İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5021 %-0.01
49,6342 %-0.11
5.742,38 % -0,18
92.569,90 %-1.356
Ara
Muhalif. M. ÖZEL Oytun Askeroğlu: “Ne kadar dijitalleşirsek dijitalleşelim, sahnede nefes alan, terleyen, duygularını anbean seyirciyle paylaşan oyuncunun yerini hiçbir şey tutamaz”

Oytun Askeroğlu: “Ne kadar dijitalleşirsek dijitalleşelim, sahnede nefes alan, terleyen, duygularını anbean seyirciyle paylaşan oyuncunun yerini hiçbir şey tutamaz”

Türkiye’nin en köklü gençlik tiyatrosu festivali olan Genç Günler, bu yıl “Gelecek, Peki Nasıl?” temasıyla 39. kez sahne alıyor. 53 ekipten 68 oyunun yer aldığı festival, sadece genç yeteneklerin üretimlerini sergilemekle kalmıyor; aynı zamanda yapay zekâ ve dijitalleşme çağında tiyatronun geleceğini tartışmaya açıyor. Biz de İBB Şehir Tiyatroları’nın değerli müdürü Oytun Askeroğlu’yla gerçekleştirdiğimiz sohbette yapay zeka ve dijitalleşmenin tiyatro üzerindeki etkilerini konuştuk.

KAYNAK: HABER MERKEZİ
Okunma Süresi: 5 dk

Oğuz Büber - Muhalif Özel

Tiyatro, kökeni Antik Yunan’da şarap ve bereket tanrısı Dionysos adına düzenlenen dini törenlere dayanan, zamanla trajedi ve komedi gibi türlerle gelişen köklü bir sanat formudur. İlk oyuncu Thespis’in sahneye çıkmasıyla sanatsal bir kimlik kazanan tiyatro, insanın kendini ifade etme ve hikaye anlatma ihtiyacıyla doğmuş; farklı kültürlerde de benzer biçimlerde ortaya çıkmıştır.  

Ritüel kökenlerinden sıyrılarak bağımsız bir sanat dali haline gelen tiyatro; toplumsal, politik ve bireysel konuları ele alan, düşündüren ve eğlendiren güçlü bir ifade aracı olarak günümüze kadar gelmiştir. Bugün hem geleneksel, hem yenilikçi biçimleriyle varlığını devam ettirmektedir.

Bu köklü sanat dalı yolculuğuna devam ederken, günümüzde insanlık, her alanda getireceği yeniliklerle hem büyük bir heyecan uyandıran hem de beraberinde önemli soru işaretleri taşıyan bir teknolojik dönüşümle, yapay zeka ile karşı karşıyadır. Peki, bu yeni ve güçlü aracın tiyatro gibi kadim bir sanata ne gibi etkileri olacak? İşte bu merak uyandıran konuyu ve yapay zekanın tiyatroya olası yansımalarını, İBB Şehir Tiyatroları’nın değerli müdürü Oytun Askeroğlu’na soracağız. 

Oğuz Büber: Sayın Askeroğlu ilk olarak ‘39. Genç Günler’ etkinliğini sorarak başlamak istiyorum. Türkiye’nin en uzun soluklu gençlik festivali olan bu etkinlikte gençleri neler bekliyor?

Oytun Askeroğlu: İsminde de anlaşıldığı gibi ön planda tabii ki gençlerimiz olacak. Bu yıl, “Gelecek, Peki Nasıl?” mottosuyla gerçekleşen 39. Genç Günler, oldukça zengin bir programla karşınıza çıkacak. Ağırlıklı olarak İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye’nin farklı şehirlerinden üniversite tiyatro kulüplerinin performanslarına tanık olacağız. Atölyeler, söyleşiler ve müzik dinletileriyle dolu bu etkinlik dizisi, aslında hepimizin zihnini kurcalayan bir soruya odaklanıyor: Gelecek nasıl şekillenecek? Yapay zekadan distopik senaryolara uzanan geniş bir çerçevede, geleceğin belirsizliğini odağına alan bu tema, sanattan teknolojiye, mesleklerden insan-robot ilişkisine kadar pek çok alanda yaşanan dönüşümleri tartışmaya açıyor. Genç Günler, bu değişimin kalan soru işaretlerini sanat aracılığıyla görünür kılıyor diyebiliriz. 

O.B: Yapay zeka ve dijitalleşmenin sanat dünyasını hızla dönüştürdüğü bir dönemdeyiz. Şehir Tiyatroları özelinde ve genel olarak Türk tiyatrosu açısından dijital dönüşümün gelecekte yapacağı etkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu dönüşüm sizin için daha çok bir fırsatı mı, yoksa bir tehdidi mi ifade ediyor?  

