Muhalif. Özel / Hülya Özmen
Kadın Partisi Genel Başkanı Benal Yazgan, İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in 6 yaşındaki kızını 29 yaşındaki tarikat üyesine sözde evlendirme yoluyla ‘sunması’ olayına karşı Anayasal güvenceyi gündeme taşıdı. “Evlenme yaşının en az 18 olması gereği Anayasada yer almalı’ diyen Yazgan, çocuk yaşta evliliklerin dinen olağan olduğu konusunda halka yanlış bilgilerin camilerde imamlar tarafından adeta köpürtülerek anlatılmasının beyinlerin yıkandığına dikkat çekti. Yazgan, “İktidar, oy uğruna bulundukları mevkilerden ayrılmamak adına 6 yaşında bir kız çocuğunun, bir tarikat müridine adeta “sunulması” karşısında “din düşmanlarının iftirası” diyerek işi başkalarına mal etmeye çalışıyor” açıklaması yaptı.
Lanzarote Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa uyarısı
İktidarın Anayasa değişikliğini Türkiye’yi ayağa kaldıran bu istismar olayı sırasında Meclis’e sunduğuna dikkat çeken Yazgan, ‘ikiyüzlülük’ eleştirisinde, “Bir yandan ailenin öneminden bahsederek bunu anayasa hükmüne bağlamaya çalışırken, öte yandan tarikat yurtlarında kalan çocuklara yapılan taciz ve tecavüzler ile tarikat içerisinde çocuk yaşta kız çocuklarının evlendirilmesi konusunda sessiz kalarak müthiş bir iki yüzlük sergiliyor” dedi. Yazgan, “Hukuka aykırı bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarılmasını talep edenler istediklerini elde edince bu defa hedefi büyüterek, çocukları cinsel istismar ve sömürüden korumayı amaçlayan Lanzarote Sözleşmesi’ni ve 6284 Kadına Karşı Şiddet Yasasının da kaldırılması için kolları sıvadılar” açıklaması yaptı.
Kadın Partisi Genel Başkanı Benal Yazgan, Muhalif’e son gelişmeleri değerlendirdi.
Tarikatler +cemaatler + iktidar = Kadına ve çocuğa istismar ve tecavüz
İşte erkek egemen toplumun yarattığı korkunç üçgen!
Din adına diyerek, erkeklerin uydurduğu ve sapıklık derecesinde bir bel altı iştahı! Uzun saçlı sakalsız bir erkek gördüğünde bile neredeyse kabaran iştah!
Bir aile düşünün ki kendi kızlarının cinsel istismarına yardım ve yataklık ediyor ve tüm ülke bunu konuşuyor ama sadece konuşuyor sanki çocuk istismarı bir ilkmiş gibi.
Üstelik tam da bu sırada AKP aile birliği adı altında Anayasa değişiklik teklifini Meclis’e getiriyor. Bir yandan ailenin öneminden bahsederek bunu anayasa hükmüne bağlamaya çalışırken, öte yandan tarikat yurtlarında kalan çocuklara yapılan taciz ve tecavüzler ile tarikat içerisinde çocuk yaşta kız çocuklarının evlendirilmesi konusunda sessiz kalarak müthiş bir iki yüzlük sergiliyor.
Hukuka aykırı bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarılmasını talep edenler istediklerini elde edince bu defa hedefi büyülterek, çocukları cinsel istismar ve sömürüden korumayı amaçlayan Lanzarote Sözleşmesi’ni ve 6284 Kadına Karşı Şiddet Yasasının da kaldırılması için kolları sıvadılar.
İktidar, oy uğruna bulundukları mevkilerden ayrılmamak adına 6 yaşında bir kız çocuğunun, bir tarikat müridine adeta “sunulması” karşısında “din düşmanlarının iftirası” diyerek işi başkalarına mal etmeye çalışıyor.
UNFPA Çocuk Yaşta, Erken ve Zorla Evliliklerin Önlenmesi Temel Bilgiler Rehberine bakıldığında , istismara uğrayan çocukların sadece vücut bütünlükleri saldırıya uğramış olmuyor, ayni zamanda onların yaşam, güvenlik, eğitim, sağlık haklarını ihlal ettiği, özgürlüklerini yok saydığı, kız ve erkek çocuklar arasındaki eşitsizlikleri derinleştirdiği görülmüştür.
Çocuk yaşta zorla evlendirilen kız çocuklarında ortaya çıkan olumsuz sonuçlar nelerdir?
Eğitime erişim :Kız çocuğunun erken yaşta evlilikle birlikte eğitim hayatından kopması, meslek edinmesi ve çalışması ciddi bir engel olarak önüne çıkıyor. Bu durumda bir gelir temin edemediğinden eşine veya ailesine bağımlı bir durumda kalıyor.
