İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5444 %0.06
49,6681 %0.03
5.770,25 % 0,30
91.962,65 %-1.177
Ara

“Tom Barrack’ı azledin”

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
“Tom Barrack’ı azledin”

Washington mahfillerinde son günlerde ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack aleyhinde sesler yükselmeye başladı. Zamanının çoğunu ya Şam’da Suriye’nin geçici lideri Ahmet El Şara ve sahada Suriye Demokratik Güçleri (SDG) elemanları ya da Türkiye’deyse İstanbul Boğazı’na nazır köşkünde geçirdiği, Ankara’ya çok zorunlu olmadıkça uğramadığı bilinen Barrack bu kez de uzun bir yazının konusu oldu.

Yazıyı yazan, Washington merkezli, Demokrat Parti’ye yakın American Enterprise Institute’un Ortadoğu uzmanlarından Michael Rubin. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a olan hoşnutsuzluğuyla da bilinen Rubin yazısında zehir zemberek ifadeler kullanıyor. “Barrack Erdoğan’ın Kuklası Oldu” başlıklı yazıyı okuyalım:

“Devlet adamları ve diplomatlar, iş başarıya gelince hemen üstlenirler ancak fiyaskonun sorumluluğunu alan çok azdır. Şu tarihe kadar bizim Dışişleri Bakanlığı, bir zmanlar NATO’daki en güvenilir ortak olan Türkiye’nin nasıl kaybedildiğinin hesabını vermiyor.

“Türkiye’nin müttefikten hasma dönüşmesinin nedenleri pek çok. Gerek Cumhuriyetçi gerekse de Demokrat Parti yönetimleri Türkiye’nin başındaki Recep Tayyip Erdoğan konusunda hep yanıldılar ve geçekleri görmediler. Hatırlatırım: Zamanın Başkanı George W. Bush Ankara’da, o zaman Başbakan olan Erdoğan’la ilgili şu övgü dolu cümleleri telaffuz etmişti: ‘Hem Müslüman olup hem de demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özgürlüklere saygılı örnek bir ülke olmanıza hayranım.’

“Gene eski Başkanlardan Demokrat Barack Obama, Erdoğan’ı en güvendiği dostları listesinin başına eklemiş, kızlarının yetişmesinde ondan akıl alacak kadar sağ duyusuna güvendiğini söylemişti. Ancak, Obama Erdoğan rejimi altında kadın cinayetlerinin yılda yüzde 1400 oranında arttığını göz ardı etmişti. Şimdiki Başkan Donald Trump da ilk görev süresinde yaptığı konuşmada ,’Türk halkı için müthiş işler yapıyorsunuz,’ demişti. Oysa enflasyon almış başını gitmiş, Türk lirası serbest düşüşe geçmiş, Türkiye’deki cezaevleri mahkumlarla hıncahınç dolmuştu. “

ABD’deki yönetimlerin Erdoğan’ın yaptıklarına göz yumduğuna işaret edilen yazı şöyle devam ediyor:

“Bir de Ankara’ya gönderilen ABD büyükelçilerinin Erdoğan’a yalakalık yapma yarışına girerken muhalefeti göz ardı etmeleri olanların üstüne tüy dikti. Bunlar sorunun başlıca müsebbipleridir. Laik muhalefetle ordu 2006’da Erdoğan’ın siyasal İslam ve gericiliğe prim verdiği tehlikesine dikkat çekmeye çalışırken o dönem Ankara Büyükelçisi olan Ross Wilson ‘Her kafadan bir ses çıkıyor. Bunlar kakofoni yapıyor,’ diyerek tepkileri önemsememişti. Wilson’ın bu sözleri muhalefette kızgınlık yaratırken Erdoğan, Türkiye’nin daha o zaman zayıf olan demokratik yapısını iyice yok etmek için kendisine yakılan yeşil ışık olarak algılamıştı. “

Erdoğan’ın başlıca rakibi Ekrem İmamoğlu’nun altı ay kadar önce tutuklandığına işaret edilen yazının bundan sonrası şöyle:

“Erdoğan üstelik muhalefetin düzenlediği mitingleri, daha fazla muhalifi tutuklamak için kendisine yaratılan bir fırsat olarak görüyor.

“Öte yandan, ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan Trump’ın dostu Tom Barrack da seleflerinin hatalarına düşerek yalakalığı ABD’nin ulusal çıkarlarıyla karıştırdı.

“Türkiye’deki muhalefeti bilerek göz ardı etmek gerek kısa gerekse de uzun vadede ağır sonuçlar doğuracaktır. Trump kendini iyi bir iş bitirici olarak görüyor. İlkesi de sıkı pazarlık yapmak. Ancak belli ödünler vermeden başarılı bir alışveriş olmaz.

“Uzun vadede daha liberal, Batı yanlısı bir Türkiye açıkça ABD’nin ulusal çıkarlarının yararınadır. Türkiye kendi kendisi ve komşularıyla barışmadan Doğu Akdeniz’e istikrar gelmez. Erdoğan laik muhalefeti susturup Hamas’la iş tutmaya devam ettiği, Amerikalılar, İsrail ve Yahudiler’i düşman gösterip hedef haline getirdiği sürece  böyle bir istikrar oluşamaz. Bölgenin en radikal İslamcı örgütlerine şefkat duymasıyla bilinen Tom Barrack’ın daha fazla zarar vermeden görevine son verilip geri çağırılmasının zamanı gelmiştir.”

Suriye’de birbirini tutmaz konuşmaları, Lübnanlı gazeteciler’e “hayvanca davranmayın” dedikten sonra çıkıp özür dilemesi, en önemlisi de sürekli olarak Türkiye’nin “Osmanlı genlerine geri dönmesinin hayırlı olacağı” sözleri, seksenine merdiven dayamış, diplomasiden bihaber bu büyükelçi bozuntusunun  Washington’da ciddi rahatsızlıklar yarattığı anlaşılıyor. Trump gibi bir kaçık, eski dostunun görevden azledilmesine olur verir mi yoksa Barrack’ın kalış süresini uzatarak bölgede daha fazla zarara yol açmasına neden olur mu? Barrack gönderilmez de kalırsa Türkiye ve yakın çevresinin yeni kargaşaların içine düşmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Bunlar işin ayrıntısı. Michael Rubin bu yazısında ilk kez bir ifşaatta bulunuyor. Diyor ki: “Ey ABD yönetimleri, Cumhuriyetçisi, Demokratı fark etmez. İki taraf da suçlusunuz. Yirmi üç yıl boyunca Türkiye’de olanlara kendi çıkarlarınız için göz yumdunuz. Benim istediklerimi yap, ülke içinde estirdiğin terörden bana ne, dediniz. Onlarca yıl insan hakları, demokrasi diye dünya halklarına ayar verdiniz. Şimdi, NATO’nun en sadık müttefiki Türkiye’yi neden kaybettik diye ağlaşıyorsunuz.” Gerçek kabak gibi ortadayken hala ne konuşuyoruz?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *