Bir yükseliş ve çöküş hikayesi
Bu yazımda sizleri 2000 yıl geriye, Roma İmparatorluğu’na götürmek istiyorum. Biraz tarihi hatırlayıp neler olduğunu, neler yaşandığını görelim.
Roma’nın üçüncü imparatoru olarak bilinen Caligula ya da gerçek adıyla Gaius Caesar Germanicus. Caligula, ikinci imparator Tiberius’un yeğeni ve manevi oğlu olarak dünyaya gözlerini açtı. Babası komutan Germanicus Caesar’la birlikte hep askerlerin arasında büyüdüğü ve küçük yaşından itibaren askeri üniforma giydiği için adı Caligula’ya (patikli asker) çıktı.
Üç kız ve iki erkek kardeşi olan Caligula ilerleyen yıllarda iki erkek kardeşinin saray entrikaları yüzünden öldürülmelerine tanıklık edecekti.
Caligula’yı koruma altına almak isteyen İmparator Tiberius onu hiç yanından ayırmıyordu. Öyle ki Capri adasına inzivaya çekildiğinde Caligula’yı da yanında götürmüştü. Yıllarca manevi babasının yanında yaşayan Caligula’nın ilk gençlik yıllarında son derece düzgün bir delikanlı olarak bilindiğini tarihçiler yazıyor. Ancak kimi tarihçilere göre ise Caligula, eskiden beri dost olduğu bazı komutanların yönlendirmesiyle Tiberius’un ölümünde rol alıyor. Komutanlar Caligula’nın gençliğinden de yararlanarak onu kukla gibi parmaklarında oynatabileceklerini düşünerek M.S.37 yılında Roma İmparatorluğu tahtına çıkarıyorlar.
Tarih kitaplarının yazdıklarına göre Caligula “her türlü yetkiye sahip, astığı astık, kestiği kestik imparator” olarak 25 yaşında tahta çıkışının ilk aylarında halka yakın, halkın dertlerine çözüm arayan bir yönetici imajı çiziyor. Ancak ilerleyen zamanlarda ülke kalkınmasının sadece inşaatla olabileceği sanısına kapılıp hazine paralarını amfitiyatrolar, çarşılar, lüzumsuz binaların yapımına harcıyor. Aradan bir kaç yıl geçip “çıraklık” dönemini geride bıraktıktan sonra güç zehirlenmesine kapılıyor. Kendisini Tanrı gibi görmeye başlıyor. Çevresindeki herkesin kendisine biat etmesini istiyor. Hatta egemenliği altındaki Kudüs’e dev bir heykelinin dikilmesi için harekete geçiyor. Ancak dönemin Kudüs valisi Herod Agrippa yöre halkının tepkilerinden çekinerek Caligula’yı zor bela bu sevdadan vaz geçiriyor.
Caligula, artık tahtta iyice “piştiği”ne inanmıştır. Britanya’ya savaş açmaya kalkışıyor. Ancak son anda ordularını durduruyor ve askerlere okyanus kıyısındaki deniz kabuklarını toplamaları emrini veriyor. Ardından da “İşte, bunları ganimetleriniz kabul edin,” diye kahkaha atıyor. Tam o sırada Caligula bilinmeyen ağır bir hastalık geçiriyor. Ondan sonra da iyice çığırından çıkıyor. Senatörlerini aşağılıyor. Bir domuz kurban etme töreni sırasında elindeki baltayı tam domuzun boğazına götürürken yanındaki rahibin kafasını kesiyor.
Caligula’nın ahlaken de çok düşkün olduğu, sefih bir hayat sürdüğü kayıtlarda var. Bu kayıtlara göre Caligula üç kızkardeşiyle de ensest ilişkiye girmiştir.
MALA MÜLKE ÇÖKEN EPİLEPSİ HASTASI
Kimi tarihçilere göre doğuştan epilepsi (sara hastalığı) hastası olan Caligula’nın bu rahatsızlığı iyice depreşmeye başlamıştır. Zaman zaman yere düştüğü, ağzından köpükler saçıldığı, kendine geldiğinde iyice zıvanadan çıktığı anlatılmaktadır.
İmparatorluğunun orta yıllarında Caligula yakını bazı iş adamlarına her türlü imkanı sağlayarak onları zengin etmeye başlamıştır. Ancak bu iş insanları çok fazla zenginleşip servetlerine servet katmaya başladıklarında Caligula bunları bir kararla yaka paça tutuklatıp zindana attırır, servetlerine çöker, karılarına, kızlarına el koyar.
Bu aşamadan sonra Caligula’yı zapt etmek mümkün olmaz. Çok sevdiği bir atı vardır. Incitatus (rüzgar kanatlı diye tercüme edilebilir) isimli atının koşumlarını altından yaptırıp, değerli taşlarla süsletir. Hatta bazı akşamlar atını sarayında yemeğe ağırlar. Bir rivayete göre bu çok sevdiği atı senatör yapmak ister. Ancak tarihçilere göre bu söylentiden öteye geçmez. Deli zekasına sahip olmakla bilinen Caligula senatörlerini aşağılamak için atını senatör yapmak istediği gibi bir kara mizaha baş vurmuştur.
Takvim M.S. 40 yılını gösterdiğinde Caligula Roma çevresindeki bölgelere akınlar düzenlemekte, askerlerine her türlü talanı yaptırmaktadır. Bu arada halk artık bu manyak diktatörden bıkıp usanmıştır. M.S.41 yılına gelindiğinde Caligula en yakın korumaları tarafından öldürülür.
Tarih dersimiz böyle. Umarım keyifle okumuşsunuzdur.