Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu, deepfake teknolojisinin gerçeğin ve güvenin sınandığı bir dönemi başlattığını vurguladı. Ses ve görüntülerin yapay zeka ile taklit edilerek bireylerin mahremiyetinin ve toplumsal güvenliğin tehdit edildiğine dikkat çekti.
Deepfake’in iletişim ve siyaset üzerindeki etkisi
Dr. Mumcu, deepfake içeriklerin liderlerin, gazetecilerin ve kurumların sahte beyanlarda bulunuyormuş gibi gösterilmesiyle ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Özellikle siyasal iletişimde manipülasyon riski taşıdığını, ABD 2024 seçimlerinde bu tür uygulamaların görüldüğünü aktardı.
Türkiye’de deepfake kullanımı
Türkiye’de deepfake’in çoğunlukla eğlence ve parodi amaçlı içeriklerde kullanıldığını, ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere siyasetçi ve sanatçıların ses ve yüzlerinin yapay zekayla taklit edilerek sosyal medyada dolaşıma girdiğini söyledi. Bu durumun parodi ile manipülasyon arasındaki sınırı bulanıklaştırdığını belirtti.
Hukuki durum ve mevzuat
Mumcu, Türkiye’de henüz büyük bir deepfake vakası yaşanmasa da yasal düzenlemelerin önemine vurgu yaptı. Türk Ceza Kanunu, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), Dezenformasyon Yasası ve Türk Medeni Kanunu gibi mevzuatlarla deepfake içeriklere karşı hukuki yaptırımların mümkün olduğunu açıkladı. Ancak teknolojik gelişmelere paralel özel yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu belirtti.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin bu içerikleri analiz edip kamuoyunu bilgilendirdiğini, fakat teknolojinin hızına yetişmenin zor olduğunu ifade etti. Sahte videoların gerçeklerden daha hızlı yayıldığına dikkat çekti.
Dr. Batuhan Mumcu, deepfake teknolojisinin sunduğu risklerin hem bireysel hem toplumsal alanda ciddiyetle ele alınması gerektiğini, doğrulama mekanizmalarının geliştirilmesi ve özel yasal çerçevelerin oluşturulmasının önemini vurguladı.