Sergen Yalçın: Beşiktaş ile hiçbir görüşme ve anlaşma durumu olmadı

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Sergen Yalçın: Beşiktaş ile hiçbir görüşme ve anlaşma durumu olmadı
Abone ol
Beşiktaş'ın eski teknik direktörü Sergen Yalçın "Ağzımdan yazılan açıklamaların tamamı yalandır. Beşiktaş ile hiçbir görüşme ve anlaşma durumu olmamıştır" açıklaması yaptı.

Beşiktaş'ın eski teknik direktörü Sergen Yalçın, TV100'de Candaş Tolga Işık'ın ''Az Önce Konuştum'' programında açıklamalarda bulundu.

Sergen Yalçın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

O kadar çok konuşulacak konu var ki... Karıştırmak istemiyorum. Son hafta, 10 günlük sürede sosyal medyada ve sitelerde ağzımdan yazılan açıklamaların tamamı yalandır. En büyük problem, insanın her şeyini alabilirsiniz ama itibarını alamazsınız. Almaya da cüret etmeyin zaten, çok sert karşılık görürsünüz. Benim vereceğim cevaplar, konuşmalar o yazılanlar gibi olmaz. Ben isim vererek konuşurum. Bir insanın suratına söylemeyeceğim bir şeyi arkasından söylemem. Yapılan haberleri tamamı yalandır. Benimle hiçbir alakası yoktur. Hiçbir görüşme ve anlaşma olmamıştır.

Yeni bir hoca geldi. Başarılı bir hoca geldi. Benim adımın bu tür şeylerin içinde olmasını istemiyorum. Beşiktaş çok büyük camia. 100. yılda şampiyonluk golünü attığım camia. Ağzımdan duymadığınız sürece inanmayın.

Ben çok o mecrada (sosyal medya) çok ilgim yok ama bize de söylüyorlar. Sürekli ağzımızdan haberler... Bu tarz haberler yazdırılıyor mu diye düşünüyorum. İtibar zedelemek. Zaten görevi bıraktıktan sonraki en büyük üzüntüm bu itibar zedelemek...

'Yapacağım açıklama kulübün önüne geçmek olur'

Benim yapacağım açıklama, kulübün önüne geçmek olur. Buna gerek yok. Bizim işimizde başarı ve başarısızlık zaten kardeş cümleler. Dünyada her yerde başarılı olan bir teknik direktör var mı? Ama biz ülke insanı olarak çok duygusalız, bunlardan çok etkileniyoruz. Biz her şeyi çok abartıyoruz.

Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiğinde grubumuzun çok zor olduğunu, gruptaki takımların Şampiyonlar Ligi'nin gediklisi olduğunu, zor bir kura çektiğimizi anlatmaya çalıştım. Ama biz bu gruptan çıkarız, kolay grup. Bu mentalite ile gittiğinde başarısızlığın sonuçları çok ağır oluyor. Biz bu gruptan rahat çıkarız diye inandırırsan, o gruptan çıkamayınca sana getirisi çok fazla olur. Ben bunu anlattım en başında.

Kimseyi eleştirmek için söylemiyorum. Trabzonspor Kopenhag ile oynadı, geçemedi. Fenerbahçe, Dinamo Kiev ile oynadı, geçemedi. Bizim oynadığımız takımlar bunların 10 level üstünde. Avrupa'da Şampiyonlar Ligi'nde bizim ülkemizden bir takımın çıkıp önemli aşamalara çıkması şu aşamada çok zor. Orada çok başka oyun oynanıyor. Çok farklı oyuncular var.

Dortmund maçından sonra 13 tane sakat verdik. Hafta sonu lig maçı oynuyoruz, galiba Malatyaspor, rahat bir maçtı, 3-0 kazandık. O maçın temposuna ve topun oyunda kaldığı süreye bakıyorsun, 3 gün sonra Dortmund maçına çıkıyorsun.

O maçın temposuna ve topun oyunda kaldığı süreye bakıyorsun birbiriyle alakası yok. En az 20 dakika fazla. Hakemler düdük çalmıyor. Bu oyunun temposunu yukarı çıkartıyor. Takım o tempoya alışık olmadığı için 3 gün sonra patlaklar ortaya çıkıyor. Bunun kondisyonla, antrenmanla ilgisi yok.

'Her taraf teknik direktör dolu'

Şampiyonlar Ligi'nde en büyük hatam şu; takıma güvendiğim için, kora kor oynattım. Dortmund, biz de oynayacağız dedim. En büyük hatam buydu. Başka bir oyun oynatabilirdim. Oyunsal taktikten bahsediyorum. Önde bastım, Dortmund ilk atakta 37. dakikada gol attı. Kendi eleştirimizi yaptığımızda onu bir hata olarak gördüm.

Bekletirim takımı 40 metrenin içine alırım oyuncuları orada bekletirim, kontra oynatırım. Bu en kolay iştir. Biz yıllarca böyle oynadık. Anadolu takımları ile büyük takımlar oynarken görürsünüz zaten. Bu da bir taktiktir. Biz yargılamayı o kadar çok seviyoruz ki, her şeyi yargılıyoruz. İş ahlakımızı yargılıyoruz, iş disiplinimizi yargılıyoruz. Futbol olarak ortaya bir şey koytmuyoruz ama konuşma ve yargılamada bir numarayız. Her şeyi çok iyi biliyoruz. Her taraf teknik direktör dolu. İşler kötü gittiğinde ortada kimse yok. İşler iyi gittiği zaman herkes piyasada.'

''Oyunu eleştir, benim teknik direktörlüğümü de eleştirebilirsin. Ben çok büyük teknik direktörüm demiyorum ki.. Ama antrenmanı eleştiremezsin, oyunu eleştirebilirsin, çıkan kadroyu, hamleleri eleştirebilirsin, ama antrenmanı eleştiremezsin görmüyorsun çünkü. Bilmediğin konularda konuşuyorsun. Duyum aldım diye konuşamazsın.

Sporting maçında adamların yaptığı organizasyonları biliyoruz, takıma izlettik. Analiz ettik. Her türlü hazırlığı yaptık. Adam yan topu kesiyor, biri çıkıp kafayı vurursa buna önlem alamazsın. Çok nettir. Biz yıllarca gol attık, bize niye önlem almadılar? Analiz yapmadınız mı ondan sonra? Analiz yapmadık, tesiste bütün gün çay kahve içiyoruz. Gelen giden misafirler oluyor. Orası bizim eğlence yerimiz.'

'Ben işin dekor kısmında değilim'

Ben antrenmana drone getirip çekip basına servis etmiyorum. Sahanın ortasına televizyon koymuyorum. Dekor yapmıyorum. Bizim öyle bir çalışma sistemimiz yok. Biz işin dekor kısmında değiliz. Biz çalışıyoruz. Bizim bir işimiz var bunu dışarıdaki insanlara göstermek zorunda değiliz.
Önemli bir görevdeyiz ve özel bir iş yapıyoruz. İşimize bağlı olmamız gerekiyor. Bunlar algıdır. Algıyı yaparsın, sana ne kadar katkısı olabilir bilemem. Benim reklam yapmak hoşuma gitmiyor. İş yapmak daha çok hoşuma gidiyor.

'Benim işim bahane üretmek değil. Ben çözüm üretirim. Ben teknik direktörlük yapıyorum, bahane üretemem, maçtan sonra 7 tane oyuncu yoktu diyemem. Büyük takım hocasısın kalanlarla oynarsın. Bahane üretmeyi çok seven biri değilim. Ama en önemli boyutu taraftar boyutu.

Şahısların hiçbir önemi yok. Önemli olan camia ve taraftarlardır. Camianın da gerçek sahibi taraftardır. Bağımlı olduğumuz yer orası olmalı. Beşiktaş'ta teknik direktör Sergen olur, Ahmet olur, Mehmet olur, İsmail olur, hep birileri geçer. Önemli olan kaldığın süreçte ne yaptığın. Sen neleri başardın?

'Beşiktaş'ı şampiyon yapmayı başarı olarak görmüyorum. Kadro hiç önemli değil. Bir büyük takımı şampiyon yapmak çok büyük başarı değildir. Zaten sezona yüzde 25 ile başlıyorsun. Bugün Anadolu takımında başladığın zaman öyle bir şansın yok. Yüzde 25'le başlıyorsun, önemli olan nasıl şampiyon yaptığın, ekonomiyi nasıl kullandın, kulübü ne kadar korudun, genç oyuncuları nasıl çıkardın. Bunlar önemli. Benim başarım bu. Benim başarım genç oyuncular. Genç oyuncular projesini tek başıma ben hazırladım her şeyini.

'Ben kendim gitmedim'

Ayrıldıktan sonra hiç konuşmama rağmen, sosyal medyada ve sitelerde çok enteresan haberler görüyorum. İtibarsızlaştırma haberleri. "Hocayı biz göndermedik, kendisi gitti" Hoca kendisi neden gitsin, 3 tane kupa almış niye gitsin? Kendini güçlü görse gider mi? Tazminat almadım, bana dediler ki 10 sene kontrat yapacağım Alex Fergusun gibi, gitme. 10 sene kal. Siz Türkiye'de bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyorsunuz dedim. O yüzden hiç gerek yok. Bir sene kontrat yapalım, tazminat yazmayalım. Kulübü bağlamayalım. Ben ne futbolcu ne teknik direktör olarak çalıştığım hiçbir kulüpte tazminat almadım. Benim yapıma uygun değil.

'Taraftar bana gel dedi, geldim'

Taraftarla beni karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Taraftar bana gel demiş, gelmişim. İmza atmayacağım demişim, taraftar benim kapımın önüne gelmiş 5 bin kişi, bana demişler ki imza at, ben imza atmışım. O taraftarlar beni karşı karşıya getirebilir misiniz? Bunu birileri yapıyor. Bilmiyorum nereden olduğunu. Bu tepkileri aldığım için söylüyorum.

