Pusula Yayınevi etiketiyle yayımlanan kitap, ateşin doğada, mitolojide ve insan ruhunda taşıdığı evrensel anlamlar etrafında kurgulanmış; Kibele’nin bereketinden Şahmeran’ın sırrına, Gılgamış’ın ölümsüzlük arayışından Nartugan’ın ışığa uzanan umuduna kadar birçok güçlü tema etrafında şekilleniyor. Kitap, Anadolu’nun efsanelerini sadece birer tarihi anlatı olarak değil, aynı zamanda insanın kendini keşfetme serüveninin evrensel birer aynası olarak sunuyor.
Yazarımız Yusuf Kanlı, eserinde tarih, mitoloji ve felsefeyi ustalıkla harmanlarken, okuyucusunu da aktif bir katılımcı haline getiriyor: Ateşin etrafında toplanan karakterlerle birlikte sorular soruyor, doğanın fısıltılarını dinliyor, insanın zamana karşı direnen hikâyesini keşfe çıkıyor.
Anadolu’nun sıcak rüzgarları, kadim söylenceleri ve unutulmaz efsaneleriyle yoğrulan Anadolu Ateşi, sadece bir okuma deneyimi değil, ruhu besleyen ve düşündüren bir içsel keşif yolculuğu sunuyor.
Yarım yüzyıla yaklaşan gazetecilik kariyerinde haberden diplomatik analizlere, akademik yayınlardan mülakatlara kadar pek çok alanda imzası bulunan Yusuf Kanlı, bu kez kalemini kişisel ve kültürel belleğin izini sürmeye adıyor. Anadolu Ateşi, yalnızca mitolojik figürlerin anlatıldığı bir kitap değil; aynı zamanda insanın kendine sorduğu temel sorulara verilen içten cevapların toplamı.
Gazeteciliğin temel etik ilkelerini bir yaşam kılavuzu gibi benimsediğini vurgulayan Kanlı, “İster birkaç paragraflık bir haber, ister kapsamlı bir analiz olsun; yazdığım her metinde okura ve içeriğe karşı sorumluluk duydum. Bu kitap da aynı hassasiyetle kaleme alındı” diyor.
Mücadeleyle geçmiş bir meslek hayatının sessiz dönüm noktası
Anadolu Ateşi, yazarın ilk kişisel kitabı olsa da, Kanlı’nın uzun yıllara yayılan entelektüel birikiminin süzülmüş hali olarak değerlendiriliyor. Terörle mücadeleden Kıbrıs meselesine, medya özgürlüğünden uluslararası hukuk tartışmalarına kadar çok sayıda akademik yayında bölümleri bulunan Kanlı, bu kez sözünü daha sade ama daha içsel bir yerden kuruyor.
“Kendimi anlatmak gibi bir iddiam olmadı,” diyen Kanlı, kitabın asıl derdinin birlikte düşünmek, geçmişe kulak vererek bugünü anlamaya çalışmak olduğunu belirtiyor. Kitabın dili de bu anlayışın bir yansıması: gösterişsiz ama yoğun, sade ama çok katmanlı.
Mitlerle yüzleşmek, sembollerle kendini tanımak
Şahmeran, Kibele, Prometheus gibi figürleri sadece efsane değil, günümüz insanının içsel çatışmalarının sembolleri olarak değerlendiren Kanlı, “Bu karakterler aslında bugünü anlamaya çalışırken sırtımızı yasladığımız kadim metaforlar” diyor. Kitapta Jung’un arketip teorisinden, Anadolu’nun ağıtlarına kadar geniş bir düşünsel arka plan hissediliyor.
Okur, bu anlatılarla yalnızca bir geçmişe değil; kendi özüne, hatta kendi çıkmazlarına da ayna tutuyor. Kanlı’nın ifadesiyle, “Bugünün insanı da tıpkı Şahmeran gibi güven arıyor, Prometheus gibi gerçeği söylemenin bedelini ödüyor.”
“Birlikte düşünmeye, sessizlikte yankı bulmaya çağrı”
Yusuf Kanlı, kitabın bir cevaplar silsilesi değil, bir sorgulama daveti olduğunun altını çiziyor. “Eğer kitabı kapattığınızda içinizde bir kıvılcım yanıyorsa; bir hatıra, bir soru, bir sessizlik kalıyorsa, o zaman bu kitap amacına ulaşmıştır,” diyor.
Anadolu Ateşi salt anlatmıyor; aynı ateşin etrafında oturuyormuş hissi uyandıran bir atmosfer kurarak, okuru da düşünce sürecine dahil ediyor.
Kıbrıs’a bir vefa ve yeni kitap sözü
Yusuf Kanlı’nın bir sonraki kitabı şimdiden merak konusu. Şu anda Yitik Zamanın Efsaneleri başlığı altında yeni bir çalışmaya başlayan yazar, ayrıntılara girmeden, bu sürecin de bir içsel sorgulamanın devamı olduğunu söylüyor.
Ancak Kanlı için esas önemde olan başka bir proje daha var: Kıbrıs.
“Ben Gönyeliliyim. Genç yaşta Barış Harekâtı’nda görev aldım. Sonrasında da gazeteci olarak hep takip ettim, yazdım, inandım,” diyen Kanlı, rahmetli Rauf Denktaş’ın kendisi için söylediği “Sen kaleminle mücahitlik yapıyorsun” sözünü onurla taşıdığını ifade ediyor. Bu deneyimi ve birikimi “hem bir vefa hem de tarihsel sorumluluk” duygusuyla yazıya aktarmaya hazırlanıyor.
Anadolu Ateşi, yalnızca geçmişin efsanelerini değil, bugünün insanını da anlatıyor. Yusuf Kanlı’nın içtenliği ve yazıya duyduğu sadakat, bu kitabı gösterişsiz ama etkileyici bir metne dönüştürüyor.