Cahilin İzlencesi

Sosyal patlama kapıda!

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Sosyal patlama kapıda!
Abone ol
Erdoğan’a yakın kaynaklar, 16 Aralık’ta Merkez’in faiz toplantısında bütün köprüleri atacağını söylüyor. Ve cahilin izlencesi bu sözün izini sürdü...

Muhalif-Özel

Ekonomist Atilla Yeşilada, “Bir insanın bir gecede uydurduğu teori 85 milyon insan üzerinde bir deney olarak uygulanıyor” dedi. Erdoğan’a yakın kaynaklar, 16 Aralık’ta Merkez’in faiz toplantısında bütün köprüleri atacağını söylüyor. Ve cahilin izlencesi bu sözün izini sürdü.

Deneyle kastedilen ise TL’nin ucuzlatılarak, Türkiye’nin Çin ile rekabet edebilecek kadar ucuz bir işçiliğe sahip olmasıydı. Yani 1960’lardan bu yana bilinen bir teori bir gecede uydurulmuş olamazdı. Peki, uydurulan neydi?

Boğaziçi Üniversitesi İktisat Prof. Dr. İzzettin Önder, ön hazırlıksız girilen yolun, sosyal patlama ile sonuçlanacağını açıklıyor.

32 NOLU KARARNAME VE DERVİŞ EKONOMİSİ

Yabancı finans kuruluşlarının Türkiye’de işlem yapmalarının önü, Özal’ın 32 nolu kararnamesi ile açıldı. Yönetmelik ile finans piyasalarından borç alırken, sıcak para Türkiye’ye sökün etti. Bu bir ülkenin eroin alışkanlığı gibiydi.

İthalat körüklenirken, ihracat biraz fren yaptı. İşte Türkiye için çizilen bu pembe yol, aslında bir faiz tuzağıydı. Siyasiler de bunu iyi kullandılar.

Gülfem Saydan Sanver gibi siyaset danışmanları, yapılan reklamların etkisiyle yanılgıya düşerek, “Erdoğan’ın birinci dönem ekonomi uygulamaları başarılıydı”, şeklinde yorumlamışlardı.

Prof. Dr. Önder, “Ekonomist olmayanları mazur görmek lazım, ama bunu ekran yüzleri o kadar yaygın telaffuz ettiler ki, halk doğru sandı” diyor.

SICAK PARA CARİ AÇIĞI KAPAMAZ!

Sıcak para operasyonu cari açığı telafi etmez geçiştirir. Geçiştirmenin maliyeti ise durmadan cari açığın artmasıdır. Sıcak parayı, alacağı faiz nedeniyle Batılılar da teşvik eder. Bu durum ekonomi için sağlıklı bir yol değildi.

TÜRKİYE’DE UCUZ İŞ GÜCÜ PROJESİ

Türkiye’de işçilik Çin ile rekabet edecek kadar ucuzladı. Türk parasını değersizleştirmek bir projeydi. Türkiye Avrupa’ya Çin’den daha yakın bir ülke, olmanın avantajı ile çıktı yola. Fakat burada iki handikap var. İhracatımızın önemli bölümü ithalata bağımlı. Yani, bir birim ihracatı, dışarıdan aldığımız bir birim ithal ham madde ya da teknolojik ürünle yapabiliyoruz. Sonuçta, artı ile eksi birbirini götürüyor. İkincisi içeride maliyetler artmaya başlayınca, ihracatta pahalı olmaya başlamıştı. Çin o açıdan hazırlıklı bir ülke. Ham maddenin ve donanımın Türkiye’de hazır olması gerekiyordu. Söz gelimi motor ve sensörun içeride üretilmesi gerekiyordu. Fakat biz o konuda uyuduk.

Bu teoriyi, Atilla Yeşilada’nın söylediği gibi Cumhurbaşkanı uydurmadı. Ricardo’ya göre dış ticaret göreli üstünlük ile çalışır. Hangi ülkede o mal ucuz ise o ülke ihracatçı olur. Dolayısıyla malı ucuzlatacaksınız.

TEORİ DOĞRU AMA HAZIRLIKSIZ GİRİLDİ

Ticaret dengesini olabildiğince dengede tutmak de döviz kuruyla ilgili. Bu doğru ama bu hop diye başlatılmaz, bir hazırlığı yapılır. İthal ikameci politikayı 1960’da uygularken, Türkiye durmadan ithalatla işi götüremez denildi, parça parça ithal edip, montaj ekonomisine girdik. –bu nedenle TR’de ithalat rakamları unutulur, sadece ihracat açıklanır-

Uygulaması yanlış konmuş, ön hazırlık başlatılmadan başlatıldığı için teorinin esası doğru olmakla birlikte uygulama yanlıştı.

FEDAKÂRLIK EŞİT DAĞITILMADI

Fedakârlık eşit dağıtılsa, bir dereceye kadar dayanılabilirdi, ama bu da yapılmadı.

Erdoğan, milli gelirimizden yarısına yakın borç ve bunu durmadan döndürmenin mümkün olmadığı noktasında haklı. Ancak, projeyi hazırlıksız başlatmak büyük bir yanlış. Erdoğan’ın içine düştüğü şey, 2000 yılında Derviş ekonomisinin Türkiye’de aptalca uygulanmasının sonucuydu. Sıkışan kapitalizme nihai ürün için Türkiye’yi finansal sermayeye piyasa olarak açmaktı.

Ne oldu?

İşte tüneller bunun için açıldı!

20 yıllık uygulanan ekonominin yanlışlığını görüp, kafaya dank etti. Ve yük ezici bir biçimde emekçi kesimin üstüne yıkıldı.

Bu birinci ve ölümcül hata!

Bu kadar ucuzlattığımız zaman, aslında dış borcu kapatmaya yönelik mal ihraç ederken, çok daha fazla çalışacağız. Daha önce bir işçi, bir saatte bir 1 dolarlık kazak üretirken, şimdi 1,5 saat çalışmak zorundayız.

İLK DÖNEMİ İYİYDİ YANILGISI

“Erdoğan’ın ilk dönemi iyiydi” diyenler yanılıyor. İlk dönem pembe dönemdi. Yumurtlama dönemiydi. Ve bugün o ilk dönemin faturasını ödüyoruz.

16 ARALIK’TA KÖPRÜLER ATILACAK!

16 Aralık’ta Merkez Bankası PPK’da faiz toplantısında, piyasalar 1 puanlık faiz indirimini satın aldılar. Ancak Erdoğan’a yakın kaynaklara göre, 2 puanlık faiz indirimi yapılacak. Bu durum dolar kurunun kontrolünün tamamen kaybolması anlamına geliyor. Erdoğan Hükümeti’nin kafasında 1 doların 20 TL’ye getirilmesi hedefi olduğu konuşuluyor.

Çin’de asgari ücret 360 dolar, Türkiye’de 200 dolar civarında. Ham madde ve teknoloji avantajı olmayan Türkiye’nin arayı daha da ucuzlayan işçilik ile kapatması gibi çılgın ve son derece tehlikeli bir proje yürütülüyor.

Bu durum bazı bankaların da batmasına, halkın ise iyice sefalete düşmesine neden olabilir.

Prof. Dr. İzettin Önder, Türkiye’nin ön hazırlık yapmadığı bu yolda Çin’in yerini alamayacağı gibi büyük tehlikeye işaret ediyor:

“Sosyal patlama ve huzursuzluk kapıda!”


Yorum Yazın