yine, basınımızda, medyada, önemli yolsuzluk iddiaları gündeme getirilmiştir. Ayrıca, Kızılay’ın yapmış olduğu birtakım alım satımlarda da, hakikaten, kamu vicdanını rahatsız eden, yaralayan haberler, medyada ve basında yer alınca, tabiatıyla, milletin vekilleri olarak, böylesine önemli bir olaya bigâne kalmak mümkün değildi; bunun, mutlaka, araştırılması, soruşturulması ve bir neticeye bağlanması gerekiyordu. 

Bu önergeyi verişimizin sebebi -o zaman da ifade ettik- bekçi dövmek değildir, üzüm yemektir. Kızılay gibi, bir asrı aşan bir tarihe sahip olan, Osmanlı'dan cumhuriyete intikal etmiş çok az sayıda millî kuruluşlarımızdan biri olan Kızılay’ın, daha iyi bir şekilde çalışabilmesini, verimli çalışabilmesini, vatandaşa güven vermesini ve -inşallah ihtiyaç olmaz, ama- böyle bir durumla bir daha karşı karşıya kaldığımızda hizmette kusurunun olmamasını temin için bu araştırmanın yapılmasını istedik; varsa şahsî kusuru olanlar, bunların da ortaya çıkarılmasını istedik. Demek ki, bizim Araştırma Komisyonumuzun iki görevi var; bir tarafta, Kızılay’ın, bu depremde ve benzeri çalışmalarında bir hizmet kusuru var mı; ikincisi, bu hizmet kusurunun ortaya çıkmasında şahsî kusuru olanlar var mı? 

 

 

Çiçek: Buradaki teşkilat yapısı ve yönetim yapısı, bir ahbap-çavuş ilişkisine göre düzenlenmiştir 

Bugünkü Kızılay teşkilatı, merkez yönetimiyle ve şube teşkilatlarıyla ve bunların birbirleriyle irtibatları olarak, hantal ve merkeziyetçi bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla, merkeziyetçi bir yapının doğurabileceği bütün sakıncalar, bütün sorunlar Kızılay Derneği tarafından yaşanmaktadır; bu da, hizmete aksetmektedir. İkincisi, Kızılay teşkilatı merkeziyetçi bir yapıyla çalıştığı için, bunun tabiî sonucu olarak, bürokratik bir tarzda çalışmaktadır, karar alma imkânları fevkalade zordur; bir işlem, anında bitirilmesi gerekirken, mahallinde bitirilmesi gerekirken, en ufak bir şeyin alımına varıncaya kadar, merkez yöneticilerinin imzasına, kararına, onların toplanmasına bağlı kalmaktadır. 

“Kızılay’ın millete açık olması lazım gelirken, bir politbüro üyesi düzeni içerisinde çalışabilmektedir”. 

Üçüncüsü, yine, bu raporda da ifade edildiği gibi -ifade yalnız bana ait değil, rapordaki ifadedir- buradaki teşkilat yapısı ve yönetim yapısı, bir ahbap-çavuş ilişkisine göre düzenlenmiştir. Aslında, milletin kuruluşu olan Kızılay’ın millete açık olması lazım gelirken, bir politbüro üyesi düzeni içerisinde çalışabilmektedir. Yani, bir başka ülkenin vatandaşlığına girmek, Kızılay’a üye olmaktan çok daha kolaydır. Şimdi, görünürde hiçbir engel yok gibi gözüküyor; ama, geriye dönüp baktığınızda, hep aynı üye yapısı; yönetim kurullarında görev alanlara baktığınızda, değişen hiçbir şey yok, öndekiler arkaya, arkadakiler öne geçiyor; yeni bir değişiklik varmış gibi gözükse de, hep aynı zihniyet, hep aynı arkadaş topluluğu, hep aynı siyasî düşünceyi paylaşan insanların bir araya gelerek yönetmeye çalıştığı bir gönüllü kuruluş olarak gözüküyor. Burada, bir kapalı üyelik söz konusudur. Yapılması gereken iş, milletin kuruluşuysa, millete açılmalıdır, insanlarımız buraya üye olabilmelidir; çünkü, bu ülkede yaşayıp da Kızılay’a maddî-manevî katkısı olmayan hiçbir vatandaş yoktur. Hepiniz hatırlayın, hepimiz hatırlayalım, herkes, ya kan vermiştir ya da okul sıralarımızda çocuklarımızın eline tutuşturulan sarı zarfın içerisine mutlaka bir şeyler koymuştur. Bir şeye para veriyorsanız, onun hesabını da sormak durumundasınız. 

