İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5018 %-0.02
49,6449 %-0.1
5.739,00 % -0,24
92.259,25 %-1.38
Ara
Muhalif. ÇEVRE WWF-Türkiye: Kanal İstanbul, ekolojik felaket demek

WWF-Türkiye: Kanal İstanbul, ekolojik felaket demek

WWF-Türkiye, Kanal İstanbul Projesi'nin "ÇED Olumlu" kararına karşı çıkarak, yapılan bilirkişi raporunun doğa savunucularının uyarılarını doğruladığını açıkladı. Projenin, İstanbul’un su kaynaklarını tehdit ettiği ve ekosistemi geri dönülmez şekilde tahrip edeceği belirtildi.

KAYNAK: HABER MERKEZİ
Okunma Süresi: 4 dk

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Kanal İstanbul Projesi'ne verilen "ÇED Olumlu" kararına karşı meslek odaları, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve hak savunucularının yanı sıra vakfın da kendi davasını yürüttüğü süreçte, dosyalara ilişkin olarak açıklanan bilirkişi raporu ile ilgili bir değerlendirme yaptı. Vakıf, raporda yer alan bulguların yıllardır doğa savunucularının dile getirdiği tehlikeleri bilimsel verilerle doğruladığını belirterek, projenin İstanbul'un geleceğini geri dönülmez biçimde tehdit ettiğine dikkat çekti.

WWF-Türkiye'nin açıklamasına göre bilirkişi raporu şunları söylüyor:

Tatlı su krizi kapıda

  • Kanal İstanbul'un hayata geçmesiyle Sazlıdere Barajı ortadan kalkacak, Terkos Gölü ise ciddi tuzlanma riskiyle karşı karşıya kalacak.
  • Yeni yapılacak barajların İstanbul'un artan su ihtiyacını karşılaması mümkün görünmüyor.
  • Nüfus artışı, iklim değişikliği kaynaklı yağış düzensizlikleri ve yeni yerleşim baskısı İstanbul'un su krizini derinleştirecek.

 

Sulak alanlar ve biyolojik çeşitlilik tehlikede

  • Küçükçekmece Lagünü, Sazlıdere Barajı'nın yok olmasıyla tuzlanacak ve mevcut türlerin çoğu yaşam şansı bulamayacak.
  • Kanal güzergâhındaki lagün, Marmara Denizi ile birleştiğinde B Sınıfı Sulak Alan özelliğini kaybedecek. Bu durumda ortam tuzlu su karakterine dönüşecek, algal flora, zooplankton ve balık faunası tamamen değişecek. Kuşların göç yolu üzerindeki önemli bir sulak alan kaybedilecek.
  • ÇED raporunda İstanbul'un biyoçeşitliliğinin ev sahibi bu ekosistemlerin korunmasına dair hiçbir önlem bulunmuyor.
  • Bilirkişi raporu, ÇED Raporu'nda projenin su kaynaklarına uzun vadeli etkileri hakkında ayrıntılı etki analizleri ve koruyucu planlama önerileri sunulmadığına, su kaynaklarının korunmasına ilişkin önerilerin yeterli düzeyde detaylandırılmadığına, yeraltı su seviyesi düşüşü ve tuzlanma riskine karşı mekânsal risk haritaları, modelleme senaryoları ve önleyici müdahale planlarına yer verilmediğine dikkat çekiyor.

 

Marmara Denizi'nin kırılgan ekosistemi

  • ÇED raporunda Marmara Denizi'ndeki ekolojik riskler eksik değerlendirildi.
  • 2021'de yaşanan ve o dönemden bu yana aralıklı olarak görülmeye devam eden Marmara'daki denizel yaşamı tehdit eden müsilaj felaketine dair tek bir değerlendirme yok.
  • Balıkçılık anketleri yalnızca 12 kişiyle sınırlı tutulmuş ve Marmara'daki balıkçıların görüşleri yok sayılırken proje kapsamından en fazla etkilenecek olan Marmara'daki balıkçı barınaklarındaki tekne sayısı, aktif balıkçı sayısı ve potansiyel etkilenme düzeyine ilişkin herhangi bir veri sunulmamış. Kanal İstanbul'un neden olabileceği sosyo-ekonomik sorunlardan kaç kişinin etkileneceğine ve bu durumun nasıl yönetileceğine dair çözüm önerilerine de raporda yer verilmemiş.
  • Proje kapsamında yapılacak çalışmaların fauna ve floraya etkisini azaltmak için çeşitli önlemlerin alınacağı belirtilmiş. Nisan – Eylül döneminde balıkların yumurtlama dönemi olduğu, bu yüzden denizde tarama yapılmayacağını belirtilmiş. Fakat çalışma alanında üreme faaliyetini gerçekleştiren balıklardan bazı türler yılın farklı dönemlerinde yumurtlamaktadırlar. Tarama sürecinde bu türlerin zarar görmesi öngörülmektedir. Tehlike altındaki türler kapsamında olan Cystoseira türleri Karadeniz için, birinci derecede korunma statüsündedir (UNEP/MAP, 1999). Bu türün tarama sürecinde hem çalışma hem de etki alanında önemli derecede zarar göreceği düşünülmektedir.
  • Açılacak olan yeni kanalın en az 100 sene işlevsel kalacağı göz önüne alındığında gelecek iklim değişikliğinin yeni kanal ile Marmara Denizi'ne ve Karadeniz'e etkilerinin incelenmesi gerekmektedir. İklim değişikliği yüzünden değişecek olan her üç denizdeki tuzluluk, sıcaklık ve rüzgardaki değişimlerin nasıl bir dengeye ulaşabileceği hiçbir şekilde tartışılmamıştır.

 

ÇED raporundaki diğer eksiklikler

  • Hava kalitesi, asbest, hafriyat ve dip tarama konularında ciddi açıklar var.
  • Önemli bir bölümü kullanım dışı kalacak olan ve hayvancılık maliyetlerini artıracağına raporda yer verilen mera alanları ve erozyon ile ilgili riskler değerlendirilmemiş. ÇED, bilimsel temelden uzak ve koruma stratejileri içermeyen eksik bir rapor olarak öne çıkıyor.

 

"Kanal varsa İstanbul'un geleceği yok"

WWF-Türkiye'nin değerlendirmesine göre bilirkişi raporu net bir şekilde Kanal İstanbul'un İstanbul'un tatlısu kaynaklarını yok edeceğini, sulak alanları geri dönülmez biçimde tahrip edeceğini ve Marmara Denizi'nin kırılgan ekosistemini daha da zayıflatacağını ortaya koyuyor.

WWF-Türkiye şu çağrıyı yaptı: "İstanbul'un yaşam kaynaklarını korumak için Kanal İstanbul Projesi acilen iptal edilmeli."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *