Türkiye’de siyasi gündemin sıcak başlıklarından biri olan erken seçim tartışmaları, özellikle muhalefetin strateji arayışları çerçevesinde zaman zaman öne çıkıyor. Ancak anayasal koşullar ve Meclis aritmetiği dikkate alındığında, muhalefet partilerinin Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile birlikte hareket etmesi bile erken seçim için yeterli olmuyor.
Erken seçim için 360 vekil gerekiyor
Anayasa'nın 116. maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) erken seçim kararı alınabilmesi için en az 360 milletvekilinin “evet” oyu gerekiyor. Bu da Meclis'teki toplam 600 milletvekili üzerinden 5’te 3 çoğunluk anlamına geliyor.
Mevcut aritmetik ne söylüyor?
2023 seçimleri sonrası oluşan milletvekili dağılımına göre:
Cumhur İttifakı: AKP (268), MHP (50), YRP (5), BBP (1), HÜDA PAR (4) olmak üzere toplam 328 milletvekili
Muhalefet Bloğu: CHP (130), İYİ Parti (44), DEM Parti (57), TİP ve sol blok (10), bağımsız ve diğer küçük partilerle birlikte toplam 251 milletvekili
Bu tabloya göre muhalefet, MHP’yle birlikte hareket etse dahi:
251 (muhalefet) + 50 (MHP) = 301 milletvekili
Bu da erken seçim için gereken 360 sayısına ulaşmakta yetersiz kalıyor.
Cumhur İttifakı'ndan çözülme olmadan mümkün değil
Matematiksel olarak erken seçimin TBMM’den geçebilmesi için yalnızca MHP’nin desteği yeterli değil. Cumhur İttifakı bileşenlerinden en az 59 milletvekilinin daha muhalefetle aynı safa geçmesi ya da oylamada “evet” oyu kullanması gerekiyor.
Erdoğan’ın kararı daha olası ancak sınırlı
Erken seçim kararı, Cumhurbaşkanı tarafından da alınabilir. Ancak bu durumda Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı anayasal olarak tartışmalı hale gelir. Bu nedenle Erdoğan’ın kendi isteğiyle erken seçime gitmesi de düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.
MHP muhalefetle birleşir mi?
Teorik olarak bu mümkün olsa da siyasi gerçeklik böyle bir ittifakın oldukça düşük ihtimal taşıdığını gösteriyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, uzun süredir Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la güçlü bir ittifak sürdürüyor. Ayrıca MHP’nin ideolojik olarak özellikle DEM Parti gibi aktörlerle aynı safta yer alması bugünkü şartlarda gerçekçi görülmüyor.