42,7346 %0.03
50,3203 %0.21
5.955,77 % -0,12
86.636,00 %0.269
Ara

Heybeliada Ruhban Okulu’nun hamisi ABD olunca dikkat!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Heybeliada Ruhban Okulu’nun hamisi ABD olunca dikkat!

ABD’nin Türkiye’deki büyükelçisi ve aynı zamanda Trump’ın Suriye’deki özel temsilcisi Tom Barrrack bir süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan Trump ile görüşmeden İstanbul’da Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos ile bir araya geldi. Daha önce değinmiştim; Barrack bu diyalogdan sonra Bartholomeos için “Ekümenik Patrik” sıfatı kullanmıştı ve işin acı tarafı Ankara’dan gelmesi gereken sert tepki herhalde ABD’deki zirve öncesi iklimi bozmasın diye verilmemişti! Oysa, Lozan Barış Anlaşması’na aykırı bir sıfatın kullanılması en üst perdeden protesto edilmesi gereken bir tutumdu. İşte Barrrack’ın kullandığı “Ekümenik Patrik” sıfatı anlaşılıyor ki, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması talebiyle de çok ilgili ve bu okulun açılmasının önemi sadece Türkiye’deki Rumlarla ilgili bir mesele değil. Peki, ABD HRO’nun açılması için neden o kadar bastırıyor, ancak neden açılamaz? Buna bir mercek tutalım. Mercek tutarken de görülecek ki, Cumhurbaşkanının HRO’nun açılışına her ne kadar olumlu yanıt verse de realize olması o kadar kolay değil! Daha doğrusu aklı başında hiçbir hükümet  HRO’nu açamaz!

HEYBELİADA RUHBAN OKULU NEDEN AÇILAMAZ, ABD NEDEN AÇILMASINI İSTİYOR?

Meseleyi E. Büyükelçi Uğur Ergun, geçenlerde sosyal medya hesabından çok kısa ve özlü bir şekilde izah etti. Şöyle ki:  

1)Mevzuatımıza göre kamu düzeni ile ilgili bazı alanlarda özel yüksek okullar açılamıyor. Örneğin, askeri, polisiye, dinsel alanlarda… HRO için bu kısıtlamanın  ortadan kaldırılması Müslüman din adamları yetiştirmek üzere özel okullar açılması için de emsal oluşturur. 2)Günümüzde Türkiye'de yaşayan Rum Ortodoks insan sayısı 3 bin civarındadır ve bu nüfusun  büyük çoğunluğu yaşlı insanlardan oluşmaktadır. Bundan 30 yıl önce yeterli Rum öğrenci bulunamadığı için adadaki son rum okulunun bile kapatılması zorunda kalınmıştır. Bu durumda, günümüzde ülkemizde Rum Ortodoks din eğitimi görebilecek öğrenci bulmak doğal olarak mümkün değildir. HRO açıldığı takdirde öğrenci yurtdışından gelecektir. 3)HRO'nun açılması konusunun özünde Patrikhanenin bugünkü durumu yeralmaktadır. Mevzuata göre patrik ve patrikhanenin Sinod üyelerinin Türk vatandaşı olmaları gerekmektedir. Ülkemizdeki Rum vatandaşlarımızın sayısının tükenmekte olduğu göz önüne alındığında HRO'nun açılması bu konudaki zorluğun aşılması yönünde bir çare olarak görülmektedir. Normalde,Heybeliada'da böyle bir okulun açılmasının günümüzde akılcı bir izahı olamaz.Öncelikle, Heybeliada eskisi gibi değildir, ada tipik bir Müslüman Türk adasına dönüşmüştür ve HRO için eski ruhani atmosfer artık mevcut değildir. 4)İstanbul'da artık pek cemaati kalmayan patrikhanenin önümüzdeki yıllarda doğal ömrünü tamamlaması beklenebilir. Bunu önleyecek tedavi için tek bir seçenek vardır: Türkiyenin patrik ve Sinod üyeleri için TC vatandaşı olmaları koşulunu kaldırması. İşte, HRO üzerinde Vaşington'da önemle durulmasının özü bu. Burada yabancı öğrenciler Patrik ve Sinod üyeleri olmak üzere yetiştirilecekler. HRO'nun açılması ilk adımdır. Asıl istenilecek olan yabancı uyruklu patrik (Patrik Athenagoras örneği de var tabii. ABD baskısıyla Amerikalı papazın  24 saat içinde TC vatandaşı yapılması…).

Kuşbakışı bakılırsa meseleye; başka bir ifadeyle HRO ‘Ekünenik Patrikhane’ fikriyle birleşince Lozan’a, Tevhşd-i Tedrisat Kanunu’na ve Anayasa’daki laiklik ilkesine de aykırıdır.

ABD’NİN HADSİZLİĞİ

E. Büyükelçi Ergun’un da işaret ettiği gibi Fener Patrikhanesi ile ilgili konular önümüzdeki dönemde gündemde olacak gözüküyor. Patrikhane ile ilgili olarak yine Ergun’un “Bir Başkadır Diplomatların Dünyası” adlı kitapta yansıttığı bilgi ve anılara konunun

meraklılarının ve ilgililerinin göz atmasında yarar var. Sadece bir cümleyi alıyorum oradan:

“Fener Patrikhanesi'nin statüsünü ayrıntılarıyla çok az kişi bilir. Ortodoks aleminde tarih boyunca birden başka patrikhane kurulmuştur. Örneğin, İstanbul Fener, Moskova, Şam, Kudüs, Antakya Patrikhaneleri...”

Malum, Fener Rum Patrikhanesi İstanbul Valiliği-Fatih Kaymakamlığı’na bağlıdır. Patrikhane üzerinde ABD’nin hiçbir münasebetle tasarruf yetkisi yoktur, buna haddi de yoktur. Emperyalist buyurganlıkla Türkiye Cumhuriyeti’nin sinir uçlarıyla oynaması da asla kabul edilemez!  

SABIKALI OKUL

Kaldı ki, Osmanlı döneminde 1844’te kurulan HRO Kurtuluş Savaşı sürecinde amaç dışı kullanıldı. İşgalcilerin yanında saf tuttu. Bir bakıma sabıkalı… Atatürk de o süreçte Patrikhaneyi “fesat ve ihanet” yuvası olarak tanımladı. Lozan’da da Patrikhanenin sadece İstanbul Rumlarının ruhanisi olarak kalmasına razı olundu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte ilgili kurumların gözetim ve denetiminde olan HRO yabancı öğrencilerin çoğunluk haline gelmesiyle birlikte 1971’de kapatıldı.

RÜYA GÖRMEK SERBEST AMA TÜRKİYE'Yİ YÖNETENLER UYANIK OLURSA…

Patrikhanenin derdi, ABD’yi ve Yunan lobisini arkasına alarak “ekümenik” olmak ve dahası var; İstanbul’da tarihi yarımadada “Vatikanvari” bir bölgede hükümran dini devlet olmak!

Bizim gördüklerimizi herhalde devletin ilgili kurumları da görüyordur ve böyle bir ulusal meselede ABD’nin baskısına boyun eğilemeyeceğini de değerlendiriyordur. Yine de meseleyi hükümetin boyun eğebileceği ihtimalini dikkate alarak muhalefetin de bu konu hakkında uyanık olması şart. Kudüs’e çökenlerin, Gazze’ye göz koyanların İstanbul hevesi, arzusu olmaz mı? “Konstantinopolis” rüyası hep vardır. Paranoyaya gerek yok ama kimseye de bir sonraki, ondan sonraki adımın rüyasını gördürecek vaat vermenin alemi de yoktur.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *