Ferda Paksoy'un kaleminden

Singapur Arabuluculuk Konvansiyonu ile tanışalım

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Singapur Arabuluculuk Konvansiyonu ile tanışalım
Abone ol
Uluslararası Alternatif Uyuşmazlık Çözüm uzmanı Ferda Paksoy kaleme aldı; “Singapur Arabuluculuk Konvansiyonu ile tanışalım”

Uluslararası Alternatif Uyuşmazlık Çözüm uzmanı Ferda Paksoy’un Ekonomi Dünya dergisi Haziran sayısında yayınlanan makalesi; “Singapur Arabuluculuk Konvansiyonu ile tanışalım”;

Singapur Arabuluculuk Konvansiyonu, uluslararası ticaretin kolaylaştırılması ve ticari uyuşmazlıkların çözümünde alternatif, hızlı, ucuz ve etkili bir yöntem olarak arabuluculuğun teşvik edilmesini, uluslararası düzlemde arabuluculuk çözüm yöntemine kesinlik ve istikrar sağlanmasını ve bu noktada arabuluculuk sonucunda ortaya çıkacak belgenin uluslararası düzlemde bağlayıcı ve icra edilebilir bir niteliği ulaştırılmasını hedefler. Singapur Konvansiyonu Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu (United Nations Commission On International Trade Law - ) “UNCITRAL” in iki numaralı Çalışma Grubu tarafından hazırlanmıştır ve resmi adı “Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh Anlaşmalarına Dair Birleşmiş Milletler  Konvansiyonu’dur. (United Nations Convention on International Settlement Agreements Resulting from Mediation)”

Singapur’da imzaya açılması ve süreçte Çalışma Grubu başkanının Singapurlu olması nedeniyle Arabuluculuk Hakkında Singapur Konvansiyonu veya Singapur Konvansiyonu olarak anılmaktadır. Bu konvansiyon, Türkiye’nin de dahil olduğu 55 ülke tarafından imzalanmıştır. Konvansiyonun yürürlük maddesi olan 14’üncü maddesi tarafından konvansiyonun üçüncü onaydan 6 ay sonra yürürlüğe gireceği yer almış ve Konvansiyon Fiji Cumhuriyeti, Katar Devleti ve Singapur Cumhuriyeti tarafından iç hukukları çerçevesinde onaylandığında bu şart 12.03.2020 tarihinde sağlanmıştır. Konvansiyon bu tarihten 6 ay sonra yani 12.09.2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir. İlk imzacı ülkelerden biri olarak Türkiye, Milletlerarası anlaşma niteliğindeki konvansiyonun iç hukukumuza göre onaylama sürecini tamamlayan sekizinci ülke olmuş ve 11.04.2022 tarihinde konvansiyon ülkemiz için de yürürlüğe girmiştir.

Sanayii Devriminden teknoloji devrimine hızlı geçiş paralelinde değişen dönüşen, odakları çeşitlenen küresel ekonomik büyümeyi hızlandırmış, dijitalleşmenin çeşitlendirdiği yeni iş modelleri girişim ekonomisi, 4.0 Sanayii  dünyadaki ticari faaliyetlerin de katlanarak artmasını beraberinde getirmiştir. Bir çok farklı disiplinin entegre olarak hareket etmek ve ilerlemek zorunda olduğu iş modellerinde ise “ sürdürülebilirlik” son derece değerli bir kavrama dönüşmüştür.

Sürdürülebilirlik kavramının atıf yaptığı çevresel, toplumsal ve ekonomik alanlar eş zamanlı ve eşdeğerde önem taşımakta ve gerçek sürdürülebilirlik her bir alandaki gelişmenin dengelenmesiyle sağlanabilmektedir. Sürdürülebilir kalkınmanın odağında ekonomik boyutun yanısıra toplumsal ve çevresel gelişme de yer almaktadır. Dünyada bu bağlamda gelişen sürdürülebilir kalkınma gündemi 2015 yılında Birleşmiş Milletlerin Türkiye dahil olmak üzere kendi üyesi 193 ülkenin onayıyla 2030 yılına kadar gerçekleştirebilmek üzere 17 adet Sürdürülebilir Kalkınma Amacı (SKA) belirlenmesini sağlamıştır. Yeni parametrelerin oluşturulup, mevcutların iyileştirilmesi hedeflenerek tespit edilen SKA’ların realize edilmesi ; içlerinde mevcut hedeflerin çevresel sınırları korumak, insan yaşamını her boyutuyla iyileştirmek ve doğal çevreyi, sosyal eşitliği öncelleyen ekonomik kalkınmayı sağlayacak sonuçlara ulaşması dünya ülkelerinin ortak amacı haline dönüşmüştür. 
Bu çerçeveden bakıldığında ise BM Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu- Uncitral’in devreye girerek, uluslararası ticaretin kolaylaştırılması, hız kesilmeden sürdürülebilir kılınması için sınır ötesi ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk gibi hızlı, ekonomik ve taraf iradesine bağlı çözüm üretilen bir yöntemle elde edilen anlaşmaların konvansiyon kapsamında doğrudan icra edilebilir olması için çaba sarfetmiş olmasının anlamı da netleşmektedir.
Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan yepyeni ürünlerin iş dünyası için getireceği faydaların küresel amaçlar niteliğindeki SKA’ların gerçekleştirilmesindeki rolü, finansal kapsayıcılık, yabancı yatırım teşviki ve ticari ürünlerin serbest dolaşım, üretim, tedarik zincirlerinde karşılaşacakları uyuşmazlıkların hızlı çözümü , ulus devlet sistemlerindeki yargı yüklerine takılmadan sitem içinde kontrollü yol almasını sağlayabilecek Singapur Arabuluculuk Konvansiyonu’nun bu alanlara katkısı önümüzdeki yıllarda daha da somut olarak görülecektir.

Anayasamızın 90. maddesi uyarınca, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmünde olduğundan, 11.04.2022 de yürürlüğe giren Singapur Konvansiyonu da Türk yasal mevzuatının bir parçası haline gelmiş bulunmaktadır. Uluslararası nitelikteki ticari uyuşmazlıkları arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturan sulh anlaşmalarının icra edilebilirliğini düzenleyen Singapur Konvansiyonu’nun yürürlüğe girmesi, tahkim yargılaması sonucu yabancı bir ülkede verilen hakem kararlarının 1958 tarihli New York Konvansiyonu (“NYK”)’na göre taraf ülkelerde kolaylıkla icra edilebilmesine benzer şekilde, sulh anlaşmalarının icra edilebilir hale gelmesinin önünü açması bakımından büyük önem taşımaktadır. 
Singapur Konvansiyonu, bir ticari uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk sonucunda taraflarca yazılı olarak yapılan ve yapıldığı sırada: 
(a) en az iki tarafının iş yerlerinin fark lı devletlerde olması veya
 (b) taraflarının iş yerlerinin bulunduğu devletin; (i) sulh anlaşmasından doğan borcun esaslı bir kısmının ifa edileceği devletten veya (ii) sulh anlaşmasının konusunun en sıkı ilişkili olduğu devletten farklı olması şartları ile milletlerarası nitelik taşıyan sulh anlaşmalarının doğrudan icra edilebilirliğini sağlamak üzere oluşturulmuştur.
NYK ‘ya göre daha kolaylık sağlayan yanı ise, herhangi bir çekince koymadan konvansiyona taraf olan ülkelerde yasal prosedürün çok daha kısa ya da hiç olmamamasıdır. 
Singapur Konvansiyonu sadece ticari uyuşmazlıkların çözümünde yapılan arabuluculuk faaliyetlerine uygulanmaktadır. Türkiye’de 2013 yılında uygulanmaya başlanan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olan arabuluculuğa ilişkin farkındalık son yıllarda artmış ve arabuluculuğun kullanımı yaygınlaşmıştır. Türkiye, Singapur Konvansiyonu’nu ilk imzalayan ülkelerden biri olarak ve kendi iç hukukunda da arabuluculuğu yerleştirdiği hukuksal çerçeve bakımından bu yöntemi destekleyici bir tutum sergilemektedir. Singapur Konvansiyonu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, arabuluculuk alanında son yıllarda kaydedilen ilerlemeyle uyumlu olarak ticari arabuluculuk sonucunda imzalanan sulh anlaşmalarının icra edilebilirliği bakımından uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi yolunda küresel gereksinimlere uygun bir adım atılmıştır. 
Yabancı sermaye akışı, yatırımların güvencesi, yatırım uyuşmazlıklarında devlet ve yatırımcının Singapur Konvansiyonu çerçevesinde arabuluculuk ile hızlı ve taraf iradelerine uygun her iki tarafın da kazanacağı, icra edilebilir çözümlere ulaşma imkanı, teknolojinin olanaklarını kullanarak süreci fırsata çevirme seçeneklerinin ülkemize sağlayacağı katkılara bir sonraki yazımızda daha detaylı yer vereceğiz. Bugün için esas olan ülkemizin özellikle ODKA bölgesi ve Türki Devletler, Güneydoğu Asya odaklı ticaret ağındaki etkin rolü, SKA'ların realize edilmesindeki katkısı Singapur Konvansiyonu’nun yürürlüğe girmiş olmasıyla daha da pekişecektir.


Yorum Yazın