İnanç Uysal yazdı:

Seçime kadar- Seçimden sonra

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Seçime kadar- Seçimden sonra
Abone ol
Bunlar bize iki şey gösteriyor olabilir, mesele nereden baktığınıza göre değişir tabi. Bir bakış açısına göre devletimiz yani hükümet edenler bizi düşünerek bu fedakarlıkları yapıyor olabilirler.

Ramazan ayı boyunca et fiyatları sabitlendi! Haber böyle düşüyor ajanslara ama detaylara baktığınızda olay sadece Ankara ve İstanbul’da geçiyor. Dahası olayın geçtiği marketler de İstanbul için listelenmiş, ama Ankara’da liste verilmemiş ama sınırlı mağazalarda olduğu ifade edilmiş. İstanbul’daki listede ismi geçen marketlerin 2500 şubesi olduğu söyleniyor aynı haberde. Ankara’da bir liste yok ama bahsi geçen sabitlemenin 1000 civarı mağazada geçerli olacağı söyleniyor.

Şimdi bu girişi okuyunca birçoklarının bu sabitlemenin belli marketlerde olmasından şikayetçi olduğumu düşünmesi normal olur ama şikayet edeceğim mesele o değil. Hatta yerel seçimler nedeni ile herkesin en çok önemsediği İstanbul ve Ankara ile sınırlı tutulmasından bile şikayetçi değilim.

Daha bir ay önce de simitçiler odasına zamları seçim sonrasına bırakması konusunda yapılan telkinleri okumuştuk medya da. Ramazan pidesi konusunda da gramajların indirilmesi ile ilgili bir yöntem uygulandığını duymuştuk zaten.

Devam edelim, mesela Mayıs ayına kadar konutlarda 25 metreküpe kadar olan bölümü devletimiz ödeyecek ve bizler elbette bundan son derece mutluyuz.

Temmuz ayına kadar da her ne kadar çok uygulanamasa da konut kiraları zam oranı resmi olarak yüzde 25’de sınırlanmış durumda.

Elektrik faturalarında da haberlere bakılırsa haneden yaşayan kişi sayısına göre ciddi bir sübvansiyon var.

Bunlar bize iki şey gösteriyor olabilir, mesele nereden baktığınıza göre değişir tabi. Bir bakış açısına göre devletimiz yani hükümet edenler bizi düşünerek bu fedakarlıkları yapıyor olabilirler.

Diğer bir bakış açısına göre ise hükümet edenler 1 Nisandan sonrası tufan bakış açısına sahip olabilirler. Yani seçime kadar ve seçimden sonra ülkesi Türkiye. Son gelen TÜİK enflasyon rakamlarına bakılırsa ikinci görüş elbette gerçeğe daha yakın. Zaten o rakamların çalışanlara verilecek zamlar belirlendikten sonra ortaya çıkması da buna işaret.

Bu yazının asıl konusu ve benim asıl şikayetim de baskılanan fiyat artışlarının sonrasında olacaklardan duyduğum endişe ile ilgili. Ev sahibi kiracı arasında devlet tarafından belirlenmiş zam oranlarının nasıl sorunlara neden olduğunu uzun süre 3. Sayfa haberleri olarak görmüştük zaten. Temmuz ayından sonra olacakları ise kimse kestiremiyor muhtemelen.

Çalışanların ve emeklilerin maaş zamları belirlenirken TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranları yıl sonu hedeflerinin yüzde 35 gibi bir rakamda kalacağı öngörüsünü doğrular gibi idi ama birkaç gün önce açıklanan oranlarla yıl sonu hedefinin tutmasının neredeyse imkansız olduğunu hemen hepimiz görmüş olduk.

Bu baskılamaların hem ekonomik hem de toplumsal sonuçlarının, neden olacağı ve aslında endişe edilen manzaranın ertelenerek daha da büyümesi riskini konunun uzmanları zaten dile getiriyor. Ancak bunların bir çeşit seçim ekonomisi olarak uygulanması alışıldık olsa da seçim sonuçlarına etkisinin ardından TÜİK yine devreye girerek tırmanması kaçınılmaz görünen enflasyon rakamlarını yine alıştığımız şekilde açıklarsa ne olacak. Nisandan sonra serbest kalacak olan ve piyasa şartlarına dönecek olan fiyatları belirleyen piyasa aradaki baskılama kayıplarını da telafi etmeye kalkarsa hele bir de.

Asıl soru bunlar olmalı, ama kimsenin açık kaynaklarda bulamadığı 2002 öncesine işaret eden emekli maaşlarının 66 liradan 10bin liraya çıkarıldığı bilgisinin Sayın Cumhurbaşkanına nasıl ve neden verildiğini çözememiş olan bizler için duyduğumuz endişenin asıl kaynağı da aslında bu enformasyon sıkıntıları. Yani TÜİK tarafından aktarılan enflasyon, büyüme istihdam gibi rakamların Sayın Cumhurbaşkanına aktarılış biçimi bir önceki 66 rakamını da aktaranların kullandığı bir yöntem ise seçime kadar yaşayacaklarımızı hep beraber gerçek sanma ihtimalimiz var mı acaba? Bu hali ile bile  vahim olan ekonomik durumumuzun piyasaya müdahaleler ile bu halde olduğunu biliyor olsak da şahsi menfaatlerimiz nedeni ile toplumsal menfaatlerimize yabancılaştığımız da bir gerçek.

Bu baskılamaların, sonrasında telafi edilmek zorunda olunduğunu kamuoyuna en yalın şekilde gerekirse kapı kapı anlatmak mesuliyeti de muhalefetin olsa gerek. 


Yorum Yazın