Sübyancılık rezaleti ve Hürriyet’in satışı
Bu yazıda size ABD Başkanı Donald Trump’ın koltuğunu sarsacak bir sübyancılık rezaletinin bizde Hürriyet gazetesinin satışıyla nasıl kesiştiğini anlatmaya çalışacağım.
Donald Trump, ABD Başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana gün geçmiyor ki yeni bir skandalın öznesi olmasın. Son olarak , dünyanın en etkili gazetelerinden Wall Street Journal’da (WSJ) Trump’ın, hapiste intihar ettiği söylenen sübyancılık suçlusu Jeffrey Epstein’e 50. doğum günü için bir mektup gönderdiği haberinin yayımlanması ABD kamuoyunu yerinden oynattı. Haber şöyle başlıyor:
“Kız çocuklarını kullanarak cinsel istismar ve fuhuş ağı oluşturmaktan yargılanırken hapiste ölü bulunan milyarder Jeffrey Epstein’e ellinci doğum günü için bir albüm hazırlanıyordu. Epstein’in arkadaşları bu albümde yer almak üzere ona müstehcen içerikli mektuplar gönderdi. Bu arkadaşlardan biri de Donald Trump’tı. Albümü hazırlayan Epstein’in kız arkadaşı Ghislaine Maxwell, sözkonusu yakın dostları tek tek aramış ve mektup yazmalarını rica etmişti.”
Haberde, Trump’ın mektubunda, kasık bölgesinde Donald imzalı çıplak bir kadın çiziminin bulunduğu ve şu sözlerin yer aldığı belirtiliyor:
“Bir dost harika bir şey. Doğum günün kutlu olsun. Her gününün yeni bir harika sır olmasını dilerim.”
Haber duyulur duyulmaz tepkiler çığ gibi yağdı. ABD basınına göre kendi MAGA (Make America Great Again) hareketi de dahil olmak üzere pek çok siyasi kesimden Trump’ın istifa etmesi ya da görevden alınması gerektiği tepkileri geldi.
Trump ise Truth Social isimli sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda haberi şiddetle yalanlarken WSJ gazetesinin “iğrenç ve pis bir paçavra”ya dönüştüğünü yazdı. Trump bununla kalmayarak, milyarder Rupert Murdoch’a ait olan WSJ’a Florida Federal Eyalet Mahkemesi’nde 10 milyar dolarlık tazminat davası açtı. Trump hızını alamayarak ilerleyen saatlerde şu ikinci paylaşımı yaptı:
“Rupert Murdoch’un kendisine ve çöp yığını gazetesi WSJ’e açtığım davamda ifade vermesini sabırsızlıkla bekliyorum. İlginç bir deneyim olacak.”
WSJ’da böyle bir haberin yer alması Trump’la Murdoch’ın aralarının fena halde bozulduğunun işareti. Oysa Murdoch, Trump’ın seçim kampanyasına destek vermiş, sahibi olduğu Fox News televizyonunda Trump’la ilgili sürekli övgü dolu haber ve yorumlar yer almıştı.
TRUMP’IN KENDİNDEN GEÇTİĞİ AN
İş bununla da kalmadı. Filipinler Devlet Başkanı Marcos’un Washington ziyareti sırasında bir gazetecinin Epstein konusunu gündeme getirmesi üstüne Trump iyice uçarak eski Başkan Barrack Obama’yı kendisine darbe yapmakla suçladı. Trump, 2016 başkanlık seçimleri öncesi Obama’nın çete kurup kendisine darbe yapmayı planladığını, çetenin öbür üyelerinin eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve o dönemin Başkan Yardımcısı, bir önceki Başkan Joe Biden olduğunu iddia etti.
Ancak Trump’ın bu iddiaları havada kaldı. ABD kamuoyunda, “Trump iyice keçileri kaçırdı. İddia doğru olsaydı FBI’ın derhal harekete geçip Obama, Clinton ve Biden’ı sorguya alması gerekirdi. Trump Epstein olayını ört bas etmek için böyle asılsız suçlamalar ortaya atıyor, “yorumları yapılıyor. Şimdilik durum bu. Trump’ın başı fena halde dertte gibi görünüyor.
HÜRRİYET’İN SATIŞI OLAYI
Jeffrey Epstein davasında bir numaralı suçlu ölmüş olsa da gördüğünüz gibi olayın yankıları hala devam ediyor.Davada en önemli suçlulardan birisi de kız çocuklarının fuhuşa sürüklenmesi için örgüt kurmakla suçlanan Ghislaine Maxwell. Maxwell, New York şehir mahkemesinde 2021 yılında suçlu bulunmuş ve 20 yıl hapse mahkum edilmişti.
Ghislaine Maxwell çok ilginç bir kişilik. Önemli aile bağları var. Babası, Çekoslovakya doğumlu Yahudi İngiliz vatandaşı Robert Maxwell. Maxwell milyarder medya patronu, siyasetçi ve yolsuzluk skandallarına bulaşmış bir kişilik. Bu Maxwell, İngiltere’de 1980’li yıllarda önemli bir medya imparatorluğu kurdu. Amerikan medyasına el attı. En önemli rakibi de WSJ gazetesi, Fox News televizyonu gibi medya kuruluşlarının sahibi Rupert Murdoch’tu. O sırada Londra’da yaşayan bazı Türk iş adamlarıyla da ahbaplık ilişkilerini geliştirdi. Bunlardan birisi de gazeteci Kemal Bisalman’dı. 1990’lı yılların başında Hürriyet’in patronu Erol Simavi gazetesini satışa çıkarınca Maxwell Kemal Bisalman aracılığıyla gazeteye talip oldu. Daha sonra Metro isimli gazete baskı makineleri ve diğer teçhizatın ticaretini yapan şirketin patronu Başkurt Okaygün’ün de araya girmesiyle Erol Simavi ve Maxwell arasında bir ön anlaşmaya varıldığı duyuruldu. Hatta Maxwell 1991 temmuzunda, kızının adını verdiği Lady Ghislaine yatıyla İstanbul’a geldi. Benim de bulunduğum bir grup gazeteciye gazeteyi satın alacağı açıklamasını yaptı. Satış işlemleri sürerken 5 Kasım 1991’de, Lady Ghislaine yatıyla Atlas Okyanusu’nda Kanarya Adaları açıklarında seyir halindeyken denize düşüp boğulduğu haberi geldi.
Olay gecesi Atlas Okyanusu’nun sularının son derece sakin, Maxwell’in de çok iyi bir yüzücü olması nedeniyle ölüsünde alkol ve uyuşturucu araması yapıldı. Hiç bir bulguya rastlanmadı. Hürriyet’in satışı ise bir kaç yıl sonraya kaldı. Yeni patron Aydın Doğan olacaktı.
Ne ilginç rastlantılar. Çok zengin ama gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmış bir babanın kızı olan Ghislaine Maxwell de yoldan çıkıp çocukları fuhuşa sürükleyen suç örgütü oluşturmuş. Jeffrey Epstein gibi bir manyağın yakın arkadaşı olmuş. Yetmemiş bu manyaklar dünyasına kaçık Trump da dahil olmuş. Ne demeli? Tencere kapak hikayesi... Bunlar için daha ağır tanımlı deyimler var ama terbiyemi bozmayayım, derken şu küreselleşen dünyada hem siyasetin üst makamlarının hem de medya patronajının düştüğü sefil duruma bakar mısınız?