‘Yabancı hakem’, şimdi değilse ne zaman gelecek?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
‘Yabancı hakem’, şimdi değilse ne zaman gelecek?
Abone ol
Dün gece hakem Halil Umut Meler’e yumruklu saldırıda bulunan Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca’ya geçtiğimiz yıl TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından Fair Play ödülü verildiğini biliyor muydunuz? Sahalarda ilk kez mi böyle bir olayla karşılaşıyoruz? Daha öncekilerde TFF ve MHK’nın tavrı ne olmuştu? Soruna getirebilecek en mantıklı çözüm nedir?

Oğuz Büber - Muhalif Analiz

Dün akşam yeşil sahalara hiç yakışmayacak bir olaya tanık olduk.

Süper Lig’in 15. haftasında Ankara’da oynanan maçta MKE Ankaragücü ile Çaykur Rizespor 1-1 berabere kaldı.

Maçın hemen sonrasında MKE Ankaragücü Kulübü’nün başkanı Faruk Koca, hakem Halil Umut Meler’e yumruklu saldırı gerçekleştirdi. Darbe sonrasında yere yığılan Meler’in etrafını güvenlik güçleri sarsa da farklı kişilerin de ayaklarıyla hakeme vurduğu görüldü.

Bu olay bir ilk miydi peki?

Maalesef değil, benzerini defalarca gördük Türkiye’de.

Buna karşın daha önceki olaylarda Türkiye Futbol Federasyonu hiçbir yaptırımda bulunmamıştı.

İsterseniz bugünden geçmişe doğru gidelim biraz.

Benzer bir olay geçtiğimiz yıl yine aynı statta yaşanmıştı. (4 Eylül Ankaragücü - Beşiktaş lig maçı)

Ankara deplasmanındaki Beşiktaş’ı oyuncuları ve maçın hakemi saldırıya uğramıştı.

Olayın sonrasında ceza alan tek bir kişi vardı.

O da, saldırganlar değil. Hakemi ve takım arkadaşlarını koruyan Brezilyalı oyuncu Josef de Souza’ydı.

Ankaragücü kulüp avukatı ve taraftarları ise ceza verilmeyerek serbest bırakılan saldırganı çiçeklerle karşılamışlardı.


Birkaç ay sonra ne mi oldu?

Ankaragücü Kulüp Başkanı’na, TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından Fair Play ödülü takdim edildi.

Bugün geldiğimiz noktada; ‘suçlular ödül alırken, şiddete karşı koyanlar ceza almış’ oldu.

Josef’in o günlerde sosyal medya hesabından yaptığı bir açıklama da bugün yaşananları önceden görür nitelikteydi:

“Bir oyuncuyu öldürdükleri gün veya en sevdiği şeyi yapmasını engelleyerek sakat bıraktıkları gün, ya da bir hakeme saldırdıkları gün beni hatırlayacaksınız.”

 

Sahalarda görmek istemediğimiz tek olay bu muydu peki? Benzer diğer olaylardan sonra dün akşamki gibi bir aksiyon alınmış mıydı?


2016 yılındaki Trabzonspor - Fenerbahçe mücadelesinin sonlarına doğru da benzer bir olay gerçekleşmişti.

Avni Aker’de sahaya giren bazı taraftarlar önce futbolculara saldırmaya kalkışmış, ardından yardımcı hakem Volkan Bayarslan’a tekme tokat saldırmışlardı.

O maç tatil edilmişti, ancak o hafta ligler tatil edilmemişti.

Bir yardımcı hakemin ana hakem kadar değeri yok muydu acaba?

Dün geceki olaydan sonra bu soru akıllara geliyor…


Ya da yine futbolla alakalı ama saha dışında gerçekleşen felaket bir olaydan bahsedelim…

4 Nisan 2015’te oynanan Çaykur Rizespor maçının sonrasında yola çıkan Fenerbahçe kafilesi, Trabzon Havalimanı’na giderken yolda kimliği belirsiz kişiler tarafından silahlı saldırıya uğradı.

