Türkiye’nin veri işleme alanında önde gelen markalarından FutureBright, SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği ortaklığı ile iş hayatında beyaz yaka kadınların arayışlarını ortaya çıkaran bir araştırmaya imza attı.
Beyaz yaka kadınların günlük yaşam ve sosyal hayatta karşılaştıkları sorunları derinlemesine inceleyen araştırmada, kadınların yalnızca yüzde 27’si “Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde iyi bir noktadadır” diyor. Geri kalan yüzde 73 ise “Yok öyle bir şey” diyor.
Kadınların yüzde 42’si iş görüşmelerinde cinsiyet temelli ayrıcalıkla karşılaştığını belirtiyor. Yüzde 40’ı ise çocuk sahibi olmanın kariyer önünde engel oluşturduğunu söylüyor. Kadınların yarısı ise “Eğer ekonomik zorunluluk olmasa çalışmazdım” diyor.
Sadece maaş değil; varoluşun kendisi…
Beyaz yaka kadınlar için çalışmak yalnızca gelir kaynağı değil aynı zamanda üretken olma ve toplumda değer görme biçimi. Beyaz yaka kadınların büyük çoğunluğu “Ekonomik özgürlüğe sahip olmak beni diğer alanlarda da bağımsız kılıyor” diyor. Bu özgürlüğün çocukları için de önemli bir rol modeli olmasını çok önemsiyorlar.
Sistem erkeklere göre kurulmuş
Aynı gruba ait kadınların 4’te 3’ü çalışma hayatındaki sistemin erkeklere göre kurulduğunu, bu dünyada var olabilmek için çaba harcadıklarını söylüyor. İş hayatında varlık gösterebilmek için aynı pozisyondaki erkeklere göre daha fazla emek ve enerji harcamak zorunda kalıyorlar. Kadınlar bunun temelinde yatan ana sorunun çocuklukta başladığını, aynı evde erkek çocuklarından farklı kurallarla ve derin cinsiyet ayrımıyla yetiştirildiklerini belirtiyorlar. Yüzde 58 oranında kadın, erkek çocuklarına göre ayrımcı şekilde büyütüldüğünü söylüyor.
Sorun iş görüşmelerinde başlıyor
Beyaz yaka kadınlar mülakatlar sırasında özel hayatının sorgulanmasından şikayetçi. Yüzde 72 oranında kadın iş görüşmesine başlarken önce özel hayatının, daha sonra yetkinliklerinin sorgulandığını gözlemliyor. Genellikle ilk soru olarak medeni durumu ile başlandığını belirtiyorlar. Bir diğer sık rastlanan soru ise çocuk sahibi olup olmadığı veya ileride çocuk sahibi olmaya niyetinin olup olmadığı…
Çalışan kadınlar: Eşitlik lafta kalıyor
Beyaz yaka kadınların yaklaşık 3’te 1’i çalıştığı kurumun kadınlara karşı bilinçli olarak ayrımcılık yaptığını düşünüyor. Erkeklere kıyasla kadının ne giymesi gerektiği ciddi bir tartışma konusu haline gelebiliyor, erkek çalışanlar çoğunlukla kendilerini daha haklı olarak görüyorlar, erkek çalışanlar kadınların sözlerini kesmekte beis görmüyorlar. Ayrıca kadınlar iş yerlerinde taciz sayılabilecek bazı davranışlara maruz kalabiliyorlar. Kadın ve erkek benzer davranışı gösterdiğinde erkeklere çok daha pozitif yaklaşılıyor.
Çocuk sahibi olmak problem olarak görülüyor
10 beyaz yaka kadından 4’ü çocuk sahibi olmanın kariyerinde sorun yaratacağını düşünüyor. Terfi, ücret artışı gibi kritik kararların cinsiyet temelli olarak alındığını gözlemliyorlar. Kadınların karar alma süreçlerinde erkeklerden daha az dikkate alındığını belirtiyorlar.
Beyaz yaka kadın için mesai hiç bitmiyor
Beyaz yaka annelerin evde bakıcı bulundurma ihtimali yüzde 17. Her 3 beyaz yaka anneden 2’si çocuğunun bakımını tek başına kendisi üstleniyor. Beyaz yaka kadınların yüzde 90’ı iş yerlerinde regl izni olmadığın söylerken, regl izni olanların yalnızca yüzde 65’i bu uygulamadan faydalanabiliyor.