'2.5 sene nefes alamadım'

Güzel şeyleri konuşalım. Göztepe maçındaki verilen 5 dakikalık uzatmayı konuşalım. Orada yaşadıklarımızı konuşalım. Belki de hayatımızın en büyük mutluluğunu konuşalım. Onu anlatamıyoruz. Başarısız olmuşuz, işler kötü gitmiş. İşler her zaman kötü gider. Her sene aynı takim mı kupayı alıyor? Geldik bir sürü şey yaptık. Kupalar kazandık. Pandemi döneminde gecemiz gündüzümüz mahvolduk çalışmaktan. Pandemi döneminde bireysel antrenmanlar, özel antrenmanlar, nefes alacak vaktimiz yok. 2.5 sene boyunca nefes alamadık, durmadan çalıştık. Bunun karşılığında bunları görünce üzülüyorum.

'Beni itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar'

Biz emek verdik, biz mücadele ettik. Niye biz bunların karşılığında bunları görmek zorundayız. Hocaya teşekkür edersin, hoca ayrıldı tek kelime etmedi. Bir hoca daha ne yapabilir? Çıkıp kimseyi suçlamadım. Benim kendimi kurtaracağım bir şey yok ortada. Benim işim bu, teknik direktörüm. Bugün başarılı olurum, yarın olamam. Guardiola için de Klopp için de geçerli bu. Çok doğaldır bu işte. En çok üzüldüğüm konular taraftara beni kötü gösterme çabası ve itibarsızlaştırma. Takım kaybedince bizden daha fazla kim üzülebilir.

'Başkanla aramda problem yok'

Başkanla (Ahmet Nur Çebi) aramız iyi, aramızda bir sorun yok. Çok başarılı olduğum yerlerden de ayrıldım. Dostluk başka bir şey, iş başka bir şey. İş anlamında ayrılabiliriz, bunlar çok normal. Bu bizim özel hayatımızı etkilememeli.

Sergen Hoca, sezon başı kampını iptal etti dediler. Bu haberler bilinçli yapılan haberler, normal haberler değil. Sezon başında İspanya'ya gidiyoruz, 12-13 gün kalacağız. 4 tane hazırlık maçımız var. Biz gitmeden önce pandemi patladı. Bütün programlar iptal oldu. Bütün programı iptal etmek zorunda kaldık. Bunu basına da açıkladık. Seyahat şansımız olmayabilirdi, çok zorlanacaktık ve iptal attık. Biz şampiyon olduğumuz sezonun sezon başı kampını da Ümraniye'de yaptık. Böyle bir habere ne gerek yok. İtibarsızlaştırma derken, bunları anlatmaya çalıştım.

Kasımpaşa maçında 1-0 yenikdik. 1-0 mağlubuz, elimden bir şey gelmiyor. Oyuna etki edip skoru değiştirecek bir hamle yapma şansımız yok. Bunu anlatamıyorsun. En üzücü tarafı bu. Biz bunu kimseye anlatamıyoruz. Belli bir yerden sonra sen de kopuyorsun. Ben zaten o yüzden görevi bıraktım.

Ben bir sene telefonlarımı açmadım, kapattım. Sessiz sedasız, başarısız olduysak bırakırız. Çok önemli değil.

Ben taraftara şöyle bir umut verdim; Siz bırak demediğiniz sürece, görevi bırakmayacağım dedim ama bırakmak zorunda kaldım. Yıprandım çünkü. Biz duygusal insanlarız. Biz üzülüyoruz ve belli edemiyoruz. Eve gidince bunu kendi kendimize yaşıyoruz.

'İmza atmayacağım dedim, taraftar geldi'

Taraftar kapıma 5 bin kişi geldi. Kapımın önüne. O da benim hatamdı. Yönetime imza atmayacağımı bildirdim. Önceden söyledim yönetime çalışmayacağımı. Ondan sonra imza attım. O yüzden beni taraftarla karşı karşıya getiremiyorsunuz diyorum. O yüzden bu tarz haberleri yapmak yanlış.

Bugün Beşiktaş'a kim geldi, Şenol Güneş. Allah yardımcısı olsun, inşallah çok başarılı olur. Çok iyi yerlere getirir Beşiktaş'ı. Ben böyle düşünen bir insanım. Ben başka insanların başarısızlıkların nemalanan biri değilim. Beşiktaş başarısız olsun niye isteyeyim? İnşallah çok başarılı olur. Çok iyi takım kuruldu. Premier Lig'den oyuncular alındı. Şampiyonluğun en büyük adayı. Ama beni bu işlerin içine sokmayın. Ben yokum bu işlerde. Ben bu işlerin içinde olmayayım.

Ayrıldıktan sonra 4-5 tane teklif geldi bana. La Liga'dan falan değil, Katar falan oradan 1-2 teklif geldi. Türkiye'den de 1-2 teklif geldi. 3 büyük takımdan teklif gelmedi. Ayrıldıktan sonra 7-8 ay anca kendimi toparladım. Survivor'a gittim, Dominik'e gittim. Tatile gittim.


Yorum Yazın