-- 

“Bugün Türk Kızılay’ı, bağlı olduğu uluslararası Kızılay-Kızılhaç Federasyonu içerisinde ilk on arasında sayılan saygın bir kurumdur”. 

MHP GRUBU ADINA NAZİF OKUMUŞ (İstanbul) – Marmara depreminde Kızılay’dan kamuoyunun beklentisi, çok yalın ifadeyle, afetzedeye, insan onuruna yaraşır bir destek sağlamasından ibaretti. Halbuki, Kızılay, az önce siyasî partilerimize ait değerli konuşmacıların ve komisyonumuzun da üyesi olan arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi, afet planlaması yapmadığı ve muhtemel afet beklentisi konusunda Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 11 inci maddesine göre varsaymak durumunda olduğu afet büyüklüğüne uygun olarak yeterli miktarda malzeme stoklamadığı ve afetlere müdahale yeteneği kazandırmak amacıyla personelin ve gönüllülerin eğitimini önemsemediği için, maalesef, yaşadığımız acı tabloyla karşı karşıya kalınmıştır. 

(10/73, 74) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI NAZİF OKUMUŞ (Devamla) - Sayın arkadaşlar, burada, Yüce Meclisle bunları paylaşmak istediğim, Kızılay’ın gelir kaynakları da tükenmektedir; buna el vermemiz gerektiğine inanıyorum ve sizin de aynı düşünceyi taşıdığınızı biliyorum. Binaenaleyh, bunlardan bir kısmı, yukarıda bahis mevzuu yaptığımız yönetimden kaynaklanan sebeplere dayansa bile, bir başka önemli bölümü, Kızılay yönetiminden bağımsız ve onları aşan bir keyfiyet arz etmektedir. 

Bugün Türk Kızılay’ı, bağlı olduğu uluslararası Kızılay-Kızılhaç Federasyonu içerisinde ilk on arasında sayılan saygın bir kurumdur. 17 Ağustos depreminden sonra içeride böylesine olumsuz olan Kızılayımız, dışarıda göğsümüzü kabartacak çalışmalarda bulunmaktadır. Tayvan, Sudan, Vietnam, Venezuela, Cezayir, Gürcistan, Mozambik, Moldavya, Moğolistan ve Çeçenistan gibi ülkelere hem aynî hem nakdî yardımlarını götüren, yine, milletimiz adına, asil Türk Milleti adına yardımlaşma ve dayanışma ruhumuzu yansıtan Kızılayımızdır. Binaenaleyh, Kızılayı daha ileri bir dereceye götürecek kaynakları oluşturmak da hepimizin görevidir. Sayın Başkan, değerli arkadaşlarımız; raporumuza ilgi gösteren 57 nci hükümetin İçişleri ve özellikle de Maliye Bakanları ile Bayındırlık ve Sağlık Bakanlarına huzurlarınızda teşekkürü borç biliyorum. 

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinize de arz edilen, komisyonumuzun âdeta akademik bir tez niteliği de taşıyan raporunun hazırlanmasında ve yoğun çalışmalarda emek veren Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Fazilet Partisi, Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi Gruplarından sayın üye arkadaşlarımıza, özellikle, büyük özveriyle komisyonumuzda aktif biçimde görev yapan İçişleri ve Maliye Bakanlıklarından sayın müfettişlerimize huzurlarınızda teşekkürü kalbî bir borç biliyorum. 


Yorum Yazın