UNICEF, 2018; aktaran UNFPA, 2021 verilerine göre;
Tüm bu olumsuzluklar, sadece genç kızları ve kadınları değil, onların çocuklarını da etkilemektedir. Eğitimsiz kız çocuklarının 18 yaşında evlenme olasılığı, ortaokul seviyesinde veya daha yüksek eğitim almış kızların 3 katıdır. Eğitim almamış kadınların (20- 24) %60’ından fazlası 18 yaşından önce evlenmiştir.
Fiziksel şiddet : Küçük oldukları için fiziksel ve ruhsal şiddete maruz bırakılma riski taşıyorlar, çocuk yaşta evlenen kız çocukları diğer yaş gruplarındaki kadınlara göre fiziksel şiddete 2 kat, cinsel şiddete ise 3 kat daha fazla maruz kalmaktadırlar (Malatyalı, 2014).
Fiziksel Sağlık açısından erken gebeliğe bağlı annenin veya bebeğin sağlık sorunları, çok sayıda düşük veya doğum esnasında ölüm riski taşıyorlar
Ruhsal Sağlık: erken ve zorla evlendirilen çocuklarda travma, depresyon, intihar teşebbüs, sosyal hayattan çekilme gibi riskli davranışlarda bulunma durumları sıkça görülüyor (UNFPA, 2021).
Çocukluk ve ergenlik dönemini yaşamadan birden “küçük yetişkin” oluyorlar .Bu durum o yaşta bir kız çocuğunun taşıyamayacağı pek çok sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Akranları sokakta oynarken o bu yükün altında eziliyor ve sosyalleşme açısından akranlarından çok gerilerde kalıyor.
Çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler önlenebilir mi, nasıl?
İlk yapılması gereken Diyanet işlerinin bu konuyu içselleştirmesi gerekmektedir. Zira bu çocuk yaşta evliliklerin dinen olağan olduğu konusunda halka yanlış bilgiler camilerde imamlar tarafından adeta köpürtülerek anlatılmakta ve adeta beyinler yıkanmaktadır.
İkincisi Diyanet işleri Başkanlığına ve devlet tarafından isimleri bilinen (ki hepsi biliniyor) tarikat ve cemaatlere Türkiye’nin laik bir devlet olduğu ve herkesin yasalara uymak zorunda olduğu konusunda uyarılar yapılmalı ve uymayanlar hakkında mevcut yasalara göre cezalandırılma yoluna gidilmelidir.
Diğer yandan yapılması gerekenlerin öne çıkanları;
· Çocukları evlenme yaşının en az 18 olması gereği anayasada yer almalı
· Çocuk yaşta, erken ve zorla evliliklerin de önlenmesi için ciddi siyasi bir tutumla birlikte ilgili kurumlar arası ortak programlara ve işbirliğine önem verilmeli ve birlikte çalışma isteğinde ve kararlılığında olunmalıdır.
· Toplumun tamamını kapsayacak şekilde konuya dikkat çeken ve farkındalık yaratacak politikalar ve projeler üretilerek hayata geçirilmelidir.
· Üretilecek olan bu politika ve projelerde; 18 yaş altı olanların çocuk olduğu ve medeni yasaya göre 18 yaş altı evliliklerin her nedenle olursa olsun izin verilmeyeceği halkın anlayacağı bir dille anlatılmalı. Burada Diyanetin iş birliği çok önemlidir.
· Bu konuda gerek yazısal gerekse görsel basının da dikkati çekilmeli kullandıkları dil ile işledikleri konular ve özellikle çok seyredilen dizilerde konunun hassasiyetine özen gösterilmesi gereği anlatılmalı ve dikkatle takip edilmelidir. Çocuk hakları konusunda program yapmaları teşvik edilmelidir.
· Ana okullarından itibaren çocuklara kendi hakları anlatılmalı, velilere de çocuk hakları ile ilgili seminerler verilmeli, broşürler dağıtılmalıdır.
· Çocuk hakları ile ilgili kamu spotları çok sık bir şekilde TV’lerde yayınlanmalıdır.
· Ve bütün bu yapılacak olanlar sürdürülebilir olmalıdır.
· Yapılacak olan çalışmaların kaynağı ;
BM Çocuk Haklarına Dair özleşme, 1989 ve Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi Lanzarote, 25.X.2007
Faili kim olursa olsun, çocukları cinsel suistimale ve cinsel istismara karşı koruma ve mağdurlara yardım etme ortak gayesine etkin bir biçimde katkı sağlamaya kararlı olarak;
Çocukların her türlü cinsel suistimali ve cinsel istismarıyla mücadelenin önleyici, koruyucu ve ceza hukukuna ilişkin yanları üzerinde odaklanan kapsamlı bir uluslararası belgenin hazırlanması ve özel bir izleme mekanizmasının oluşturulması ihtiyacını göz önüne alarak,
Aşağıdaki hususlarda anlaşmaya varmışlardır:
Madde 4 – İlkeler
Tarafların her biri çocukların her türlü cinsel suistimalini ve cinsel istismarını önleyecek ve çocukları koruyacak gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır
Şimdi toplum gerekli yasal ve diğer tedbirlerin alınmasını acilen iktidardan beklemektedir.