En çok kendine güvenmek zorunda hissediyor
Beyaz yaka kadınlar güven bunalımı da yaşıyor. Çoğunlukla çalıştığı kuruma da meslektaşlarına da güvenemiyor. Kadınlar en çok kendilerine güvenmek zorunda hissediyorlar. Yüzde 68 oranında kadın yalnızca kendisine güvendiğini vurguluyor.
İstifa etmek değil istifa ettirilmek
4 kadından 1’i bir önceki iş yerinden istifa etmek zorunda bırakılmış. Genel olarak verilen maaşın az olması ve yan hakların kısıtlı olması sebebiyle bir önceki iş yerinden ayrılmak durumunda kalarak yeni bir iş yerini tercih ediyorlar.
Yüzde 50’si ev kadını olabilirim diyor
Beyaz yaka kadınların yarıya yakını “Eşimin ya da sevgilimin ekonomik refahı yüksek olsaydı çalışmak yerine ev işleriyle veya çocuklarımla ilgilendiğim bir hayat yaşamayı tercih ederdim” diyor. Para kazanmak zorunda olduğu için çalışmaya mecbur olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 50’yi buluyor. Beyaz yaka kadınların iş hayatında genellikle mutsuz olması onları bu düşünceye sevk ediyor.
Spora, hobiye ya da dinlenmeye vakit yok
Bu kadınların yarıya yakınının kendisi için vakit ayırmaya hakkı yok. Spor yapmaya, bir hobiye zaman ayırmaya veya sosyal faaliyetlerde bulunmaya fırsat bulamıyorlar. Eşlerin ev içi işlere eşit vakit ayırmaması da bu konuda problem teşkil ediyor. Yemek hazırlamak, çocuğu okula hazırlamak, çocukla vakit geçirmek, ev/mutfak alışverişi yapmak, çamaşır yıkamak, ütü yapmak ve temizlik yapmak kadının işi olarak düşünülüyor.
Örgütlülük çok zayıf…
Beyaz yaka kadınların yalnızca yüzde 16’sı bir derneğe üye… 8 Mart gece yürüyüşüne kadınların yüzde 43’ü katılmak istiyor ancak sadece yüzde 19’u katılabiliyor. Katılmayanlar çevre baskısı ya da çevresinden bu konuda bir destek göremediği için katılmaya çekindiğini belirtiyor.
Her 2 beyaz yaka kadından 1’i Türkiye’de kadın haklarının geleceği konusunda umut taşımıyor.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Gülseren Onanç “Türkiye’de yaklaşık 10 milyon kadın istihdam ediliyor; bu rakam, çalışma çağındaki her on kadından yalnızca üçüne karşılık geliyor. Yani yedi kadın daha en işin başında çalışma hayatının dışında kalıyor. Bu 10 milyon çalışan kadının yaklaşık 4 milyonu, “beyaz yaka” olarak tanımladığımız; profesyoneller, yöneticiler, uzmanlar, bankacılar, mühendisler, akademisyenler, sağlık çalışanları ve ofis emekçilerinden oluşuyor. Bu grup, çalıştıkları kurumlara sundukları yüksek katma değerle, ekonominin sürdürülebilirliği açısından son derece kritik bir öneme sahip.
“Beyaz Yaka Kadınlar Araştırması”, tam da bu grubun iş yaşamında karşılaştığı sorunların altında yatan nedenleri anlamak amacıyla yapıldı.
Bulgularımız, derhal aksiyon alınması gereken bir aciliyet tablosu ortaya koyuyor: “Beyaz yaka kadınlar iş yaşamından uzaklaşıyor.”
Türkiye, OECD içinde kadın istihdamında en kötü üç ülkeden biri ve dünya sıralamasında da son on ülke arasında yer alıyorken, ortaya çıkan bu tablo artık alarm veren boyuttadır.
Araştırma aynı zamanda kadınların çalıştıkları kurumlara duydukları güvenin ciddi biçimde azaldığını gösteriyor; biz bu güven kaybını son derece önemsiyoruz.
Bu rapor, kadınların iş yaşamından sessiz kopuşunu durdurmaya yönelik bir çağrıdır.
Özel sektör ve kamu otoritesi, çalışma hayatındaki kadınların sorunlarına çözüm üretmek ve kaybolan güveni yeniden inşa etmek üzere acilen harekete geçmelidir. Çünkü kadınların iş yaşamında kalması bir kadın meselesi değil, Türkiye’nin demokrasi ve gelişmişlik meselesidir.” diyerek beyaz yaka kadınların sessiz çığlığını dile getiriyor.