O.A: Heyecan verici ve bir o kadar da üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konu bu. Neyle karşı karşıya olduğumuzu belirtmek için şu örneği vermek istiyorum. Osmanlı döneminde birçok hattat vardı ve kitaplar, eserler, yazılı metinler onlar aracılığıyla çoğaltılırdı. Hatta okuma yazma bilmeyenler mektup ve dilekçe gibi metinleri hattatlara yazdırırlardı. Yani Osmanlı’da oldukça önemli bir yeri vardı bu meslek grubunun. Ve matbaa gibi çağın ötesinde bir icatın ise hattatlar işsiz kalacak diye olabildiği kadar geç geldiği söylenir. Demem o ki, istediğiniz kadar değişime, teknolojiye direnin olması gereken sonunda olacaktır. İnkar etmek sizi ancak daha dezavantajlı duruma getirir.  

Tabii ki yanı sıra, tiyatronun o 'canlı' ve 'biricik' özünü kaybetme endişesi, teknolojinin sanatı domine etme potansiyeli gibi konular da göz ardı edilmemelidir. 

O.B: Yapay zekanın oyun yazarlığı, reji veya sahne tasarımı gibi yaratıcı süreçlere dahil olması hakkında fikriniz nedir? Teknolojinin, tiyatronun ruhuna gölge düşürmesi riskine karşı nasıl bir duruş sergilenmeli?

O.A: Yapay zekanın yaratıcı süreçlerde bir 'ilham perisi' ya da bir 'beyin fırtınası ortağı' olabileceğine inanıyorum. Örneğin, bir yazarın farklı olay örgüleri geliştirmesine veya bir tasarımcının hiç düşünmediği görsel konseptler üretmesine yardımcı olabilir. Ancak, insan duygusunun, deneyiminin ve sezgisinin yerini alması mümkün değil kanımca.  

Tiyatro ruhunu korumanın yolu, teknolojiyi her zaman insanın ve hikayenin hizmetine sunmaktan geçiyor. Ne kadar dijitalleşirsek dijitalleşelim, sahnede nefes alan, terleyen, duygularını anbean seyirciyle paylaşan oyuncunun yerini hiçbir şey tutamaz. Bizim duruşumuz, teknolojiyi bu canlılığı desteklemek, hikayemizi daha güçlü anlatmak için bir enstrüman olarak kullanmak. Eğer bir teknoloji, insan temasını zayıflatıyor, seyirciyle oyuncu arasına bir duvar örüyorsa, o zaman o teknolojiyi sorgulamamız gerekir. 

O.B: Canlı yayınların veya kaydedilmiş sahne performanslarının dijital platformlarda sunulmasına nasıl bakıyorsunuz? Bu durumun engelli bireylerin ve coğrafi olarak uzakta olanların tiyatroya erişimine olanak tanıması konusundaki fikriniz nedir?

O.A: Özellikle İstanbul dışında yaşayan ya da çeşitli nedenlerle tiyatroya gelemeyen seyirciler açısından harika bir araç gibi düşünebiliriz. Pandemi süreçleri gibi olağanüstü dönemler için de kurtarıcı bir durum olacaktır bu. Fakat burada dengeyi nasıl kurduğumuz çok önemli. Dijital gösterimler, canlı sahne performanslarının yerini tutmamalı, tamamlayıcı bir unsur olarak yer almalı.  

Sinema salonlarının yerini dijital platformların aldığı bu dönemde bizim en büyük önceliğimiz tabii ki; ‘salonda olma’ deneyimi, o eşsiz atmosferi ve enerji korumaktır.

Dezavantajlı bireyler açısından düşünürsek de dijitalleşmenin en önemli avantajlarından biri diyebiliriz buna. Çevrimiçi alandaki gösterimlerde alt yazı, sesli betimleme gibi özelliklere yer verilerek işitme ve görme engelli sanatseverleri tiyatroyla buluşturabiliriz. Uzak coğrafyadan erişim açısından bakarsak; Anadolu’nun bir köyündeki tiyatro meraklısının İstanbul’da sergilenen bir oyunu izleyebilmesinin düşüncesi bile güzel. 

O.B: Son olarak şunu sormak istiyorum. Tüm bu teknolojik gelişmelere rağmen tiyatronun insanlık için vazgeçilmez kılan temel değerleri nelerdir ve bu değerler dijital çağda nasıl ön plana çıkarılabilir?  

O.A: Tiyatronun vazgeçilmez kılan temel değerleri; canlılık, bir aradalık, empati kurma, hikaye anlatma ve insanın insanla doğrudan kurduğu o samimi bağdır. Bir salonda, yüzlerce farklı insanla aynı anda aynı duyguyu paylaşmak, aynı hikayeye tanıklık etmek eşsiz bir deneyimdir. Dijital çağda bu değerler daha da kıymetli hale geliyor çünkü dijital dünya bizi ne kadar birbirimize bağlasa da bazen yalnızlaştırabiliyor. Tiyatro ise bu yalnızlığa bir panzehir olabilir. Teknolojiyi, bu temel değerleri gölgelemek için değil, tam tersine daha fazla insana ulaştırmak ve bu deneyimi daha da derinleştirmek için bir araç olarak kullandığımızda, tiyatro her çağda olduğu gibi bu çağda da vazgeçilmez olmaya devam edecektir. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *