Muhalif Analiz – Oğuz Büber
Moda da, tıpkı doğa gibi fizik kurallarına uyar. Buna ‘yükselen her şeyin inmesi gerektiği’ kuralından daha iyi bir örnek de bulamayız. Bu durum etek boyları için geçerli olduğu kadar, sneaker'lar için de geçerliliğini kanıtlamıştır. 2017'de Balenciaga Triple S ile başlayan "baba ayakkabısı" çılgınlığı, ayakkabıları o kadar saçma bir şekilde büyüttü ve kabalaştırdı ki, oradan gidilebilecek tek bir yer kalmıştı: geçmişe ve inceye…

Nitekim, geçtiğimiz aylarda dev sneaker döneminin sonunun geldiğini ve retro tarzın geri dönüşünü ilan ettiğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yüzyılın ortasında piyasaya sürülen o ince hatlı ayakkabıların...
Ancak işin aslı, bu döngünün en az beş yıl önce başladığı yönünde. Hermès'in yeni erkek giyim tasarımcısı Grace Wales Bonner, 1949 üretimi klasik salon ayakkabısı Samba'yı yeniden yorumlamayı denediğinde, moda dünyası bu işe bayıldı, ayakkabı yok sattı ve Adidas elinde potansiyel bir altın madeni olduğunu anladı. Adidas, "sınırlı sayıda" etiketinin gücünü kullanarak farklı renk kombinasyonlarını piyasaya sürmeye başladı.

Samba çılgınlığı 2022'de zirveye ulaştı. Alışveriş platformu Lyst'e göre, o yıl ayakkabı aramaları yüzde 350 arttı. Bu durum, en azından eski İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ın Downing Street'te Samba'larıyla fotoğraflanıp tüm havayı bozmasına kadar sürdü.

Yine de Samba'nın bu başarısı, sadece ince ayakkabıların değil, tüm arşivin kapısını açtı. Markalar, tozlu raflarında ne varsa indirmeye başladı.

Tabii ki, Nike Cortez (1972) ve Onitsuka Tiger Mexico 66 (1966) gibi ince klasikler geri döndü. Ancak asıl sürpriz, trendin 90'lar sonu ve 2000'ler başına, yani Y2K estetiğine kaymasıyla yaşandı. Markalar sadece koşu ayakkabılarına değil, futbol miraslarına da daldılar.
Bu noktada, sahadan sokağa beklenmedik bir transfer gerçekleşti. Adidas, Zinedine Zidane ile özdeşleşen ikonik Adidas Predator serisinin (özellikle 1998 Accelerator veya 2002 Mania modelleri) yeniden yorumlarını piyasaya sürdü.

Aynı dönemde Nike, Ronaldinho'nun ayaklarında sihir yaratan ve o asimetrik bağcıklarıyla hemen tanınan Nike Total 90 (T90) estetiğini geri getirdi.

Birdenbire, bu "kaba" ve agresif görünümlü kramponlar, "Blokecore" veya "Terrace" (taraftar) olarak bilinen, bol futbol formaları ve eşofman altlarıyla kombinlenen bir alt kültürün üniforması haline geldi.
Trend artık sadece "ince ve zarif" (Samba) olmakla ilgili değil, aynı zamanda "nostaljik ve karakterli" (Predator, T90) olmakla da ilgiliydi. Bu dalgaya Puma Speedcat (1999) ve hatta 2010'ların "teknik" koşu ayakkabısı Nike Zoom Vomero 5 de katıldı. Arşiv resmen yağmalanıyordu.
Larroudé gibi markalar da retro esintili kendi ince modellerini çıkardı. Bunu yapmalarının sebebi de bir loafer'ın şıklığına, ama bir sneaker'ın rahatlığına sahip bir ayakkabı üretmek istemeleriydi.
Retro akımın yükselişi, geniş paçalı pantolonlar ve uzun eteklerin geri dönüşüyle de doğrudan bağlantılı. İşte burada bir ayrım ortaya çıkıyor:
İnce Retrolar (Samba, Cortez): Geniş pantolonların altında zarif bir denge unsuru oluşturuyor.
Karakterli Retrolar (Predator, T90): Bu ayakkabılar "moda kurbanı" gibi görünmüyor çünkü artık kaba Balenciaga'lar gibi "her şeyin altına" giyilmiyorlar. Kendi özel estetikleri (Blokecore) içinde, bol giysilerle bilinçli bir stil tercihi olarak kullanılıyorlar.
Amaç, her şeyde olduğu gibi, doğru dengeyi yakalamak.
Peki, bu retro anı kalıcı olacak mı? Larroudé, Stella modelinin her ay yok sattığını ve artık koleksiyonun temeli olduğunu söylüyor.

Bu durum, retro tarzın sneaker trend eğrisinin zirvesinde kalmaya devam edeceği anlamına gelmese de (muhtemelen o zirveyi aştı), "retro"nun artık tek bir model olmadığını gösteriyor. Retro stil, sneaker dünyasının "düz paça kot pantolonu" haline geldi: Hangi dönemin nostaljisini yaşamak isterseniz isteyin (ister 1960'ların zarafeti, ister 2000'lerin agresif futbol estetiği), sizin için mutlaka bir seçenek var…