Beşiktaş'ın eski teknik direktörü Ole Gunnar Solskjaer, siyah-beyazlılardaki dönemiyle çarpıcı itiraflarda bulundu.
Deneyimli çalıştırıcı Stick to Football isimli Youtube programında, Manchester United'dan eski takım arkadaşları Gary Neville ve Roy Keane'nin sorularını yanıtladı.
Ünlü teknik adam Beşiktaş’ın teklifini nasıl kabul ettiğini şöyle anlattı:
"Beşiktaş teklif yapınca biraz araştırma yaptım. Kulübün tarihini biliyordum. Onlarla daha önce 2 kez konuşmuştum. Kabul etmeden önce 1 sene, sonra 6 ay önce konuşmuştum. Başka bir başkan vardı. O başkan da sonra gitti. Sonra şimdiki başkan teklif yaptı. Bir süredir futbolun dışındaydım. Çok büyük bir kulüp teklif yapmıştı. Kendi kendime 'kabul et, git ve tadını çıkar' dedim. Ben yaptığım işte iyiydim, elimden geleni yaptım. İlk sezonumuzda önemli bir form grafiği yakalamıştık ve neredeyse elemede oynamadan, direkt Avrupa'ya gitme hakkı kazanacaktık."
“Ben sakin bir adamım. Ancak onlar kazanırken çok yüksekteler”
Norveçli isim Türkiye deneyimi için ise şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye günleri 'roller coaster' gibiydi. Kesinlikle fantastikti, harikaydı. Hem iyi, hem kötü günlerde taraftarlar çok tutkuluydu. İstanbul'da yaşamak, Türkler ile bir arada olmak kesinlikle fantastikti. Ben Beşiktaş'a istikrar getirecek doğru kişi miydim emin değilim. Ya da öyle olmasını umuyordum ama olmadı..."
"Ben sakin bir adamım. Ancak onlar kazanırken çok yüksekteler, kaybettiklerinde ise çok dipteler. Ben asla ne çok yüksekte ne de çok dipte olurum. Onlar ise çok tutkulular. Örnek vermek gerekirse bir maç kazanınca parti modu oluyordu, bir maç kaybedince ise her şey bitti modu."
Roy Keane'in 'Türkiye'de teknik direktörler ortalama 6-7 ay görevde kalıyor diye bir haber okudum.' sözleri ilişkin şu açıklamada bulundu:
"Benden önceki 6-7 teknik direktörden daha uzun kaldım diyebilirim. Beşiktaş, muhteşem bir kulüp. İnsanlar muhteşem. Kesinlikle her şeyi çok sevdim Beşiktaş'ta. Stadyumdaki atmosfer inanılmaz, çılgınca. Galatasaray ve Fenerbahçe'yi evimizde yendik, inanamazsınız atmosfere. O anlarda en iyisi oluyorsunuz."
Bu iniş çıkışların ardından kırılma noktasının Lausanne maçı olduğunu ifade eden teknik adam, sorumluluğu tamamen üstlendi: “Lausanne'a kaybettik. O tamamen benim sorumluluğumdu. Benim yüzümdendi. Ligde ilk maçı kazanmıştık, sonra Avrupa'da kaybedip elendik. O maçı kaybedersem kovulacağımı biliyordum. Avrupa'da devam etmemiz gerektiğini biliyorduk.”
Solskjaer, ayrılık sürecini anlatırken dikkat çekici bir detay da paylaştı: “Aynı gün, maçtan önce başkanla öğle yemeği yemiştik. Bir önceki gece Manchester United, Grimsby'ye kaybetmişti. Ben de 'Futbolda olur böyle şeyler' modundaydım. Başkan da 'Tahtaya vuralım, umarım bizim başımıza gelmez' gibi bir şey dedi. Altı saat sonra kendimi onun ofisinde otururken buldum. Birbirimize sarıldık, 'Görüşürüz' dedik.”
Yönetim kurulunun kendisine karşı her zaman iyi niyetli olduğunu söyleyen Solskjaer, “Hepsiyle hâlâ iyi bir ilişkimiz var. Ama futbolda sonuçlar önemlidir. Kulüp için 'bu olmuyor' noktasına gelmişlerdi.” dedi.
“Bunun Adil Olup Olmadığı Önemli Değil”
Beşiktaş’tan ayrılığının adil olup olmadığı sorulduğunda ise Norveçli teknik adam, konuyu kişisel algılamadığını belirten bir yanıt verdi:
"Benim duygularım önemli değil ki. Bunu yapmak istediler, ben de tamam dedim. Problem yok. Ben Beşiktaş'taki görevi aldığımda, kulübün başarısı için onurumu ve gururumu ortaya koydum. Kendim için değil kulüp için çalıştım. Kendim için çalışmak bana göre değil. Öyle olmasa mutlulukla köşeme çekilir, emekli hayatın tadını çıkarır, TV'lerde yorum yapardım rahatlıkla. Bu rahat bir hayat olurdu. Sana güvendilerse yardım etmek için elinden geleni yapmalısın. Benim düşünce tarzım bu. Beşiktaş'tan önce de birçok kulüp teklif yapmıştı ama doğru teklifler olduğuna dair içimde bir his yoktu. Beşiktaş'ı gerçekten çok sevdim.”
Ole Gunnar Solskjær'in Kariyeri
Norveçli eski futbolcu ve teknik direktör Ole Gunnar Solskjær, özellikle futbolculuk döneminde efsaneleştiği Manchester United'daki başarılarıyla tanınır ve "Bebek Yüzlü Katil" (The Baby-Faced Assassin) lakabıyla anılır. Profesyonel kariyerine ülkesinde Clausenengen ve Molde'de başladı. 1996'da transfer olduğu Manchester United'da 11 yıl boyunca (1996-2007) forvet pozisyonunda görev yaptı, 366 maçta 126 gol attı ve oyuna sonradan girip kritik goller atmasıyla "Süper Yedek" (Super-sub) olarak da anıldı.
Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük kariyerine 2008'de Manchester United'ın rezerv takımında başladı. Daha sonra ülkesi takımlarından Molde'nin başına geçerek ilk iki sezonunda lig şampiyonluğu (Tippeligaen) yaşadı ve bir de Norveç Kupası kazandı. Cardiff City ve ikinci kez Molde'de görev aldıktan sonra, 2018'de geçici olarak başladığı Manchester United teknik direktörlüğünü 2021 yılına kadar sürdürdü. En son, 2025 yılında Beşiktaş'ta bir süre teknik direktörlük yaptı.