İlk açıklamada araca atılanın taş olduğu söylenerek olay hafifletilmeye çalışılsa da daha sonra av tüfeği olduğu belirtilmişti.

Otobüsün camları kırılmış ve şoförü yaralanmış ama şans eseri araç yol dışına çıkarak olası toplu katliam yaşanmamıştı.

Fenerbahçeli yöneticiler yaşananların ardından olay aydınlanana kadar futbol oynamayı düşünmeyi söylediler ama olayın failleri bugün bile bulunamadı.


Böyle bir facianın ardından yetkili kurumlar nasıl bir yaptırım almıştı dersiniz?

Bir hafta erteleme kararı aldıklarını duyuran Kulüpler Birliği Başkanı, “Fenerbahçe gelecek hafta da sahaya çıkmak istemezse bunun hukuki boyutu ortadadır, sonuçlarına katlanır” demişti.

O gün katliamın kıyısından dönen bir takıma yönelik tehditvari açıklamalar yapılırken, bugün ligler süresiz olarak ertelendi.

Sanıyoruz onlarca insanın ölüm tehlikesi atlatması, bir hakemin şiddete maruz kalmasından daha değersizdi.


Verdiğimiz örnekler dışında küçüklü büyüklü çokça benzer olay olduğunu belirtmekte de fayda var.

Son olayın yarattığı etkiyle, konuya biraz da saha içinden bakmak istiyorum aslında.

Hakemlere yönelik şiddete varan bu eylemlerin asıl sebebi; futbol taraftarlarının hakemlerin performanslarına, kararlarına olan güvensizlikleri ve alenen art niyetli kararlar verdiklerini düşünmeleri.

Herhangi bir kulüp taraftarı olmasın ki, tuttuğu takımın maçını hakeme herhangi bir hakaret etmeden izleyebilsin.

Herhangi bir kulübün taraftar grubu olmasın ki, tuttukları takımın maçını yönetecek hakem açıklandıktan hemen sonra isyana başlamasın.

Ve asıl sorun olan kısım, çoğunlukla taraftarların hakemlerin verdiği yanlış kararlar konusundaki öngörülerinde haklı olması.

Mücadelenin ardından maçtaki tartışmalı pozisyonların değerlendirildiği programlarda hakemlerin ne kadar kötü bir performans ortaya koydukları ortaya çıkıyor.


Hakemler ne kadar kötü yönetmiş olursa olsun, kararları ne kadar taraftar tabiriyle ‘eyyam’ içeriyor olursa olsun şiddetin zerresini hak etmiyorlar tabii ki. Ancak yetkililerin bazı yaptırımlara gitmesi gerektiğini gösteriyor.

Olayların öncesinde hiçbir aksiyon almayan, yaşananların asıl sorumlusu TFF ve MHK’nın istifa etmesi kaçınılmaz olandır.

Hakemlerin dün ve bugün yaptıkları açıklamalarda belirttikleri gibi maçlara çıkmama ve dinlenme hakları var tabii ki.

Olaylardan şüphesiz en çok etkilenen kesim, meslektaşları şiddet gören hakemlerdir.

Hakemlerin müsabakalardaki karar verme mekanizmalarının olağandan kötü olması da belki bu baskı ortamından kaynaklıdır.

Bu şartların oluşması sonrasında en mantıklı çözüm şu olacaktır: ‘Yabancı hakem’

Şimdi değilse ne zaman gelecek?

Yabancı hakem konusu, aktif hakemlerimizin güncel performansları da göz önünde bulundurularak yıllardır konuşuluyor.

Hakemlerin de dinlenme ve protesto taleplerini işin içine kattığımızda en mantıklı çözüm bu olacaktır.

Hem, yabancı hakemler de benzer bir performans mı gösterir? Bunu değerlendirme şansına sahip olacağız.

Yani sorun, Türk hakemlerinde mi yoksa sistemde mi görebileceğiz…

Belki bu radikal kararla bahis çetesi söylentileri bile rafa kalkabilir…
 


Yorum Yazın