Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Peker, Ağar, Rubin ve Ötesi...

Peker, Ağar, Rubin ve Ötesi...

Biliyorsunuz, yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden Sedat Peker’in bir süredir yayımladığı videolar ülke siyasetini sallamaya devam ediyor. Peker, sonuncusu olan altıncı videosunda ilginç bir söz etti. ABD’deki neo-con’ların önemli isimlerinden, yahudi asıllı Michael Rubin’in, bir yazısında kendisinden söz ettiğine dikkat çekerek, “Michael Rubin demek önemsemiş ki bu yazıda benden bahsetmiş. Yazı çok okundu. Ama sonradan ortadan kalktı” dedi.

Merak bu ya. Yazıya ulaşmaya çalıştım. Olmadı. Derken yakın bir dost gönderdi. Neo-con’lara yakın American Enterprise Institute’un önde gelen uzmanlarından da olan Ortadoğu ve Türkiye meraklısı tarihçi Michael Rubin yazıyı 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden üç ay sonra kaleme almış. Uzun olan yazının özetini çıkararak size aktardığımda bakalım ne diyeceksiniz? Doğrusunu söylemek gerekirse okurken tüylerim diken diken oldu. 

Rubin, 15 Temmuz darbe girişiminin münferit bir olay olmadığını, daha önceden tahmin edilebilir olduğunu belirttikten sonra, “Türkiye aslında iki darbe yaşadı” diyor. Rubin’e göre ilk darbe 15 Temmuz’da oldu, ardından ikincisi Erdoğan’ın yaptığı “sivil darbe”ydi.

15 Temmuz darbesinin arkasında kim olursa olsun Erdoğan’ın saatler öncesinden darbeden haberi olduğunu iddia eden Rubin, “Ama üçüncü bir darbe en şiddetlisi olabilir. Pekâlâ Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatına mal olabilir” diye yazıyor. 

Darbe girişiminin arkasında kimin olduğunun netlik kazanmadığına işaret eden Rubin diyor ki:

“Normal siyasal rekabet baskıyı azaltmak için artık kullanılamıyor. Ölümcül siyasal şiddet daha muhtemel hale geldi…”

Yazısında yeraltı dünyasının ünlüsü Sedat Peker, Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ve Susurluk Skandalı’na geniş yer ayıran Rubin “Erdoğan, Gülencileri, Kürtleri, liberalleri ve tüm siyasi rakiplerini hedef alırken sadece kendi düşmanlarını değil, Peker’i ve en yakın müttefiklerini de saf dışı bırakıyor” diyor.
Michael Rubin yazının sonunda, “Erdoğan sultan olduğuna inanabilir ama aslında çoktan yürüyen ölüye dönüşmüş olabilir” diye fikir yürüterek ardından da şu soruyu soruyor:

“Eğer Erdoğan da Türk mafyasının karanlık figürleri ve derin devlet de bu rekabetin altından kalkamazlarsa, son tahlilde Erdoğan ve Türk mafyası yegâne iki güç olarak ayakta kalırlarsa ne olur? İş restleşmeye dökülürse bu şiddetli mi olacaktır?”

Bu Türkiye gerçekten çok garip bir ülke. Sedat Peker isimli yeraltı dünyasının önde gelen bir kabadayısının bugün videoları milyonlar tarafından, televizyonda mafya dizisi izler gibi ekran başında patlamış mısır ve çekirdek eşliğinde heyecanla izleniyor. Devletin ilgili birimleri parmaklarını bile oynatmıyorlarsa bir dönem Pentagon’da da görev yapmış olan Türkiye uzmanı Michael Rubin’in beş yıl önceki kehanetleri doğru mu çıkacak acaba? 

Burada bir not da düşeyim. Michael Rubin 15 Temmuz darbe girişiminin olacağını, o tarihten aylarca önce haber veren bir yazı da yazmıştı. Rubin ayrıca, son videosunda yazdığı bu makaleye gönderme yapan Peker’e de kişisel twitter hesabından şu sert karşılığı verdi:

“Söylenmekten vaz geç. Türkiye’deki cezaevlerinde yatan siyasi tutuklu ve mahkumların her biri senden çok daha şerefli ve haysiyetli davranıyor.”

Ne desem bilemem ki? Bir zamanlar Pentagon’da üst düzey görevler yapmış bir şahıs, tutmuş sabıkalı bir kabadayıya twitter hesabından cevap veriyor. Öte yandan siyaset- iş dünyası-mafya içiçe geçmiş bir görüntü veriyor. Ülkenin savcıları adeta felç geçirmiş, hareket kabiliyetlerini kaybetmişler.
O zaman da HAYIRLI OLSUN MEFLUÇ TÜRKİYE, demekten başka elimden bir şey gelmiyor.
Geçmişler ola!

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar