Çoğu kişi yalnızlığı olumsuz bir durum olarak görse de, son yıllarda yapılan araştırmalar bu algının değişmekte olduğunu gösteriyor. Psikologlara göre bilinçli yalnızlık, yani kişinin isteyerek yalnız kalmayı tercih etmesi, ruh sağlığı açısından birçok fayda sağlıyor.
Psikoloji profesörü Robert Coplan, pandemi sürecinin bu farkı daha görünür hale getirdiğini söylüyor. Coplan’a göre, “zorunlu yalnızlık” birçok kişi için stres kaynağı olurken, “bilinçli yalnızlık” tam tersine bir mutluluk ve içsel güç kaynağına dönüşebiliyor.
Bu yeni yaklaşım özellikle genç kuşaklarda belirginleşiyor. ABD’de yapılan araştırmalarda Z kuşağının yarısına yakınının evliliği eski moda bulduğu ortaya çıktı. İngiltere’de ise gençlerin yalnızca yarısından biraz fazlasının gelecekte evleneceği tahmin ediliyor.
Gazeteci Nicola Slawson’ın Single: Living a Complete Life on Your Own Terms adlı kitabında da benzer bir bakış açısı sunuluyor. Slawson’a göre bekar olmak bir eksiklik değil; aksine bireyin kendi hayatını özgürce şekillendirmesi anlamına geliyor. Özellikle kadınlar arasında “kendi hayatımı kendim kurarım” düşüncesi giderek yaygınlaşıyor.
Uzmanlar, bilinçli yalnızlığın kişisel yatırım olarak görülebileceğini vurguluyor. Kişi, isteyerek geçirdiği yalnız zamanlarda kendine daha fazla odaklanabiliyor, yaratıcılığını geliştirebiliyor ve içsel huzurunu pekiştirebiliyor.
Araştırmalar insanın hem sosyalliğe hem de yalnızlığa ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Mutluluğun anahtarı ise bu iki denge arasında gizli. Bazen en büyük huzur, insanın kendiyle kaldığı sessizlikte saklı oluyor.